CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'nin yeni yasama yılı açılışı kapsamında düzenlenen resepsiyona katıldı. CHP Lideri Özel, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özel, CHP'nin 7'nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Biz CHP'liler yalnızca halk için ayağa kalkarız" ifadelerinin sorulması üzerine de şu yanıtı verdi:
"Bu açıklamanın cevap verilecek bir kısmı var onun yeri bu yüce çatı değil. Parti içi bir meseleye burada cevap vermem ama cevap verilecek bir kısmı var. Katıldığım tarafı şu; CHP gerçekten sadece halk için ayağa kalkar. 31 Mart seçimlerinden sonra geçmişte şöyle bir baktığınızda bir yerel seçimden sonra ilk miting ne zaman yapılmış diye yıllarca mitingler yapılmazken emekliler için ayağa kalktık biz Ankara'da. Emekçiler için ayağa kalktık Gebze'de. Tarımdaki sorunları duyduk Rize'de çay üreticileri için ayağa kalktık. Gaziantep'te fıstık üreticileri, Hayrabolu'da buğday üreticileri için, fındık üreticileri için Giresun'da ayağa kalktık. Manisa'da tarımın bütün sorunları için ayağa kalktık. Atanmayan öğretmenler için ayağa kalktık. Yani biz aslında halk için neredeyse yerel seçim zaferinden, başarısından sonra hiç oturmadık. Ben 5 Kasım sürecine giderken de bugüne gelirken de çizgimizde bir milim sapma yok. Dün böyle dediğimizi ertesi gün başka türlü yapmıyoruz. Ben kuvvetli dış ilişkiler dedim. 10 ayda 11 dış temasım oldu. Neler getiriyor neler konuşuluyor görüyorsunuz. Ve ben normalleşme kelimesini bana ait. Birileri 'yumuşama' diyordu bir ara ne oldu yumuşama diyen var mı? Bugün Sayın Bahçeli'nin DEM'le normalleşmesini herkes gördü mü? Türkiye'nin buna ihtiyacı var mı yok mu? O yüzden biz ne dediğimizi de ne yaptığımızı da biliyoruz. Millet de bunu takdir etti, 47 yıl sonra bizi birinci parti yaptı, Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 22 yıllık süreçte ilk kez önüne geçirdi. Öyle böyle önüne geçirmedi. Türkiye nüfusunun yüzde 65'ini ekonomisinin yüzde 80'ini temsil eden alanlarda CHP'li belediye başkanları var. Ne yaptığımızı biliyoruz ve inanılmaz derecede toplumsal karşılığı var. Olmasa bu grup böyle arkamızda olur mu? Bugünkü gibi olur mu? Kolay bir şey mi yapıyoruz? O yüzden içim çok rahat ama bahsettiğiniz tweetin cevap verilmesi gereken diğer kısmına benim burada yanıt vermem parti terbiyeme uymaz. O yüzden o sonraya kalsın."
‘Kapalı oturum’ çağrısı
Özel, bir diğer gazetecinin "Cumhurbaşkanı İsrail'in önümüzdeki dönemde hedefinin Türkiye olacağını ifade etti kürsüden. Bu tespite katılıyor musunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"İsrail’in geçen sene kasım ayından beri bir devlet terörü yaptığını her zaman söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz. Dünyanın her yerinde, başta ikinci başkanı olduğum Sosyalist Enternasyonal başta olmak üzere, dünyanın her yerinde bu meseleyi dikkate sunuyorum ve bu mesele için destek istiyorum. Görünüyor ki İsrail devleti geçen sene Hamas’ın 7 Ekim’de yaptığı saldırıları araçsallaştırırarak ki o saldırılar terör saldırılarıydı. Sivillere yönelikti, geceleyindi. Ama belli ki İsrail o saldırıları ya bekliyormuş, ya biliyormuş. Böyle güçlü istihbaratı olan bir ülke nasıl fark etmedi diyorduk. Bu kadar