Ekonomide yaşanan zorluklar, düşen alım gücü ve enflasyonla mücadelede talebe yönelik baskıların etkilediği maaş zamları nedeniyle emeklileri çalışmak zorunda bırakıyor. Geçinemeyen, ev kirasını ödeyemeyen, emeklilikte hayal ettiği hayatı yaşayamayan emekliler, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu’nun (KESK) Ankara’da düzenlediği mitingde bir araya gelerek “Geçinemiyoruz” dedi. “Halka bütçe” talebiyle Türkiye’nin dört bir yanından başkente gelen emekliler açıklamalarda bulundu. Mersin’den gelen Meral Yaman, “Benim çocuğum da memur olduğu halde, bir maaşla geçinemiyoruz. Ev kirası yok herhangi bir masrafımız yok ama geçinemiyoruz. Bir simit olmuş 15 TL. Bizden daha aşağıdakiler ne yapsın? Çocuğu okula giden ne yapsın. Büyüklerin duyması lazım, duymuyorlar. Bugün aldığımı öğleden sonra alamıyorum. Zam üstüne zam geliyor” diye konuştu.

“Yüzdelik zamlarla bu iş düzelmez”

Memur emeklisi olduğunu söyleyen bir vatandaş ise, “Tek başıma yaşıyorum, evim de kira değil ama yetmiyor, geçinemiyorum” derken. Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen emeklilerin “insanca” yaşamak istediğini belirterek şunları söyledi: “Yüzdelik zamlarla, yüzdelik ayarlamalarla bu işin düzelmeyeceği ortada. Bizim talebimiz çok net. Zaten bir defa memur emeklilerine bir kazık attılar. Memurlara 15 bin civarında seyyanen zam verdiler fakat emeklilere vermediler. Orada hile yaptılar. Bunun verilmesini istiyoruz. İkincisi; en düşük görev yapmış bir emeklinin, yeni işe girmiş memur maaşıyla eşitlenmesi gerekir. Bu da 35 bin üzerinde bir rakamdır. Siyasi partilerin birçoğu asgari ücretin 30 bin TL olmasını istiyor. ‘30 bin TL bugünün koşullarında yetersiz’ diyebiliriz ama iktidar bunu 23-24 bin bandına çekmeye çalışıyor. Bizim talebimiz, en düşük emekli maaşıyla asgari ücretin 35 bin TL’de buluşmasıdır.”

“5510 sayılı yasa emeklilere zulüm yasasıdır”

Ergen, 2008 yılında değiştirilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile birlikte emekli aylık hesaplamalarında değişiklik yapıldığını belirterek “Bu yasa emeklilere zulüm yasasıdır ve yeni emekli olacaklara da zulüm yasadır. Bu yasanın yeniden düzenlenmesi gerekir” dedi.

Ergen, en önemli sorunun ise “emeklilere sendika hakkının tanınmaması” olduğunu ifade ederek, “Bu konuda bizim tepemizde Demokles'in kılıcı gibi yargı vardır. Bunun kaldırılması lazım” diye konuştu.

"Yoksulluk sınırının en az yarısı kadar asgari ücret olmalı"

DİSK Emekli-Sen üyesi Fikri Kalender de “5510 sayılı yasayla emeklilerin aylıklarının, asgari ücret karşısında erimeye” başladığını ifade ederek, “Bugün yüzde 40’ı bulan eksik maaş söz konusu. Burada yapılması gereken insanca yaşamı idame ettirilen ücretin verilmesi. Yoksulluk sınırının 70 bin liraları bulduğu, açlık sınırının 50 bin liraları bulduğu bir dönemde en düşük memur maaşı en düşük işçi ücreti diye matematiksel işlem yapmak yanlıştır. Yoksulluk sınırının en az yarısı kadar asgari ücret olmalı, en düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesine çekilmeli ve bu taban sayılmalı buna da enflasyon oranında zam yapılmalı” dedi. Emekli Ali Paşa Şanlı ise emeklilerin 12 bin 500 TL bir ücretle yaşamlarını sürdüremediklerini belirterek, “Bu ücretlerle gıda ihtiyaçlarını bile karşılayamazlar. En düşük emekli maaşının en düşük memur maaşına eşitlenmesini ve intibak yasasının çıkarılarak 5510 sayılı yasanın iptal edilerek geçmiş haklarımızın yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Biz özellikle sermayeye değil, emeklilere bütçe diyoruz” diye konuştu.

