Semra İĞTAÇ- Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucusu ve yoksulluk savunucusu Hacer Foggo, İzmir’in Selçuk ilçesinde yaşanan ve beş çocuğun yaşamını yitirdiği yangın felaketine dair İz Gazete’ye açıklamalarda bulundu. Foggo, “Bu yeni bir olay değil, buna benzer çok fazla olay var, yüzlerce neredeyse olay var ve neredeyse yüz binlerce de bu durumda olan aile var,” diyerek bu olayın münferit olmadığını vurguladı.
Anne yerine kamu kurumlarını sorgulamalıyız
Foggo, yaşanan bu tür olaylarda annenin ihmali kadar devlet kurumlarının da ihmalinin olduğunu belirtti. “Burada sadece anneyi suçlamak, sadece annenin ihmali değil, esas burada kamu kurumlarının ihmalini sorgulamak gerekiyor. Çünkü siz kamu kurumlarını sorgulamazsanız bu olaylar, bu çocuklar ölmeye devam edecekler,” şeklinde konuştu. Bu açıklama, devlet kurumlarının da sorumluluk alması gerektiğini ortaya koyuyor.
Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğu var
Hacer Foggo, baba cezaevindeyse Adalet Bakanlığı’nın bu duruma müdahil olması gerektiğini ifade etti. “Baba cezaevinde ise Adalet Bakanlığı’nı sorgulamamız gerekiyor. Orada mutlaka anne bir sosyal yardım alıyorsa Aile Bakanlığı’nı sorgulamamız gerekiyor,” dedi. Foggo’ya göre, bu süreçte devletin ve ilgili kamu kurumlarının denetim mekanizmalarının eksikliği, bu tür acı olayların yaşanmasında etkili oluyor.
Devlet sorumluluk almalı
“Orası neden izlenmiyor? Kamu kurumlarının, belediyelerin, herkesin sorumluluğu var. Bu sorumluluktan hiç kimse kaçmamalı ve herkes, bence her kamu kurumu bu durumla yüzleşmeli,” diyen Foggo, devletin her biriminin vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak ve onları korumakla yükümlü olduğunu vurguladı. Foggo’ya göre, bu tür trajedilerde her kamu kurumunun dolaylı ya da doğrudan bir sorumluluğu bulunuyor.
Çocuklarımızı koruyamıyoruz
Foggo, toplum olarak çocukları korumada yetersiz kalındığına dikkat çekerek, “Çocuklarımızı koruyamıyoruz ve sadece bu tür olaylar bir magazin haberi gibi, acı olay, işte yangın çıktı,” dedi. Ona göre, yaşanan trajedilerin magazinsel bir olay olarak görülmesi, bu acıların çözümüne katkı sağlamıyor; aksine, olayların ardında yatan yoksulluk gerçeğini göz ardı ediyor.
Derin bir sosyal problemin yansıması
“Bunun altında yatan derin bir yoksulluk var ve çaresiz bir anne, çaresiz çocuklar var,” diyen Foggo, olayın temelinde yatan sosyo-ekonomik sorunlara işaret etti. Ona göre, toplumsal yoksulluk ve kaynak eksikliği, bu tür olayların yaşanmasında en önemli etkenlerden biri. Foggo, toplumdaki birçok kesimin bu acılara yabancı olduğunu ifade etti.
Doğum kontrolü sorunu
Foggo, pandemi döneminde doğum kontrol hizmetlerinde yaşanan aksaklıklara değindi. “Pandemi döneminden beri, sağlık merkezlerinde doğum kontrol haplara bile ücretsiz olmaktan çıkartıldı ve yok,” diyerek, devletin sosyal hizmetlerdeki eksikliklerinin kadınları çaresiz bıraktığını vurguladı. Foggo’ya göre, yoksul ve çaresiz kadınların bu süreçte yalnız bırakılması, toplumsal olarak sorgulanması gereken önemli bir konu.
Herkes kendini sorgulamalı
Foggo, devletin ve tüm kamu kurumlarının sosyal sorunlarla yüzleşmesi gerektiğini belirtti. “Önce herkes her birine kendini sorgulamalı. Her kamu kurumu da gerçekten kendine gelmeli ve sadece seçimden seçime kapılarını çaldıkları insanları daha yakından izlenmeli,” şeklinde konuştu. Foggo, yaşanan bu trajedilerin ancak hak temelli bir yoksulluk politikasıyla çözülebileceğine inanıyor.
Bu açıklamalar, yoksullukla mücadele eden bireylerin yaşadığı çaresizlik ve toplumdaki eksik sosyal politikaların yaratabileceği sonuçlar hakkında önemli bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor.