CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Ankara İl Danışma Kurulu toplantısında parti tüzüğünde yapılacak değişikliklerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Özel, aday belirlemede önseçim uygulamasıyla ilgili ortaya atılan iddialarla ilgili şunları söyledi:
"Bir enfeksiyonu kurutup sözlerimi toparlayacağım. Meselemiz aslında büyük bir motivasyon büyük bir birliktelikle 31 Mart seçimlerinden çıktık. 47 yıl sonra TRT ekranlarında CHP Türkiye’nin birinci partisi… Nüfusun yüzde 65’inde CHP’li belediyeler hizmet veriyor. Mansur Başkanın il danışma toplantısını sonradan arkadaşlar söyleyince bakmıştım. O tabloyu görüp de Mansur Yavaş’ı ağlatan, hepimizi hüngür hüngür ağlatan o tablodan sonra, elbette ki parti birlik, beraberlik içinde olacak. Elbette ki parti tartışmayacak, tartışılmayacak, sadece daha iyisi için kendi içinde geliştirici tartışmalar yapacak. Elbette ki onlar tartışacak. Bırakacaksınız AK Parti ile MHP birbirine düşecek. Bırakacaksınız, AK Parti’nin içindeki tartışmalar büyüyecek. Bırakacaksınız CHP iktidara yürüyecek. Bundan rahatsız olanlar var ve bu rahatsızlıklarını maalesef yalana dolana buladılar. Abuk subuk taslaklar görüyorum. Saçma sapan şeyler duyuyorum. Genel başkan yüzde 5 imza topluyor ya imzaların da 900’ünü topluyor. Diğerlerine toplayacak imza kalmadı diye isyanlar oluyor. Adaylar olabilecek biri olamıyor. Benim önerim şu oldu: Mevcut genel başkan talebi halinde adaydır, imza toplamaz, toplayamaz. Mevcut Genel başkan adaydır diğer adaylar yüzde 5 imza ile aday olurlar, temsil edecekleri imza yüzde 10’u geçemez. Hatta benim önerim, bir işi birden fazla kişiye imza da verebilir diyorum. Diyorlar ki bu sefer 30 tane aday çıkabilir, kurultay bitmek bilmez, tartışın. Ben bu imza toplama, il başkanını ilçe başkanı zorlayıp imza toplama işinden bir genel başkan vazgeçecekti, o vazgeçen niye ben olmayayım dedim.
‘İllerde ne yapacağız’ dediler. İllerde de yüzde 10 imza var ya… Onlar da yüzde 15’ten fazlasını veremesin bir aday dedim. Bir il başkanı toplayıp 600 delegenin 400 imzasını getirmesin en fazla 90 imza verebilsin. Diyorlar ki, genel başkan adaylığı için yüzde 15, ildeki verilecek maksimum imza, minimumu değiştirmiyoruz. Herkesin önünü açıyoruz, bunu böyle kullananlar var.
“Tayyip Erdoğancılık oynamıyoruz”
Dün çok üzüldüğüm bazı şeyler de okudum. 'Genel başkan ön seçim sözü verdi. Etrafındakiler o sözü tutturmamak istiyor, namusu şerefi üzerine söz verdi genel başkan falan' deniyor. Şunu bırakalım, Tayyip Erdoğancılık oynamıyoruz. Tayip bey iyi de etrafı kötü. Yok öyle bir şey. Genel başkanın etrafı kötü bir şey yapıyorsa vebali genel başkanadır. Genel başkana rağmen etrafı yanlış yapıyorsa, orada zaten bir genel başkanlık sorunu vardır. O yüzden ne olacaksa benim sağımdaki, solumdaki bir yanlış yapıyorsa hesabını benden sorun, ama ben ilk seçildiğim kurultayın ertesi günü anahtar liste çıkardılar ‘üstüne yazalım dediler, örgütün anahtar listesi.... Dedim hepsini temsil etmiyoruz. İl başkanları anahtar listesi... Dedim bu doğru değil. Yazın oraya Özgür Özel’in anahtar listesi küsen de bana küssün… Eğer CHP’nin Genel Başkanı iseniz, ben bilmiyorum, karışmıyoruz etrafım yanlış yapıyor diyemezsiniz. O dünkü ‘Ön seçimi kaldıracaklarmış’ diyen arkadaşa şunu söylüyorum, geçmişte ön seçim vardı, ön seçim yapma iradesi yoktu. Önseçimi savunanları da lbiliyorsun, karşı çıkanları da biliyoruz hepimiz. Eğer geçen tüzükte ön seçim yapma imkanı yoktu diyen karşıma gelsin ama geçen seçimde şöyle bir madde vardı; ‘eğer ittifak yapılacaksa ön seçim yapılmayabilir’ o maddeye dayanılarak ön seçim yapılmadı. Bu tüzükte ilk kaldıracağımız madde bu arkadaşlar. ‘İttifak varsa ön seçim yok’ maddesini kaldırıyoruz, uzay boşluğuna gidiyor.
