Rutin bir yaşam içinde yaşarken zamanı ve öylece akıp giderken saatler bir anda her şeyi durduran , susturan bir gündü meğer o gün …
Tüm herkes en tatlı , en derin uykusundayken ateş düştü ocağımıza…
Afet vurdu bizi.
Önce şehirleri sonra da bizi derinden yaralayan o 6 Şubat sabahını …
O sabah ordu birliğinde görevlendirmek üzere yola çıkan yakınım vardı .
Sabah işe giderken bulunduğu birlikten mesaj geliyor .
“Herkes toplansın , durum acil Kahramanmaraşa gidiyoruz “
Oradaki herkes merakla operasyon olduğunu düşünürken sosyal medya da “DEPREM 7 ŞEHRİMİZİ VURDU “ diye paylaşımlara uyandık.
Herkes olayı anlamaya çalışıyor .
Kim bilebilir ki bu kadar acı ve kederli bir tabloyla karşılaşacağını…
O sabah 07.00 sularında yakınımdan telefon geldi.
“Biz yola çıkıyoruz. Deprem olmuş görevlendirildik “
Şaşkınlıkla telefona sarıldım .
Bir şeyler var evet ama hala idrak etmekte zorlanan bir yanımda vardı .
O birlik yola çıktıktan sonra artık yavaş yavaş büyük bir felaketin bizi bulduğunu anladık.
Adeta kıyamet kopmuşcasına izledik ekranlarda yutkunamadık, o sıcak yatağımıza uzanırken utandık.
Enkazda kalanların sesi bir “UMUT” biri çıksa diye saatleri ekranlarda kovaladık.
Belki biri daha, belki biri daha …
Mucize olaylara da tanıklık ettik .
Ama binlercemizi kaybettik.
Sevdiklerine ulaşmak için yola çıkanlar , yardım için el uzatanlar yolların ikiye ayrılması sonucunda memleketime ayak basamayanlar çok acı , çok derin bir yara oldu hepimize…
Bununla birlikte utanç veren olaylara da şahitlik ettik .
Bir yanımızda iyiler, bir yanımızda kötüler ikiye ayrılan bir gurup içindeydik.
Mahşere yerine dönen şehirler de hırsızlıklar, tacizler, fırsatçılar her biri insanlığımızın utancıydı.
Hem utandık , hem utandırıldık !
Kimler , kimlerin hayatına dokunacak kim bilir kaç enkazın sonucunda güçlükle ayağa kalkan insanımız baharı görecek.
Bugün unutulmaz acının yasında, her birine sabır dilerken yine de orda yaşananların sonunda umutla yeşeren insanımızın umudundayım.