Batuhan KAYA/İz Gazete- İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Ekim ayı Olağan Meclis Toplantısı 3. Birleşiminde, Bayraklı’da “orman” vasfından çıkarılan alanlar tartışıldı. İlgili alanın bir kısmını Bayraklı Şehir Hastanesi inşa edilmiş, bir kısmına ise 30 Ekim 2023’teki depremlerde konutlarını kaybeden yurttaşlar için konut inşa edilmişti. CHP Grup Sözcüsü Elvin Sönmez Güler, konu hakkında yaptığı konuşmasında diğer partilerin Meclis Üyelerine de iş birliği çağrısı yaparak bu hatadan dönülmesi için çağrıda bulundu. Güler konuşmasında, “Rezerv alandaki imar planları iptal olmasın, o bölgede yapılaşma durmasın’ diye o bölgenin orman sınırı dışına çıkarılması durumuyla karşı karşıyayız. Bu kararın yanlışlığını konuşmalıyız ki bu karardan vazgeçilsin. Konuşmalıyız ki bu karar telafi edilsin. Bu sebeple meclis grubumuz da diğer parti gruplarımızı da desteğe çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Orada 63 kişi boğularak öldü”

Geçtiğimiz yıllarda Laka Deresi’nin taşmasıyla bölgede 63 kişinin boğularak öldüğünü hatırlatan Güler,  “Yamanlar Dağı’ndan gelen dere taşıyor ve evlerin tavanı 1’inci katlarına kadar su doluyor, 63 kişi boğularak ölüyor. Felakete tanıklık eden bir doktorun ifadesi var, ‘Karşıyaka Devlet Hastanesi’nin bodrum ve zemin katlara su altında kaldı, hastaları itfaiye ile kurtardık. Sağlık Ocaklarını 24 saat çalıştırarak 24 saat hizmet verdik ve ilaç dağıttık. Aldığımız bilgiler sonucu 4 saat süren yağmurun sonucu 63 kişi hayatını kaybetti, 322 ev yıkıldı ve bin ev su altında kaldı’ diyor. Valilik, İzBB, Orman Bakanlığı acilen bir araya geliyor. Kenti kuşatan sırtlara 2 milyon fidan dikiliyor, dereler ıslah ediliyor, bentler yapılıyor ve yağmur sularının akışı kontrol altına alınıyor” dedi.

“Her yıl 600 ton toprak kaybediyoruz”

Türkiye olarak yıllık 600 ton toprak kaybettiğimizi ve müthiş bir erozyon riski içerisinde yaşadığımızı aktaran Güler, “Ağustos 2009’a kadar 32 dereden 16 bin ton atık çıkartılıyor ve şiddetli yağışlara rağmen su baskınları, seller olmuyor. Söz konusu alan erozyon kontrolü amacıyla ağaçlandırılıyor. Sel taşkınlarına karşı önemi büyük ama bunun yanında doğal envanter, çalı da çok önemlidir. 2001 yılına geliyoruz ve hala çalışmaların devam ettiğini görüyoruz. Türkiye her yıl 600 ton toprağın erozyonuyla kayboluyor. Yılda 300 tonluk erozyon değeri normal, bu rakamlara göre ülkemizdeki erozyon çok korkunç boyuttadır. Ege Orman Vakfı, ‘İzmir’deki sel ve taşkın riskinde dağlarda yok edilen ormanların etkisi çok büyüktür’ diyor” diye konuştu.

“Şehir Hastanesi Laka Deresi havzası içerisinde”

Bayraklı Şehir Hastanesi’nin Laka Deresi Havzası içerisinde kaldığını ifade eden Güler, “Hastanenin temeli 12 Mart 2014’te atılıyor ve İzmir tepelerinde yapılaşmalar artmaya devam ediyor. 1 Şubat gecesi şiddetli bir yağışla aynı bölge hasar görmeye başlıyor. Bugüne gelirsek, 30 E kim 2020 Sisam Depremi, meydana gelen depremde pek çok vatandaşımız hayatını kaybediyor. Tam bu sırada tapuda orman olarak kayıtlı alanın tamamı evlerini kaybeden vatandaşlarımızı ev sahibi yapmak için çalışma yapıldığı ilan ediliyor. Söz konusu alan Laka Deresi içerisinde kalıyor. Tam da bu nokta için bu karar çıkıyor. Ancak akla ve bilime uygun yapılmış çok başarılı bir uygulama var. Tekrar bu alanın yapılaşmayla ilgili önü açılıyor. 74 dönümü zaten Sağlık Bakanlığı’na devrediliyor, sonrası da konut yapımı için devrediliyor” ifadeleriyle konuştu.