güçlü hava savunması olan olan bir ülke nasıl 'avlandı' diyorduk. Demek ki fark etmeyesi varmış ve aslında kuvvetli bir bahane arıyormuş kendisine. Aslında yaptığı iş soykırıma varan işler. Çocukların, kadınların katli. Hepsini bir kez daha lanetliyorum. Ama esas niyetin Gazze olmadığı, Batı Şeria’da yaptığı, İsrail’de 4 milyon Filistinli yaşıyor. İkinci sınıf vatandaş olarak. Askere almıyorlar, terfi ettirmiyorlar. Onlara yaptıkları, devamında yaptıkları görülüyor ki İsrail ABD’deki seçim sürecinin de kendisine yaratacağı taktik üstünlüğü de fırsata çevirerek, ABD’deki Yahudi cemaatinin oyları ABD’nin İsrail’e 'dur' demesini engelleyecek bir süreç yaşanıyor bugün. Bunu fırsat bilerek, en önemlisi de can hasarları, bu lateral damage dedikleri. Yani bir tane Hizbullah militanını öldürmek için bir apartman sivili feda edecek kadar gözü dönmüş. Hasarı asla düşünmüyor. Bu öyle bir noktaya geldi ki Ortadoğu’daki bütün denklemi değiştirmek üzere her şeyi göze almış durumda. Uluslararası toplumun harekete geçmesi gerekiyor. Bugün Erdoğan, 'İsrail er ya da geç durdurulacak.' diyor, geç kalmadı mı? İsrail durdurulmazsa ne olduğu ortada? Yani öyle geç durdurmak yok. Bir an önce durdurulması için bütün dünyanın harekete geçmesi, Erdoğan’ın da bugüne kadar yaptığının biraz fazlasını yapması lazım. Örneğin, İsrail ile yapılan geçmişteki anlaşma. Sonra nisana kadar sürdürülen ticaret filan. Ne vahim hatalarmış...
Bugünkü konuşmasında söylediklerine, o kapsamda diyecek bir şeyim yok. Ama nisana kadar ticarete göz yuman, üstüne durumun vahametini Erdoğan pek çoğumuzdan geç kavradı. Bundan sonra grup başkanvekillerimiz değerlendiriyor. Bundan sonra ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp da Meclis kürsüsünde 'İsrail Türkiye’ye saldıracak' diyorsa, bir kapalı oturuma acilen ihtiyaç vardır. Gelecekler ve bu Meclis’i bilgilendirecekler. Biz de soracağız, söyleyeceğiz. Bu tutanakların 10 yıl açıklanamayacağı bir kapalı oturuma ihtiyaç olduğu konusu açık. Bu konuyu arkadaşlarımız çalışacaklar, gerekli temasları yapacaklar. Şöyle bir emri vaki yapmayız. 'Şu güne çağırıyoruz, gelin yapın, kapatıyoruz.' Ben Meclis Başkanımızdan bu konuda, arkadaşlarımızın randevu talep etmesini rica edeceğim. Ülkenin Cumhurbaşkanı diyorsa ki 'İsrail bize saldıracak', ne duruyoruz Meclis’i bilgilendirmek için. Milletin en meşru temsil organı burası. Bu laf bu kadar ile bırakılamaz."
“Erdoğan dilinin altındaki baklayı çıkaracak”
Özel, "Siz İsrail’i bir tehdit olarak görüyor musunuz" sorusunu ise "Şimdi ülkenin ana muhalefet lideri, Erdoğan’ın Meclis kürsüsünde kurduğu cümle kadar rahat cümleler kurmamalı ve kurmayacak. Ama kapalı oturumda Erdoğan dilinin altındaki baklayı çıkaracak. Benim elimde istihbarat örgütüm yok, yerli ve yabancı istihbarat derlemiyorum, bana raporlamıyor. Benim elimde askeri istihbarat, çok farklı devletin olanakları yok. Bu olanakları olan hepimize gelecek ve bunu anlatacak. Ben bunu siyasi polemik değil, meselenin ciddiyetine verdiğim önem ve Meclis kürsüsünden söylenen bu söze atfettiğim öneme binaen söylüyorum. Bunu siyasi polemik alanı olarak değil, derhal üzerinde müzakere edilmesi gereken bir alan olarak değerlendiriyorum" diye yanıtladı.
