Organ bağışı, binlerce hastaya yaşam umudu veriyor. Bir bağışla sekiz kişinin hayatını kurtarabilirsiniz. Organlarınız toprak olmasın, can bulsun! Elif Uygunca, 30 yaşında bir kadın ve 10 yıldır kronik böbrek yetmezliği ile mücadele ediyor. Yıllarca ilaç tedavisi gördükten sonra, babasından canlı vericiden böbrek nakli oldu. Ancak bu mutlu an, COVID-19’un etkisiyle bozuldu. “Covid döneminde ilaçlar nedeniyle risk altındaydım. Covid’e yakalandım ve bu süreçte böbreğimi kaybettim,” diyor Elif, yaşadığı zorlu süreci anlatırken.
Hayatla mücadele devam ediyor
Elif Uygunca, COVID-19’dan sonra böbreğini kaybettiği için iki yıldır hemodiyaliz tedavisi görüyor. “Haftada üç gün, dört saat boyunca makineye bağlıyım. Diyaliz seanslarından sonra tansiyon dalgalanmaları yaşıyoruz. Bu durum, günlük hayatımızı fazlasıyla etkiliyor,” diye ekliyor.
Elif Uygunca’nın hayatı, diğer birçok diyaliz hastası gibi günlük aktivitelerde sınırlı kalıyor. “Gezmek, çalışmak, hatta istediğimiz gibi su içmek bile mümkün değil,” diyor. Yaşam kalitesini düşüren bu sınırlamalar, organ bağışının ne denli büyük bir umut olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Organ bağışı bekleyenler için bir umut
Uygunca, şu anda kadavradan veya canlı bir bağışçıdan organ bekliyor. “Organ bağışı, gerçekten bir mucize. Bir insanın bağışı, sekiz kişinin hayatını kurtarabilir,” diyerek bu konudaki farkındalığı artırmak istiyor. “Organlarınız toprak olmasın, can bulsun. Bağış sayesinde biz de diğer insanlar gibi rahatça su içip, normal bir hayat sürebiliriz,” diyerek çağrısını sürdürüyor.
Organ bağışının önemi
Uygunca, organ bağışı konusunda farkındalığın artırılması gerektiğini vurguluyor. “Herkesin başına gelebilir. Organ bağışı yapmaktan korkulmamalı. Ülkemizde bu konuda daha aktif olmamız gerekiyor,” diyerek, organ bağışının hayat kurtaran gücünü bir kez daha dile getiriyor.