İzmir'de şimdilerde katlı otoparkın bulunduğu alanda bir zamanlar bir hapishane bulunuyormuş. Gündemi uzun süre meşgul eden ve yapımı sürekli ertelenen vilayet hapishanesinin inşasına 1883 yılında başlanmış. Hapishanenin yapımında ise model olarak Fransa'da uygulanan planlar alınmış.
Hapishanenin inşasından çok kısa bir süre sonra bu kez de buranın tamir edilmesi ve hatta yeni bir hapishanenin yapılması hakkında resmi yazışmalar yapılmaya başlanmış. Mahkûm koğuşlarının yanı sıra nizamiye askerlerinin ve jandarma koğuşlarının barınılamayacak bir durumda olduğu belirtilmiş.
Kartpostallara konu olmuş
Teftiş heyeti tarafından yapılan incelemede, İzmir hapishanesinin dört yüz kişiyi alabilecek bir kapasiteye sahipken içinde bini aşkın mahkûmun bulunduğu tespit edilmiş. Hava almanın ve temizliğin sağlanmasının mümkün olmaması nedeniyle mahkûmların hayatlarının tehlikede olduğu belirtilmiş.
1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla çıkarılan genel afta, buradan salıverilen mahkûmlar kartpostallara da konu olmuş.
Uluslararası Amerikan Koleji Araştırma Komitesi, Yunan işgali altındaki İzmir'in adli yapısını anlamak ve bu konuda bilgi toplamak için 1920 Nisanı'ndan 1921 Nisan'ına kadar çeşitli anket ve görüşmeler yapmış. Buradaki sonuçlarda da yine hapishanede temizliğin perişan durumda olduğu, mahkûmların aydınlatma ve havalandırmanın yok denecek kadar az olduğu hücrelerde kaldıkları ortaya çıkmış.
İlginç bir mimariye sahip olan İzmir Hapishanesi, Halil Rıfat Paşa'nın valiliği döneminde 1885-1887, 1889-1891 yılları arasında tamir edilmiş. 1959 yılında gelindiğinde ise tamamen yıktırılmış.
Attila İlhan da burada yatmış
Ünlü şair Attila İlhan lise yıllarındayken sevgilisine gönderdiği bir mektuba Nazım Hikmet'in bir şiirini yazar. Sevgilinin sakladığı bu mektup okulun müdürü tarafından yakalanır, tutuklanan Attila İlhan burada iki ay boyunca yatar.