İzmir'de düzenlenen 2. Akdeniz Pamuk Yolu toplantısında, pamuğun Akdeniz çanağındaki mevcut durumu ile dünya pamuk ve tekstil sektöründeki son gelişmeler masaya yatırıldı. Milyonlarca kişinin refahı ve sürdürülebilir gelecek için sentetik ürünler yerine tüketicilerin pamuklu ürünleri tercih etmesine yönelik adımlar atılmasının elzem olduğu ifade edildi.
Yunan Pamuk Birliği ile İspanya Ulusal Pamuk Merkezi ortaklığında, İzmir Ticaret Borsasının (İTB) ev sahipliğinde bir otelde gerçekleştirilen toplantı, pamuk sektöründeki öncü ülkelerden Türkiye, Mısır, Yunanistan, İspanya ve İtalya'dan sektör temsilcilerin katılımıyla yapıldı.
Etkinliğin açılışında konuşan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Akdeniz Pamuk Yolu etkinliğinin kısa sürede pamuk sektörünün küresel çapta bir araya geldiği, bilgi alışverişi yaptığı ve işbirlikleri kurduğu önemli bir uluslararası organizasyona dönüştüğünü belirtti.
Dünya pamuk üretiminin yüzde 5'i, tüketiminin yüzde 7'sini gerçekleştiren Akdeniz coğrafyasındaki pamuk sektörü temsilcilerinin benzer sorun, dezavantaj ve avantajlar yaşadığını kaydeden Kestelli, ortak noktaların yanı sıra farklı tecrübelere de sahip olunduğunu ifade etti.
Bu buluşmada sadece yeni ticari işbirliklerinin kurulmasını değil, sektörün geleceğine ve sürdürülebilirliğine ilişkin tecrübelerin de paylaşılmasını arzu ettiklerini dile getiren Kestelli, "Bizler bu topraklarda yarattığı zenginlik nedeniyle pamuğu 'beyaz altın' olarak adlandırırız ve ekonomimiz için de büyük önem taşır. Küresel ekonomik gelişmelere paralel olarak son yıllarda üretim ve ticaretinde ağırlık Doğu Asya coğrafyasına kaymış olsa da pamuğun bizler açısından önemi değişmedi." ifadelerini kullandı.
Kestelli, Türkiye'nin Avrupa ve yakın coğrafyasında pamuk üretim, tüketim ve dış ticaretinde lider, dünyada ise pamuk üretiminde yedinci, tüketiminde beşinci olduğunu aktararak, "Türkiye'nin geçmişte ve bugün olduğu gibi gelecekte de bu sektörün en önemli küresel oyuncularından birisi olmayı sürdüreceğini rahatlıkla söyleyebiliriz." dedi.
Olumsuzluklara karşı topyekün mücadele çağrısı
Son yıllarda dünya genelinde yaşanan olumsuzlukların tüm ülkeleri etkilediğini kaydeden Kestelli, buna karşı birlikte mücadele etmenin önemini vurguladı.
Kestelli, Akdeniz coğrafyasının iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden olduğunu işaret ederek, şöyle devam etti:
"İklim değişikliği ile mücadelede sera gazı emisyonlarının azaltılması amacıyla pamuk üretiminde ve pamuklu ürün sanayisinde de sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirmek zorundayız. Bu durum bir temenni değil, aynı zamanda ülkelerimizin 'net zero' hedefleri içinde bir zorunluluk. Tüm dünyada üretim ve ticaret politikaları köklü bir dönüşüm yaşarken, teknoloji hiç olmadığı kadar tarım sektöründe de yaygınlaşıyor. Pamuk sektörü de bu büyük dönüşümün etkisiyle hızla değişiyor. Dijitalleşme, akıllı tarım uygulamaları, verimlilik artırıcı teknolojiler ve çevresel sürdürülebilirlik gibi konular, pamuk üretiminden pamuk işleme ve ticaretine kadar her aşamada büyük bir etki yaratıyor. Bu nedenle daha çok iş birliği ve daha çok istişarede bulunmamız, bunun içinde daha çok bir araya gelmemiz gereken bir süreci hep birlikte yaşıyoruz."
Pamuklu doğal ürünler desteklenmeli
Yunan Pamuk Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Prodromos Ousoultzoglou, sektörün son yıllarda çeşitli zorluklarla mücadele ettiğini, pamuk piyasasında fiyatlardaki düşüşe rağmen talep sorunlarının sektöre zarar verdiğini, pamuğun tanıtılmasına, reklamının yapılmasına ve doğal ürünlerin desteklenmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.
İspanya Ulusal Pamuk Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Paula Romero ise iklim değişikliğinin pamuk üretimine etkisini anlatarak "2024 yılı için tahminlerimiz üretimde iyileşme yaşanacağı ama önceki yılların zirvelerine göre aşağıda kalacağımızı gösteriyor." dedi.
Uluslararası Pamuk Derneği (ICA) Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Nohutlu ise "Tedarik Zincirinde Yaşanan Gelişmeler ve Tahkim" başlıklı sunum yaptı.
Pamuk için yeni fırsat penceresi
Nohutlu, sürdürülebilirlik ve izlenebilirliğin pamuk endüstrisinin geleceği için çok önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Pamuk, diğer elyaflara kıyasla çok daha sürdürülebilir olsa da, sürdürülebilirlik ölçümleri çoğu zaman manipülasyona açıktır. Örneğin, doğal elyafların üretiminde su ve kimyasal kullanımı ölçülürken, polyester ya da viskon gibi sentetik elyafların bunlardan hiçbiri ölçülmemektedir. Ayrıca, sentetik elyaflardan kalan mikropartiküller gibi kalıntılar da hesaba katılmamaktadır. Polyesterden yapılmış giysilerin atıklarının biyolojik olarak parçalanamayan kısmı ise dikkate alınmamaktadır. Doğal elyafların sosyal faydaları olarak milyonlarca insanın geçim kaynağının da hesaba katılması gerekmektedir."
Bir fırsat olarak doğal elyafların algısını değiştirme seçeneğinin bulunduğunun altını çizen Nohutlu, "AB'nin taslak mevzuatı, her ürün için bir yaşam döngüsü değerlendirmesi yapılmasını ve bunun için karmaşık bir Ürün Çevresel Ayak İzi Kategori Kuralları sisteminin kullanılmasını zorunlu kılacaktır. Eğer bu değişiklik yapılmazsa, sentetik elyafların doğal elyaflardan daha sürdürülebilir olarak değerlendirileceği bir durum ortaya çıkacaktır." dedi.
Pamuk piyasasındaki son gelişmeler, üretimden ticarete, pamuktan tekstil ve hazır giyime kadar tüm değer zincirinin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarıyla ele alındığı toplantı panellerle devam etti.