Avukat Deman Güler, Esad Hükümetinin devrilmesiyle beraber Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların kaderinin ne olacağını İz Gazete’ye değerlendirdi. Güler, Suriyeli sığınmacı meselesinin artık Türkiye’nin bir iç sorunu olduğunu, Suriye’de istikrar sağlanmadığı ve gerekli altyapı, üstyapı yatırımları gerçekleşmediği sürece sığınmacıların ülkelerine dönmeyeceğini düşündüğünü kaydetti.
Güler, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacı meselesini, “Bu artık Türkiye’nin iç problemidir” diye değerlendirerek, şöyle konuştu:
“Koruma statüsü kaldırıldığı anda bu insanların Türkiye’de kalmak için yasal dayanağı kalmaz. Bunlar direkt ‘kaçak’ statüsüne düşer ve yakalandıkları yerde ülkelerine gönderilebilirler. Irkçı, popülistler en başından beri ayakları yere basmayan bir siyaset, bir söylem ürettiler. ‘Otobüslere bindirip göndereceğiz’ söyleminin fiziken mümkün olmadığını en başından beri söylüyoruz. Bu kişilerin statülerini kaldırsanız bile bu insanların mevcut sistemde uluslararası korumaya başvurmasının önünde bir engel yok. Standart iltica prosedürünü Afganlar, İranlılar başvuruyor ve benim diyen 5-10 sene ülkede kalıyor. Bu işin politik bir tarafı var. En iyi ihtimalle Şam hükümetiyle bir anlaşma yapılır, güvenli geri dönüşün önündeki engeller kaldırılır. Tümü için bu uygulanabilir mi, mantıklı mı? Çok ihtimal vermiyorum. Tam sayısını kestiremediğimiz bu insanların büyük bir kısmının Türkiye’de kalacağını düşünüyorum. Suriyeli sorunu, artık Türkiye’nin iç problemidir.”
“Büyük bir göç beklemiyorum”
Güler, işin hukuki tarafından önce siyasi tarafının değerlendirilmesi gerektiğini açıklayarak, şu ifadeleri kullandı:
“Uluslararası hukuk anlamında bunun benzeri tabi ki oldu. Başka bir ülkeye iltica etmiş insanlar kendi ülkelerine çok sefer döndüler. İltica, her şeyden önce bireysel bir tercihle de ilgilidir. Eğer bu kişiler koruma statüsüne ihtiyaç duymadıklarını söylerlerse ülkelerine dönebilir. Öte taraftan da işin siyasi tarafı var. Ülkedeki politik atmosferin, mültecilerin dönüşüne hazır olup olmadığını tartışmak gerekiyor. Ortada büyük bir geri dönüş havası var ama hatırlarsanız Türkiye’nin Yunanistan sınırını açıp ‘mülteciler gitsin’ dediğinde kimse gitmemişti. Mülteciler, kendi aralarındaki iletişim ağlarıyla gidecekleri ülkelerdeki güvenlik durumunu, ekonomik durumu ve diğer tüm detayları birbirleriyle paylaşıyor. Suriye vatandaşları kendi ülkelerinde ne olduğunu tabi ki takip edecektir. Dolayısıyla ben büyük bir Suriyeli göçü beklemiyorum. İşin daha tuhaf tarafı şu olur, Suriye’de herhangi bir istikrarsızlık çıkması durumunda ben Türkiye’deki mültecilerin sayısında herhangi bir azalma olacağını düşünmüyorum. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de yaşayan bir kitlenin, Türkiye’de ekonomik durumunu kurmuş, düzenini kurmuş bir kitlenin, aynı Almanya’ya göç etmiş Türkleri düşünün, benzeri şekilde onlar da kaldı. Ben bu kitlenin çok büyük bir kısmının Türkiye’de kalmak isteyeceğini düşünüyorum.”
“CHP’nin yaptığı en büyük hata, konuyu güvenlik boyutuyla el almaktı”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın “Suriyelileri göndermenizin önünde hiçbir engel yok” çıkışını da değerlendiren Güler, “Murat Bakan CHP’de Gölge İçişleri Bakanı. Murat Bey güvenlik boyutuyla bu meseleyi ele alıyor, zaten CHP’nin de yaptığı en büyük hata bu. Mülteci meselesi işin güvenlik boyutunu aşıyor, tabi ki güvenlik boyutu var ama burayı aşıyor. Ortadaki insani boyutu göz ardı ederseniz konuya böyle yaklaşırsınız. Suriye geri dönüşün güvenli bir şekilde yapılabileceği bir ülke mi? Mesela yıkılmış bir şehre milyonlarca insanı gönderdiğinizi düşünün. Altyapısı var mı? Sağlık sorunu ortaya çıkar mı? Eğitim var mı? ‘Bu saatten sonra onların sorunu’ diyebilirsiniz ama bu insani de değil doğru da değil” dedi.
“Keyfe keder ‘statünüzü kaldırdım’ diyemezsiniz”
Güler, Suriyelilerin geçici koruma statüsünün keyfe keder kaldırılamayacağını ifade ederek, “Hukuki taraftan bakarsanız geçici koruma statüsü verilmiş. Bu maddeyi ortadan kaldırmadan bu madde kalkmaz. Bunun için bir yasal değişiklik gerekir. Keyfe keder ‘ben kaldırdım, sizin statünüz yok’ demek çok doğru değil. Hiçbir Suriyelinin de böyle bir bilinmezliğin içine koşarak gideceği kanaatinde değilim. Ülkede belli bir istikrar sağlanırsa, bu istikrar devam eder ve geri dönmenin önündeki engeller kalkarsa, ilticanın önündeki engeller kalkarsa düzenlemeler beklenir. Peki, şimdiye kadar burada yaşamış insanları geri göndermek zorunlu ihtiyaç mıdır? Kalmak isteyenlere oturma izni verilir mi? Bunlar tartışılır” diye konuştu.