Cinayetler, taciz ve ‘’CEZASIZLIK’’ karşısında kadınlar tedirgin, öfkeli ve ‘’İSYAN’’da.
Kadın cinayetlerindeki önlenemez tırmanış; sadece kadınlarda değil, toplumun birçok kesiminde de korku ve tedirginlik yarattı. Birçok kentte Lise ve Üniversite öğrencileri ‘’siyah’’ kıyafetler giyerek kadınlara yönelik şiddeti ve cinayetleri protesto ettiler.
Şiddete, baskıya, katliama ve cezasızlığa karşı kadınlar, ‘’İSYANDA, YETER ARTIK’’ diyor.
Kadınların sorunlarına kayıtsız kalınırsa; doğal olarak sabrın yerini ‘’ÖFKE VE İSYAN’’ alır.
Bu arada; 2024’ ün ilk 9 ayında 290 kadın katledildi. Bu tablo; sürdürülebilir değildir.
Cezasızlık ortamında, güvensizlik içinde, korku ikliminde kadınlar; adeta karanlığa sürükleniyorlar.
Kadınlar adı konmamış bir ‘’CİNS KIRIMI’’yla hayattan koparılıyorlar.
Kadınlara yönelik katliamların nedeni ‘’İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılması, 6284 sayılı kadının korunmasına ilişkin yasanın tartışmaya açılması, ayrımcı politikalar ve kadına karşı işlenen cinayetlerin cezasız kalması’’ olarak görülüyor. Böylece kadınlar ‘’ÖLÜM VE İSTİSMAR’’ korkusuyla yaşamak zorunda kalıyor, neredeyse her gün bir kadın katlediliyor, sokakta TACİZE uğruyor.
Denilebilir ki; kadınlar evde de sokakta da ‘’GÜVENDE’’ değil.
Kadına şiddet milli güvenlik sorunu
Kadınlara dönük olarak yaşananları Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı Şeref Malkoç, ‘’Kadına şiddet MİLLİ GÜVENLİK sorunu haline geldi. Milli Güvenlik Kurulu’nun konuyu özel olarak gündeme alıp incelemesi gerekir’’ dedi.
Ayrıca; kadınlara dönük olarak yaşananlar; ‘’ TOPLUMSAL ÇÜRÜME, KARANLIK YAŞAM, GÜVENSİZ HAYAT, ÖZGÜRLÜKTEN YOKSUNLUK, GİZLİ AFLAR VE CEZASIZLIK’’ olarak özetlenebilir.
Bu bağlamda; siyaset kurumu da çözüm üretmiyor, sadece eylül ayında 34 kadın evde, sokakta katledildi.
Unutmayalım ki; CEZASIZLIK; yeni cinayetlere ‘’DAVETİYE’’ çıkarıyor.
SONUÇ OLARAK:
Konu; kadın-erkek eşitliğini çoktan geçti.
Kadınlar, taziye mesajları değil; özgürce yaşamak istiyor. Biz ise kadınları koruyamıyoruz.