"Biri çıksın şimdi söylesin, ön seçime karşı diye"
Aynı tüzükle ben yerel seçim yaptım. Türkiye’de ön seçim isteyip de yapmadığımız bir belediye meclisi ya da bir belediye başkan adayı gösterin. Ama bütün ilçelerimiz dedi ki, önseçim kavga çıkarır, merkez yoklaması yapın. Bir tanesine dönüp de anketsiz karar vermedik. Parti Meclisi’nde anketini göstermediğimiz bir tane yok. Ön seçimi isteyip de ön seçimi alamayan bir tane örgüt yok. Çankaya’da ilçe başkanı burada. Sen bana, ‘Anıtkabir’e, Meclis’e, Genel Merkez’e ev sahipliği yapan yerdir. Çankaya’da kimin belediye başkanı olacağına seçimi kazanan genel başkan karar verir, örgütümüz de o iradenin arkasındadır diye gelip söyledin mi söylemedin mi? Buyrun, söyledi diyor. Sen başka bir yer ile hesaplaşacaksın benimle değil. Bana Çankaya’da ön seçim yapılma iradesi çıksaydı Çankaya’da ön seçim yapılırdı. CHP’nin geçmişte nasıl aday belirlediğini bugün nasıl aday belirlediğini hepimiz biliyoruz. Arkadaşlar diyor ki, ‘Bazı görevden almalar var. Neymiş iki il başkanı ve bir Ankara delegesi değişimci olmadığı için görevden alınmış. İki il başkanından birisi Hakkari... Düpedüz yakını AK Parti’den aday olduğu için kendisi çekilip AK Parti adayına oy verdiği için görevden alındı. Bütün kanıtlarıyla sabit. Diğeri, partinin seçilmiş genel başkanına sövdüğü için görevden alındı. Ankara delegesi de Nallıhan seçimini kazanmayalım diye çalıştığı için görevden alındı. Aksini iddia eden varsa, gelsin konuşsun. Geçmişte yapılanlar bir yana İstanbul il seçiminde Fatih'i seçime sokmayım ki kazanalım diyenlerin şimdi enfeksiyon yarattıklarını görüyorum. Vallahi de yalan, billahi de yalan. Gelecek seçimlerde bu taslakla ya hakim denetiminde ön seçim olacak bu bölgede hakim denetiminde ön seçim yoksa örgüt denetiminde ön seçim olacak ama tüzükte kalın harflerle yazacak, sonuçlarına aynen uyularak uygulanacak ön seçimdir. Biri çıksın şimdi söylesin, 'Özgür Özel ön seçime karşı' biri çıksın söylesin şimdi.
