Medya Dayanışma Grubu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın "Yenidoğan Çetesi" soruşturması kapsamında Halktv.com.tr Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe, Gazete Pencere Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nilay Can ve çeşitli haber sitelerinin yazı işleri müdürlerinin gözaltına alınmasına ilişkin basın açıklaması yayımladı. "Basını susturarak ya da korkutarak, halkın doğru bilgiye ulaşması engellenemez" denilen açıklamada şu ifadeler kaydedildi:
"Bir haberde yanlış veya eksik bilgi varsa, bunun düzeltilmesi için hukuk çerçevesinde pek çok demokratik yol bulunmaktadır. Ancak, gazetecilere yönelik gözaltı gibi baskıcı yöntemlere başvurulması, gazetecilik mesleğini ve özgür basını sindirme çabalarının bir göstergesidir. Demokrasilerde, basın özgürlüğüne yönelik bu tür müdahaleler asla kabul edilemez; basının halk adına güç odaklarını denetlemesi, demokrasinin temel taşlarından biridir. Basını susturarak ya da korkutarak, halkın doğru bilgiye ulaşması engellenemez. Türkiye’de, son dönemde uygulamaya sokulan dezenformasyon yasası ve şimdi Parlamento gündeminde olan, her konuya güvenlikçi yaklaşımın örneği 'etki casusluğu' gibi, halkın düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlandıran düzenlemeler, demokrasinin ruhuna aykırıdır. Bu tür yasalar, gazetecilerin haber yapma özgürlüğünü tehdit etmekte, haber verme görevini 'düşünmeyi yasaklayan' bir ortamla sınırlandırmaktadır. Basın özgürlüğünü yok eden bu tür yasaların kabul edilmesi, demokratik değerleri ayaklar altına almak anlamına gelir. Gazeteciler, halkın doğru seçimler yapabilmesi için bilgiye erişimini sağlamak zorundadır; bu, bir demokrasinin yaşaması için hayati bir görevdir.
Gazetecileri yargı yoluyla baskı altına alma niyeti
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı bu gözaltı süreci, gazetecilik faaliyetlerini suç kapsamına almaya çalışmakta, haberleriyle kamuoyunu bilgilendiren gazetecileri yargı yoluyla baskı altına alma niyetini göstermektedir. Basın mensuplarına yönelik bu tür baskıcı uygulamalar, gazetecilerin sadece işlerini yapmalarını engellemekle kalmamakta, aynı zamanda toplumun adalet duygusunu ve demokratik değerlere olan inancını da zedelemektedir. Medya Dayanışma Grubu olarak, bu tür antidemokratik uygulamaları kınıyoruz. Gazetecilere yönelik baskı ve yıldırma politikaları, demokratik bir toplumda asla kabul edilemez. Kamuoyunu aydınlatmak ve doğru bilgiye ulaşmak, her bireyin temel hakkıdır; bu hakkın önündeki engellerin kaldırılması için mücadeleye devam edeceğimizi belirtiriz. Basın özgürlüğü, demokrasimizin teminatıdır ve gazetecilere yönelik her türlü baskıya karşı toplumun tüm kesimlerini duyarlı olmaya davet ediyoruz."
“Lütfü Savaş, oybirliğiyle alınan kararla kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilmiştir”
Yücel, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Yücel, “Ali Haydar Fırat, Tanju Özcan’ın Burcu Köksal’ın CHP üyeliğinin askıya alınmasıyla ilgili talebinin olduğunu söylemişti. Konu gündeme geldi mi” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bir belediye başkanımıza böyle hukuk dışı, böyle bir siyasi operasyon yapılırken partimizde görevde olsun ya da olmasın, hiçbir CHP'linin bu sürece partimizin aldığı kararların dışında bakması ve yorum geliştirmesi kabul edilemez. Bugün MYK toplantımızda ve PM toplantımızda bu konuda bir karar alınmadı ancak şunu ifade edebilirim: Geçmiş dönemde Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olan Sayın Lütfü Savaş, bugün MYK toplantımızda alınan kararla oybirliğiyle kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilmiştir. Bu karar alınmıştır. Diğer konularda alınan bir karar yoktur. Eğer değerlendirilmesi gereken bir durum varsa, partimiz bunu değerlendirip gerekli adımları da atacaktır.”