“Her öğretmen ek iş bulmaya çalışıyor”

Kamuda çalışan öğretmen Mehmet Aydoğdu ise öğretmenlerin de geçinemediklerini ifade ederek ANKA’ya şunları söyledi:

“Daha önce eğitim emekçilerine promosyon görüşmelerinde bankalar çok daha ucuz ücret veriyorlardı. İşçiler, ‘kredi kartına bulanıyor, ek hesaplara bulanıyor’ diye. Şimdi aynısı bütün öğretmenlerde... Burada sorun herkesin üç-dört defa kredi çekmişliği vardır ancak böyle geçinebiliyoruz. Ciddi anlamda geçinemiyoruz. Her öğretmen kendine göre iş bulmaya çalışıyor ya da kısıyor. Yemeğe gitmiyor dışarı çıkmıyor.

“2 milyon 900 bin öğrenci okula gelemiyor”

Ben 23 yıldır öğretmenim dünya kadar sıkıntı yaşıyorum. Eşim de çalışmış olmasına rağmen ciddi anlamda sıkıntı yaşıyorum. Daha önce kredi kartı sorunum yoktu. Hiçbir zaman ek hesap meselem yoktu ama şu anda aynı şekilde ben de bu durumdayım. İşçilerin emekçilerin kendisini alanlarda ifade ettiği sürece halk için bütçeyi Meclis’te istememiz gerekiyor. Şu anda bütçe görüşmelerinde tamamen sermayeye akan bir para var ama halka yok, eğitime yok, çocuklara yok. Çocuk açlığı var. 2 milyon 900 bin öğrenci okula gelemiyor. Bunun gibi dünya kadar sıkıntı var.”

Ordudan gelen öğretmen Mert Bekiroğlu, “Emeklilerden daha iyiyiz şu anda ama hep bir eksi halindeyiz. Eksiye giriyoruz, çıkıyoruz. Bankalara faizleri ödüyoruz ve çıkıyoruz. Sürekli kredi çekiyoruz eksikleri kapatmak için” dedi.  

“Temel gıda harcamalarımdan kısıyorum”

Aksaray’dan gelen Veysel Şimşek ise 66 yaşında. Şimşek, “Geçinmek çok zor. Bu ülkede yaşamak çok zor aslında. Çünkü bir taraftan baskılar bir taraftan yoksulluk ama örgütlü mücadelemiz bu ablukayı yenecek. Ben öğretmen emeklisiyim, kirada oturuyorum. Tabii ki aldığımız ücret geçinmemize yetmiyor. Ben emekli olduğumda çalışan emeklinin yüzde 80’i kadar maaş alıyordum, şu anda yüzde 50’nin altında… Emeklinin durumu bu” dedi. Şimşek, “Sağlık, beslenme, giyinme ve özellikle temel gıda harcamalarından kıstığını söyledi. Çalışan emekli Kerim Boz ise, emekli olduğunda maaş oranlarının düştüğünü belirterek, “O yüzden çalışmak zorundayız, çocuk okutuyoruz. Emekli maaşlarıyla geçinmek çok zor.  Büyüklerimizin zamanında bir emekli ikramiyesi ile bir ev alınabiliyordu, biz bunu duyduk bunu gördük. Şu anda bu bir hayal. Yarın emekli olsam alacağım tazminat  800 bin ile 1 milyon arasında, bu paraya ev alamıyorsunuz" dedi.

“Hibrit çiçeklere bile para veriliyor ama bizden tasarruf isteniyor”

Kayseri’den gelen öğretmen Arzu Demirezen ise 28 yıldır öğretmenlik yaptığını söylüyor. Arzu öğretmen, sokak çiçeklerini işaret ederek, “Şu çiçekler bile hibrit onlara para veriliyor ama bizden tasarruf isteniyor. 28 yıl önce tasarruf edebiliyordum. Üç çocuğum var, onları büyüttüm, seyahat edebiliyordum, birikim yapabiliyordum, evimi aldım arabamı aldım. Ben bugün çocuk evlendireceğim ama düğününü bile hesap ediyoruz.

Demirezen, emeklilik tazminatıyla bir hayal kuramadığını ifade ederek, “Sadece çocuklarıma belki bir düğün masrafını karşılayacak kadar. Onun dışında bir ev alayım, gideyim yerleşeyim hayalim yok. Sadece çocuklarımın geleceğine odaklandım” dedi.

Kaynak: ANKA