2. Agroekoloji Çalıştayı 4-5 Nisan tarihlerinde, İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlendi. Çalıştay, yoğun katılımla gerçekleştirildi. Tarım Ekonomisi Derneği başkanı İpek Suer Topuzoğlu'nun açış konuşmasıyla başlayan çalıştay kapsamında, Kuşadası'nın Kirazlı köyüne bir gezi düzenlendi.
Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren İpek Suer Topuzoğlu, şunları söyledi:
"Değerli katılımcılar, sevgili dostlar, hepinizi Zehirsiz Sofralar Platformu tarafından gerçekleştirilen Agroekoloji Çalıştayı’nda içtenlikle selamlıyorum! Bugün burada, doğa dostu, adil ve dayanışma temelli bir gıda sistemi için bir araya gelmiş olmanın heyecanını ve sorumluluğunu taşıyoruz. Bu çalıştay, sadece bir bilgi paylaşım platformu değil; üreticiler, tüketiciler, akademisyenler ve aktivistlerin bir araya gelerek, agroekolojiyi daha güçlü kılacakları bir ortak mücadele alanıdır. Son günlerde ülkemizde yaşanan olaylar göstermektedir ki, her türlü mücadele değerlidir ve birlikte büyümektedir.
Bu etkinlik, tamamen gönüllülük esasıyla, büyük bir dayanışma ve ortak emeğin ürünü olarak gerçekleşiyor. Bu süreçte emeğini, bilgisini ve dayanışmasını esirgemeyen bu salonda bulunan ve aramızda olamasa da varlığını hissettiren herkese yürekten teşekkür ediyorum. Yol üzerinde hatalarımız olmuştur bu ünümüzdeki 3 günde de kusurlarımız olabilir. Bu noktada her birinizin hoşgörü ve anlayışı için şimdiden çok teşekkür ederiz."
"Hayati meseleleri ele alacağız"
Çalıştayın amacına ilişkin açıklamalarda bulunan Topuzoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Gıda enflasyonu, hayat pahalılığı, tarım sektöründeki yapısal sorunlar ve ekolojik kriz, toplum olarak hepimizi derinden etkiliyor. Çiftçiler üretim maliyetleri altında ezilirken, tüketiciler sağlıklı gıdaya erişmekte giderek daha fazla zorlanıyor. Kuraklık, orman yangınları ve su krizleri, tarımın geleceğini tehdit ederken, büyük gıda şirketleri ve uluslararası tarım tekelleri yerel üreticiyi daha da zor duruma düşürüyor. Böylesi bir ortamda agroekoloji, sadece teknik bir tarım yaklaşımı değil; aynı zamanda bir direniş, bir alternatif ve adil bir gıda sistemi inşa etmenin yolu olarak karşımıza çıkıyor. Bugün burada sadece akademik tartışmalar yapmak için değil, aynı zamanda gıda egemenliğimizi savunmak, üretici ve tüketiciler olarak hakkımız olanı geri almak için de bulunuyoruz.
Önümüzde iki dolu gün boyunca, Türkiye’den ve yurt dışından uzmanlarla, çiftçilerle, sivil toplum temsilcileriyle ve araştırmacılarla agroekolojiyi konuşacağız. Başarılı saha uygulamalarından ilham alacak, iklim krizi, gıda egemenliği ve agroekolojik dayanışma gibi hayati meseleleri ele alacağız. Çalıştayımızın üçüncü gününde ise, sahaya inerek doğa dostu üretim yapılan bir çiftliği ziyaret edeceğiz. Forum şeklinde gerçekleşecek oturumlarda soru cevaplar ile kısıtlı süreleri en verimli şekilde değerlendirmeye gayret edeceğiz. Burada kuracağımız bağlar, paylaşacağımız bilgi ve deneyimler, sadece bugün için değil, yarınlarımız için de büyük önem taşıyor. Çiftçilerin, üreticilerin, tüketicilerin ve doğa dostu bir gıda sistemi için mücadele eden herkesin sesinin daha gür çıkması için bir araya gelebilmek çok kıymetli... Bugün sokakta, tarlada, evinde, ofisinde, odasında, hapiste… bulunduğu yer her neresi ise yılmadan direnmeye devam eden herkese selam olsun… Hepinize verimli, ilham verici ve güçlendirici bir çalıştay diliyorum. Hoş geldiniz!"