Kadın ve gençlik koları
Bu seçimlerde kadın kotası için pencere gençlik kotası için pencere demeseydik 6 bin 300 kadın ve genç belediye meclis üyesi çıkar mıydı? Kadınların ve gençlerin teminatı örgüt denetiminde ön seçimdir. Hatay’da neden ön seçim yapamıyorsun? Bu parti gurubunda veteriner yok, vali yok, kaymakam yok. O yüzden şöyle yapılacak: Ön seçimi yapacağız, ön seçim eğer ki örgüt denetimindeyse mevcut tüzükte olan yüzde 15 var. Azaltılması genel kabul görüyorsa da azaltırız. Yüzde 5’ini kadınlara ve gençlere vereceğim. Bu partinin kadın ve gençlik kollarının kıymetli, talep edilen yerler olması lazım. Mevcut milletvekili grubunun bir kısmının korunması lazım, bir kısmının yer alması lazım. Bu kotaları kullanırken bir ilde de yüzde 15’i geçemesin. Yani kotanın hepsi Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de kullanılmasın. Manisa’da bir oluyorsa Ankara’da da iki olsun. Bana kalsa bölgelerde birer olsun da yetmezse iki olsun. Bunları temin etmeye kafa patlatıyoruz. Hızır geldi aldı gitti değil. Tüzük geçtikten sonra geçmişte olup da elden giden bir yetki olursa biz buradayız. Ama aklınızın ucundan geçmeyen bu yetkileri tüzüğe koymak için gece gündüz gayret sarf ediyoruz il başkanlarımız komisyon şahit, 1200 delege şahit olacak ki bu partiyi iktidara hazır bir hale hep birlikte getireceğiz.
"Güvenoyu almadan göreve başlamayacaklar"
Özel partide aktif olmayan, aidatını ödemeyen uygulamaların kaldırılacağını belirterek, “İl ilçe örgüt tanımı yapıyoruz. Bir örgüt kimlerden oluşur. Hepsini teker teker tarif ediyoruz ve bunları AYM kararına uygun olarak tüzüğün içerisine derç ediyoruz. Genel başkan çalışacağı arkadaşları belirledikten sonra Parti Meclisi’ne sunacak. Parti Meclisi’nde belli bir grup bir bütün halinde diğerleri teker teker, gölge bakanlar bir bütün halinde güvenoyu alacaklar. Güvenoyu almadan göreve başlamayacaklar” dedi.
"Önceki genel başkanlarımızdan etik kurulu oluşturuyoruz"
Yılda iki danışma kurulu yapmayan ilçenin MYK tarafından düşürülmesini tüzüğe ekleyeceklerini ifade eden Özel şöyle devam etti:
“Her seçimden üç ay sonra mutlaka danışma kurulu yapacak, yapmayanı görevden alıyoruz. Bütün Danışma kurulu kendiliğinden yılda bir kez, seçimlerden sonra il danışma kurullarını takip eden ay içerisinde bir kez… Önceki genel başkanlarımızdan etik kurulu oluşturuyoruz. İlçe kongrelerinde mahalle delegelerini, ilçe talep ederse dijital demokratik katılımla bütün üyelerin katılımıyla yapılıyoruz. Seçim günü nerede olursa olsun oyunu kullanacak. Bunu ilçe kabul eder il de MYK’dan talep ederse yapacağız.
Kurultayı İzmir’de bitireceğiz
"Değişim kurultayında 7 ve 8 Eylül tarihleri bu program kurultayının başlangıç toplantıları olacak. Ardından 9 Eylül günü yine tarihe önemli bir atıfla hem Türkiye'nin düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümünü, İzmir'den düşmanın denize dökülüşünün yıldönümünü hem de Türkiye'nin birinci partisinin kuruluş yıldönümünü hep birlikte törenlerle kutlayarak kurultayımızı bitireceğiz ve bütün arkadaşlarımızı memleketlerine huzur halinde yollayacağız.
Bu süreçte tüzük ile nisandan beri meşgulüz. Geçen kurultaydan sonra ben Genel Merkeze geldim, Genel Başkan olarak kurultayda da söz vermiştik 'Tüzüğü değiştireceğiz, hem Sayın Genel Başkanımız Kemal Bey'in hem kendi değişimle ilgili ortaya koyduğumuz tutum belgesinin, kırmızı kitabın gereğini yapacağız.' Partinin hukukçularını çağırdım 'Hazır mıyız' dedim. 'Değiliz' dediler. 'Niye' dedim. 'Gazete ilanı verilmedi' dediler. 'Verelim' dedim. 'Önce PM'yi toplayıp karar alın' dediler. PM'yi topladım, karar alıp tüzük kurultayı desek 25 Aralık. İl başkanlarını çağırdık, dediler ki 'Herkes aday belirlemiş. Kimi adayını çıkarmış çalışırken. Biz tüzük diye içe kapanırsak bu millet bize oyu bırakın selam vermez. Bu kurultayı erteleyelim' dediler. O kurultay, bu kurultay. Gazete ilanı verildi, kararı alındı. Dört başı mamur şimdi sakin sakin bu kurultayı gerçekleştireceğiz. Hepiniz takip ettiniz mahalle, ilçe, il bazında görüş istedik. Hepsi geldi, dünyadaki 16 ülkenin tüzüklerini tercüme ettirdik. Değişikliklerini gördük, olumlu yerlerini kaydettik, not aldık getirdik. Geçtiğimiz günlerde bütün üyelere açık dijital demokratik katılım üzerinden görüş sorduk, 8 bin görüşe ilave 11 bin görüş daha geldi internet üzerinden. 19 bin tekil görüş aldık.
