Nasıl olsa herkes seçimin birinci tur sonuçları için yorum yapıyor. Her kafadan bir ses! Bilen bilmeyen; uzman olan olmayan; siyasetten anlayan anlamayanlar...
Yanlışta birbirilerini tetikliyor ve besliyorlar denilebilir.
Şimdi bunların sırası değil ki! Yapılacak en acil iş oy kullanmamışlar ile Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermemiş ama verebilecek olan seçmenlere ulaşmaktır. Bu yaşamsal önemdedir.
TBMM'de Cumhur İttifakı çoğunluğu kazanmıştır. Ayrıca potansiyel olarak bu ittifaka katılabilecek, Meclis'e taşınmış milletvekilleri de var.
Siyasal ahlâk düzeyimiz ve ilkelilik durumumuz ortadadır. Transfer geleneği TBMM'mizde vardır. On birler olayını anımsarsınız. Bülent Ecevit'in AP'den transfer ettiği on bir milletvekiline bakanlık vererek iktidar olmuştur!
Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimini Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa 'topal ördek' misali de olsa lâikçe bir yönetimle devlet işleri yürütülebilir. Aksini düşünmek bile tüylerimizi diken diken ediyor.
Evet, '68'li yıllarda devrimci mücadelemize başladığımızda ilk öğrendiğimiz, eylem esnasında eleştiri ve özeleştiri yapılmaması gerektiğiydi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci tamamlanmamış ve seçim eylemlerimiz devam etmektedir. Bu nedenle eleştiri ve özeleştirilerimizi seçim sonuna saklamak zorundayız. Duygularımızı değil aklımızı kullanarak; gelecek nesillerin de yaşayacakları ülke ortamını oluşturduğumuz bilinciyle oy kullanmalıyız.
Tarihimiz bize son derece önemli görev yüklemiştir. Öyle kaya arkasına saklanarak, çalı dibine gizlenerek, korkak ve ürkek bir şekilde davranırsak bu ülkede yaşamayı hak edemeyiz.
Bu bizim ülkemiz. Buraları bizim yaşam alanlarımız. Bizi var eden kültürümüzü korumak zorundayız.
Ucube bir yönetip girdabında boğulmak istemiyorsak, gelecek nesillerin Ortaçağ karanlığına mahkum olmasına da neden olmamak için oy kullanmalıyız.
Oylarını etkileyebileceklerimizi ikna etmeliyiz. Oy kullanmaya gitmemişleri de lâiklik için oy kullanmaya davet etmeliyiz.
Aydınlık Türkiye'miz için, mutlu ve huzurlu yaşanası bir ülke için oylarımız Kemal Kılıçdaroğlu'na!