Toplumda sıkça karşılaşılan bel ağrılarının, çoğu zaman yorgunluk, dengesiz ağır kaldırma veya uzun süre ayakta kalma gibi nedenlerden kaynaklandığı düşünülse de, Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, bu ağrıların romatizmal olabileceğini belirtti. Özellikle dinlenme sırasında ağrıların arttığına dikkat çeken Karakoç, sabahları yataktan kalkarken ağrının şiddetlendiğini ve hareket ettikçe rahatlamanın gözlendiğini ifade etti. Ayrıca, hastaların çoğunun işyerlerinde, uzun süre ayakta kalmadıkları takdirde daha rahat ettiklerini söyledi.
"Yanlış teşhis edilebiliyor"
Ankilozan spondilitin, yalnızca bel ağrısı ile sınırlı kalmayıp, göğüs kafesinde batma hissi, derin nefes alırken zorlanma gibi ek şikayetlere de yol açabildiğini belirten Karakoç, hastalığın kadın ve erkeklerde benzer sıklıkta görüldüğünü ancak şikayetlerin erkeklerde daha şiddetli, kadınlarda ise genellikle daha hafif olduğunu aktardı. Kadınlardaki hafif seyir nedeniyle, hastalık genellikle psikolojik sorunlar olarak yanlış teşhis edilebiliyor. Dr. Karakoç, bu şikayetlerin romatologlar tarafından değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Hastalığın ilerlemesi durumunda, kalça ve belin taşlaşarak hareket kaybına neden olduğunu belirten Karakoç, bu durumda tipik bir duruş geliştiğini ve hastaların başlarını çevirememeleri nedeniyle tüm vücutlarıyla dönmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Ankilozan spondilit, bel fıtığı ile karışabilen bir hastalık olup, topuk ağrıları ve bacaklara vuran ağrılarla da kendini gösterebilir. Bu nedenle, bazı hastalar bel fıtığı ameliyatı olsalar da ağrılarının geçmediğini belirtti.
"Tedavisi yok"
Dr. Karakoç, hastalığın genetik bir geçiş gösterdiğini, özellikle HLA-B 27 antijeni taşıyan kişilerde daha sık görüldüğünü söyledi. Ancak, bu antijenin taşıyor olmak hastalığın kesin bir göstergesi değildir. Ağrı kesici ilaçların bu hastalığa bağlı ağrılarda etkili olduğunu ancak ilacın kesilmesiyle ağrıların tekrar geri döndüğünü aktardı. Ayrıca, son yıllarda ağrı kesici ve iltihap giderici özellikleri daha güçlü yeni ilaçların tedaviye yardımcı olduğunu belirtti.
Fizik tedavi, egzersiz ve yüzme gibi aktivitelerin ağrının azalmasına ve iskelet yapısının korunmasına yardımcı olduğunu ifade eden Karakoç, ankilozan spondilitin erken teşhis edilmesi gerektiğini, çünkü hastalığın yıllarca belirti vermeyebileceğini söyledi. Hastalığın kalp ve böbrek gibi iç organları nadiren etkilediğini, tedavisinin olmasa da ağrıların kontrol altında tutulabildiğini ve hastaların topluma kazandırılmasının mümkün olduğunu belirtti.