“O alan İzmir için hayati öneme sahip”

İmara açılan ormanın, sel felaketlerini önlemek açısından İzmir için hayati bir öneme sahip olduğunu ifade eden Güler, şöyle konuştu:
“Yürürlükte bulunan plan kararları, koruma statüleri ve ağaç dokusu düşünüldüğünde bu alanın imara açılması durumunda geri döndürülemez bir zarar ortaya çıkacaktır. Yıllardır TOKİ aracılığıyla kent merkezlerinde yer alan kamu arazileri satılmamalıdır. Defalarca bunun uyarısı yapılmıştır. Kentsel alanlarda arazi stoku yapmayan merkezi idareler afet ve acil durumlarda çareyi yerleşime uygunluğu tartışmaya açık alanlarda aramamalıdır. Sonuçta depremzedeler için konut rezerv alan olarak belirlenen ormanlık alan, bölgedeki yağmur sularının yüzeysel akışa geçerek olası bir sel felaketinin önlenmesi ve yeraltı su rezervinin sağlanması gibi hidrolojik öneme sahip bir alan olup yeşil alan bakımından İzmir için yaşamsal öneme sahiptir.”

Güler’den iş birliği çağrısı: Konuşalım ki bu karar telafi edilsin!

Güler, diğer partileri de bu konuyu konuşmaya ve ilgili alanı “orman” vasfından çıkaran Kanun Hükmünde Kararnameye karşı birlik olmaya çağırarak, şu ifadeleri kullandı:
“Özet olarak, 9 Kasım 2020’de daha sonra ilan edilecek olan rezerv alanları içinde kalan yaklaşık 85 hektarlık alanın sit statüsü düşürülüyor. Ardından 25 Kasım 2020’ye geliyoruz. Yaklaşık 375 hektarlık alan orman sınırı dışına çıkarılıyor. 30 Kasım 2020 tarihinde yaklaşık 375 hektarlık alan bakanlık tarafından rezerv alan ilan ediliyor. 16 Aralık 2020 tarihinde 1/25 bin ile 1/100 bin ölçekli plan düzeni değişiklikleri planlanıyor. Orman sınırına çıkarılan alan sonrasında mahkeme tarafından iptal ediliyor. 15 Ağustos yangını oluyor. Bu bölgelerde yer alan ağaçların çoğu yanıyor. 30 Ağustos 2024’te tekrar orman sınırından aynı alan çıkarılıyor. Son yıllarda olağan dışı yağışların sıklığı arttı. Bu azalmayacak. Kentlerimizin buna benzer doğa olaylarına daha hazır hale gelmesini sağlamak için çalışmamız gerekirken 30 Ağustos’ta alınan Cumhurbaşkanlığı kararı ile bu alanlar orman sınırları dışına çıkarılmasını üzüntü ile karşılıyoruz. Kaldı ki bu alanların orman dışına çıkarılmasının iptaline ilişkin bir mahkeme kararı da var. Meslek odaları bu alana dair tüm idari işlemlere dava açmış. Plan davalarında ise bilirkişiler meslek odalarını haklı bulmuş. ‘Rezerv alandaki imar planları iptal olmasın, o bölgede yapılaşma durmasın’ diye o bölgenin orman sınırı dışına çıkarılması durumuyla karşı karşıyayız. Bu kararın yanlışlığını konuşmalıyız ki bu karardan vazgeçilsin. Konuşmalıyız ki bu karar telafi edilsin. Bu sebeple meclis grubumuz da diğer parti gruplarımızı da desteğe çağırıyoruz.”

Muhabir: BATUHAN KAYA