“Hukuk dışı uygulamaları deşifre eden bir süreç içerisinde olacağız”
Yücel, “Silivri ziyaretiyle ilgili net bir tarih var mı” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Genel başkan yardımcılarımız az önce sizlerle paylaştığım eylem planımız doğrultusunda, hukukçu genel başkan yardımcılarımız, hukukçu olmayan genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve PM üyelerimiz süreklilik arz edecek şekilde belediye başkanımızı Silivri'de, cezaevinde ziyaret edeceklerdir. Kendisinin bize iletecekleri görüşlerini, paylaşımlarını hem kamuoyuyla paylaşmamıza vesile olacaklardır, hem de az önce belirttiğim gibi hukuksuz bir şekilde, antidemokratik bir şekilde belediyeye atanan kayyumun uygulamalarını takip eden, hukuk dışı uygulamaları deşifre eden kamuoyuyla paylaşan bir süreç içerisinde olacağız. Yani Silivri'de şu anda özgürlüğünden mahrum bulunan belediye başkanımız, sürekli olarak parti yetkililerimiz tarafından ziyaret edilecek ve bu süreçte hem kamuoyu bilgilendirilecek, hem de kayyumun uygulamaları denetlenecek ve teşhir edilecektir.”
Yücel, “Ziyaret için Adalet Bakanlığı'ndan onay çıktı mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Hukukçu milletvekillerimiz, parti yetkililerimiz açısından böyle bir özel izin gerekmiyor. Dolayısıyla avukat olan arkadaşlarımız böyle bir izne tabi olmadan belediye başkanımızı sıklıkla ziyaret edecek. İzne tabi olan arkadaşlarımızla ilgili de Adalet Bakanlığı'nın önümüzdeki günlerde vereceği izin çerçevesinde belediye başkanımız yine ziyaret edilecektir.”
“Kayyum atanmasının sebebi belediye meclisini toplamamak”
Yücel, “Esenyurt Belediyesi'nde bir eylem, bir direniş planınız olacak mı” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Az önce ifade ettiğim zaten bir eylem planı. Bizim heyet olarak görevlendireceğimiz genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz, PM üyelerimiz ve parti yöneticilerimiz bir taraftan bu hukuksuzluğu, antidemokratik uygulamayı, bu irade gaspını kamuoyuna anlatırken diğer yandan da Esenyurt Belediyesi'nde kayyumun yapacağı işlemleri, uygulamaları takip etmek, teşhir etmek ve denetlemek gibi bir misyonu yerine getirecekler. Tabii ki burada Esenyurt Belediye Meclis üyelerimiz bu sürecin doğal aktörleri. Onlar da bu denetim ve teşhir sürecinin içerisinde olacaklardır. Çünkü burada belediye meclis üyelerimizle ilgili herhangi bir hukuki soruşturma ya da adli süreç olmamasına rağmen belediye meclis üyelerimiz içerisinden bir belediye başkanvekili seçilmesi gerekirken o melediye meclis üyeleri de sanki bu suçlamanın, bu iddiaların bir parçasıymış gibi refüze edilmek ve devre dışı bırakılmak isteniyor. Halbuki belediye meclis üyeleriyle ilgili böyle bir soruşturma ya da adli süreç yok. Kayyum tarafından belediye meclisinin toplanıp toplanmayacağını bilmiyoruz, kayyum atanmasının sebebi zaten meclisi toplamamak. O ilçenin, o ilçede yaşayan vatandaşlarımızın, seçmenimizin belediye başkanıyla birlikte belediye meclis üyelerine verdikleri görevi devre dışı bırakarak bazı kararları almak ve uygulamak bu işin amacı. Ancak belediye meclis üyelerimiz halen görevde, onların hakkında herhangi bir iddia, soruşturma, adli süreç yok. Dolayısıyla partimizin görevlendirdiği heyetle birlikte belediye meclis üyelerimiz de, belediyede yapılan uygulamaları ve kayyumun atacağı adımları bir bir takip ederek, denetleyerek, bunları teşhir ederek, bunların hukuksuzluğunu kamuoyuyla paylaşarak belediyede de bir eylemi ve misyonu yerine getirecekler.”