CHP İstanbul Milletvekili Toprak, haftalık değerlendirme raporunu yayınladı. Toprak’ın değerlendirmelerinden öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye’yi derinden sarsan Narin Güran ve Sıla Bebek olayları, savunmasız çocukları şiddet, cinayet ve istismardan koruyamayan bir ülke haline geldiğimizi gözler önüne serdi. Benzer olayların örtbas edilmesi, cezasızlığın sıradanlaşması yanında devletin duyarsız yaklaşımı ve ihmalleri ülkemizi çocuk mezarlığına dönüştürüyor.
Yaptırımlar yetersiz
Diyarbakır’da kayıp ihbarından 19 gün sonra cenazesine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran ve Tekirdağ-Malkara’da şiddet ve cinsel taciz mağduru 2 yaşındaki Sıla Bebek olayları toplumda infiale neden olurken, çocuklara yönelik ihmallerin, devlet politikalarındaki duyarsızlığın ve sahipsizliğin ulaştığı boyutu gözler önüne serdi. Çocuk ve kadınlara yönelik şiddet, cinayet ve istismar olaylarındaki artış karşısında yasal düzenlemeler ve yaptırımlar yetersiz. Cezaların infazına ilişkin yasanın sıkça değiştirilmesi, en ağır cezalardan kısa sürede kurtulma yollarının açılması sorunun daha da ağırlaşmasına uygun zemini yaratıyor. Öncelikle çocuklara ilişkin kayıp, istismar, cinayet, aile içi şiddet, ensest ilişki boyutlarının açık ve şeffaf şekilde izlenmesi, veri tabanı oluşturulması, sorunun boyutlarıyla orantılı çözümler üretilmesi gerekiyor. Oysa ülkemizdeki durum, her olayın kamuoyuna yansıdığında ortaya çıkan toplumsal tepkinin bir süre sonra sönümlenerek unutulmasıyla sonuçlandığını gösteriyor.
Narin ve Sıla olayları gösterdi ki, Türkiye'de çocuklar sahipsiz. Ağırlıkla aile içi şiddet ve istismar kurbanı. Çocuklara karşı işlenen suçları örtbas etmede en yaygın yöntem cinayet.
TVF değerini kelepir düzeyine düşürmüş
Pek çok ülkede ulusal varlıkların değerini artırmayı başaran varlık fonlarının aksine Türkiye Varlık Fonu (TVF) yönetimi, bünyesindeki kamu varlıklarını zarar ettirirken değerini kelepir düzeyine düşürmüş. Yatırımlara fon sağlaması gereken TVF'nin kendisi dış borç ve fon arar hale gelmiş. Bu milli varlıkların birkaç milyar dolarlık sukuk karşılığı Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn vb. Körfez sermayesine ya da Arap fonlarına satılması, Türkiye'ye ve milletin vergileriyle 100 yılda yaratılan ulusal değerlere yapılan en büyük kötülük olacaktır.
Memur ve emekli maaşlarına yılda bir kez ve hedef enflasyon kadar zam yapmaya hazırlanan iktidarın, yaşlı ve emeklilerin huzurevi ücretlerini yüzde 360 artırması akış ve vicdanla bağdaşmayacak bir karardır. En düşük emekli aylığıyla başa baş hale gelen huzurevi ücretlerine yapılan bu zam, yaşlılara ‘öde ya da öl’ demekten farksızdır.
Milyonlarca öğrenci yetersiz beslenme riskiyle karşı karşıya
Yeni eğitim yılı beslenme ve temizlik gibi hayati sorunlarla başladı. Okullarda bedava yemek uygulamasını 3 ayda kaldıran iktidar, hizmetli kadrolarına atama yapmayıp okul temizliğini haftada 3 günle sınırlandırdı. Milyonlarca öğrenci yetersiz beslenme ve salgın hastalık riskiyle karşı karşıya.
Cari açığın temmuz ayında da fazla vermesi ekonomi yönetimi tarafından sevinçle karşılanırken, gerçek tablo vahim bir gidişi işaret ediyor. Döviz geliri artmadığı halde cari fazla verilmesinin altında dış ticaret açığının azalması, ara malı ve hammadde ithalatının gerilemesi, sanayi üretiminin düşmesi ve yaklaşan işsizlik dalgası yatıyor.
Fitch Ratings Türkiye’nin kredi notunu ikinci kez artırarak BB- seviyesine çıkarttı. Martta ‘pozitif’ yaptığı görünümü ise ‘durağana’ çevirdi. Fitch, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her an bu politikalardan geri dönme ihtimalini ve iktidara yakın bazı çıkar grupları ile lobilerin direncini ‘ciddi risk’ olarak değerlendiriyor.
İktidar pek çok ülkeden gümrüksüz tarım ve hayvancılık ürünleri ithaline kapıları açarken, Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlere ise ağır vergiler getiriliyor. Irak hükümeti aldığı son kararla, Türkiye’den ithal edilen tavuk eti ve diğer beyaz et ürünlerine uygulanan gümrük vergisini yüzde 1’den yüzde 25’e çıkarttı.
Türkiye ve KKTC'nin hassasiyetlerini yok saymaktır
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile ABD’nin imzaladığı savunma iş birliği anlaşması Doğu Akdeniz’de gerilimi tırmandıracak, Türkiye-ABD ilişkilerini ve Kıbrıs’ta çözüm sürecini olumsuz etkileyecektir. ABD’nin GKRY ile askeri iş birliği yapması Türkiye ve KKTC’nin hassasiyetlerini yok saymaktır. ABD’nin Gazze’deki savaşta İsrail’e destek gerekçesiyle Doğu Akdeniz’e yığdığı deniz ve hava kuvvetleri, milyarlarca dolarlık silah ve mühimmatın yanı sıra 9 Eylül’de Güney GKRY ile askeri savunma ve iş birliği çerçeve anlaşması imzalaması, bölgedeki siyasi ve askeri dengeleri derinden etkileyecektir.
13 yıl aradan sonra Türkiye’nin Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısına davet edilmesi, yıllardır sürdürülen İhvancı dış politika tahribatının azaltılması adına önemli bir gelişmeydi. Ancak toplantı esnasında Suriye heyetinin gösterdiği tavır, Suriye ile normalleşmenin kolay olmayacağını gösteriyor."