Bu hafta Halikarnas Balıkçısı’nın memleketinden yazıyorum. Bodrum, hiç batmayan güneşimiz Zeki Müren ile yaz kış sıcaklığını bize hissettiriyor. Süngerciler ve dalgıçlar başta olmak üzere deniz insanlarının yaşam mücadelelerini büyük bir ustalıkla anlatmış, mitolojik öğelerle beslediği üslubuyla edebiyatımız da farklı bir ses olmuştur.
Akdeniz’de geçmişten günümüze yansıyan uygarlık ortamında, hepimizin ekmek kavgalarını, aşklarını ve acılarını anlatmıştır. Arşipel… Antik çağlarda “eski deniz” anlamına gelen bu sözcük Halikarnas Balıkçısı’nın yaşa sevinciyle özdeşleşmiştir. Halikarnas Balıkçısı Arşipel’i onun çevrelediği kara parçalarını, doğal ve insan yapısı bütün güzelliklerini, insanı tanıdı, kucakladı ve sevdi.
Deniz emekçilerinin sorunlarını, aşklarını, çilelerini, kısacası onların serüven dolu dünyalarını toplumsal düzenin çarpıklıklarını anlatmaktan asla çekinmedi. Bunu yaparken sadece güçlü gözlem yeteneğinden yararlanarak olayları ve insanları betimlemekle kalmamış aynı zamanda bir kahraman olarak da kendisini dahil etmiştir.
Halikarnas Balıkçısı, tarihin ilk çağlarından beri savaşlara, barışlara, farklı kültürlere ve insanoğlunun değişimine sessizce tanıklık etmiş olan, Üç kıtayı ayrılmaz bağlarla birbirine bağlayan, ateş çakan, mavi sıcak denizlerle çevrili, efsaneler yurdu Anadolu’nun gizemli olduğu kadar uygarlık tarihine yön veren geçmişine bilinçli ve tarafsız bir bilim adamı gözüyle bakmış, toprağımızın ve insanlığımızın köklerine inmiştir.
Halikarnas Balıkçısı dediğiniz zaman aklımıza ilk Bodrum daha sonra manevi oğlu Şadan Gökovalı gelir. Onu da anmazsak olmaz. Halikarnas Balıkçısı, evrenselliğin eşsiz simgesi, gerçek bir Anadolu sevdalısı, yalnız öykü ve roman yazarı değil, engin kültür sahibi bir düşünür.
Halikarnas Balıkçısı, Ege’nin yedi renkli denizlerini, cennet köşelerini, güzellikleri/çirkinlikleri, sevinçleri/korkuları, arayışları/beklentileri, kuşaklardan kuşaklara geçen, defalarca unutulan ve defalarca yeniden yaratılan bütün güzellikleri, denizle özleşen insanların doğasını çarpıcı ve parıltılı bir dille anlatıyor.
Bodrum, beyaz evlerin renkli begonvillerle süslendiği mavinin ve yeşilin içindeki saklı cennet… Gökyüzüne bakıyoruz güneş üstümüzde Zeki Müren gibi ışıl ışıl ve Halikarnas Balıkçısı ile Şadan Gökovalı bizlere el sallıyorlar. Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın sesini duyuyorum bize sesleniyor.
“Merhaba Anadolu”