"Millet 'bunlar yönetsin ülkeyi' diye bizi gösterecekler"
Tabii bütün üyelerden görüş alırsın da Genel Başkan'dan görüş alacaksan onu normal yöntemlerle yapamazsın. Geçtiğimiz günlerde Sayın Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın'la arabaya bindik, Sayın Altan Öymen'in yanına gittik, onunla birlikte oturduk 4,5 saat, önceki Genel Başkanlarımızın görüşlerini ben bizzat not ettik, getirdim ilgili komisyona teslim ettim.
Bu akşam Kılıçdaroğlu’ndan öneri alacağım
Bugün akşam bir aksilik olmazsa sözleştiğimiz üzere Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya gelip ona tüzük ile ilgili geldiğimiz noktayı anlatıp, önerilerini alacağım. Onları da yarın erken saatlerde Tüzük Komisyonu'na teslim edeceğim. O yüzden mesele oldu bitti değil, mesele geçmişte hepimizin kötü anılarla hatırladığı birtakım, hani Kayhan bir konsere gitmiş de Bodrum konserinde havada şişeler uçuşmuştu, çıkarken sordular 'Ne oldu' diye. 'Konser diye geldik kanser oldu' demişti. Biz de bazen tüzük değiştirmek için gidip de kanser olduğumuz günler oldu. Öyle bir şeye hiçbirimiz izin vermeyeceğiz çünkü bir tek umutları kaldı; CHP kavga edecek, kendi içinde çatışacak, kutuplaşma olacak. 'Bunlar mı yönetecek ülkeyi' diyecekler. Vallahi hiç bekledikleri olmayacak. Millet de 'Bunlar zaten yönetemiyorlar ülkeyi. Ankara'yı, İstanbul'u, Adana'yı, Mersin'i şimdi 422 belediyeyi nasıl yönetiyorsa bunlar yönetsin ülkeyi' diye bizi gösterecekler. Kimsenin endişesi olmasın.
"TRT'de 'bayrağı indireceklerin' göklere bayrak çektiğini izlediler"
CHP kimseyi iten kakan değil ama kimsenin itip kakıp hedef gösterip de şeytanlaştıracağı bir parti olmaktan çıkmak zorundadır ve çıkmıştır. Zaman zaman suni tartışmalar oluyor. 'Cumhurbaşkanı neden geldi, Cumhurbaşkanı neden bizim Genel Merkez'e geldiğinde forslu bayrak çekildi.' İşin bir de şu tarafından bakın; bir, Cumhurbaşkanına gidilir Cumhurbaşkanı gelir. İki, forslu Türk bayrağı biz de yoktu. En son kim bilir ne zaman kullandık. 1946 olabilir. İlk önce Cumhurbaşkanı'na gittik. Bize üç koltuktan birini gösterdiler, ortaya oturdular. İtiraz ettik. 'Telafi etmek için size gelsek olur mu' dediler. Bizim düzenimizde oturmayı kabul ettiler, kabul ettik. Dedim ki; Cumhurbaşkanı geliyorsa kanuna göre yüzünde Cumhurbaşkanlığı forsu olan bayrak çekilir. O bayraktan Cumhurbaşkanlığı'ndan bir tane isteyin ama söyleyin geri vermeyin, ileride çok kullanacağız' diye. İkincisi o bayrak çekilirken bütün televizyonlar canlı yayındaydı. Bazıları forsu gördü ama 'bizim bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler' propagandasının yapıldığı bütün yandaş kanallar ve TRT'de 'bayrağı indireceklerin' göklere bayrak çektiğini izlediler. Meseleye bir de bu tarafından bakın. “