“O arkadaşlarımızın kılına zarar gelirse azmettirici bellidir”
Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında CHP ve Halk TV'yi hedef gösteren açıklamalarının sorulması üzerine şunları söyledi:
"Birincisi şunu söyleyeyim; bana ilişikin yaptığı tehditler vız gelir tırıs gider. Biz bunların nicesini Sayın Bahçeli'den de siyaset arkadaşlarından da duyduk. Sonrasında da ben yine de makamına saygıdan, yaşına hürmeten kendisinin gittim elini sıktım. Benimle ilgili kısmı çok kolay. Ama kayda geçsin diye söylüyorum; o dört arkadaşımızın 'Kayda Geçsin' programından konuştuklarından dolayı bugün tehdit edilen dört arkadaşımızın kılına zarar gelirse failin kim olduğu değil azmettiricinin kim olduğu bellidir. Bu konuda çok daha sorumlu davranılması gerekir. Kayda geçsin ki eğer o arkadaşlarımızın kılına zarar gelirse artık azmettirici bellidir. Bütün milletimize bu tavrı şikayet ediyorum. Devlet Bey bu toplumda bir dönem ülkücüleri sokaktan çekmekle, mafyetik ilişkilerden arındırmakla takdir görüyordu, bununla övünüyordu, bu anlatılıyordu, MHP'nin hikayesi buydu. Ne oluyoruz şimdi? Dört savunmasız gazeteciyi bulmuş ve onlara tehditte bulunuyor. Kayda geçsin ki yanlarına kalmaz, yalnız değiller, bu uslüp siyaset uslubu değil. Bu uslüp Devlet Bey'e bir siyasi parti genel başkanına yakışan bir uslüp değildir. Tamamen farklı bir görüştenim ama bir başka partinin gençlik örgütünün ülkü ocaklarının başkanının cenazesinin Başkent'te yerde bırakılacağı ülkedir ne de bunu soruşturan gazetecilere... Soruşturmayandan hesap sormak lazım. 'Niye mesleğini yapmıyorsun' diye. Bunu konuşan gazetecilere tehdit savurmak neyin nesidir? Kayda geçsin ki belki de Devlet Bey siyaset hayatının en büyük ayıplarından, kusurlarından birini yapmıştır."
“Filistin’e gidecek misiniz?” sorusuna yanıt
Özel, "Filistin'e gidecek misiniz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Filistin’e gitme meselesi ile ilgili, Mahmud Abbas yaptığımız telefon görüşmesinde, ben Filistin’e gelecektim 15 Nisan’da sözleşmiştik sonra hava sahası kapandı deyince 'Özgür Özel bizden gün beklemez, CHP geleceği günü bize bildirir' dedi. Biz bunun üzerine İsrail ile temas halindeyiz. Hatta tarifeli uçak iptal oluyor, özel uçak opsiyonunu kullanarak da gideceğiz. Dışişleri Bakanı, güvenliğimizi sağladığımız gün uçuşa 'izin vereceğiz' dedi. Dört tane İsrail’de hepinizin malumu birkaç gün süren dini bayramlar var İsrail’de, Filistin’de. Bu ayın sonuna doğru bir tarih vereceklerini söylediler. Biz de o kadar beklemesek 'iyi olur' dedik. Ayrıca Filistin’e Ramallah’a bir Sosyalist Enternasyonal toplantısı tertip etmek için konuştuk. Bu konuyu da oraya gittiğimde görüşeceğim. Meselenin özü sözü budur."
“Normalleşme Devlet bey ile DEM’e de el sıkıştırır”
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TBMM Genel Kurul'na geldikten sonra CHP'lilerin ayağa kalkmasının sorulması üzerine de sözlerini şöyle sürdürdü:
"1946’da İsmet Paşa Meclis’e girer, CHP’liler ayağa kalkar hararetle alkışlar, Demokrat Partililer oturur. DP derki 'bu Meclis kimsenin önünde ayağa kalkmaz.' CHP’liler de der ki 'Reisi Cumhurun önünde kalkılacak.' 1950’den sonra roller değişir. Bu sefer Reisi Cumhur olarak DP’den seçilen Cumhurbaşkanı girince içeriye CHP’liler ayağa kalkar, alkışlamaz. DP’liler oturduğu yerden hararetle alkışlarlar Celal Bayar’ı. O günden bugüne bu Meclis’te bu hep süregelmiştir. Biz, bugüne kadar Abdullah Gül’e her zaman, Erdoğan’a 4 kez kalktık ama siyasi tansiyona göre kalkılmadığı oldu, kalkıldığı oldu. Ben böyle gündeme gelmesini siyasetin, millete faydalı bir iş olduğunu düşünmüyorum. Millet diyor ki 'ben seni seçtiğim gibi Cumhurbaşkanını da seçmişim.' Evet, OHAL’de değişen bir Anayasa, hep isyan ettik. Etmeye devam edeceğiz. OHAL şartlarında yapılan iki seçim. Ama Anadolu insanı diyor ki 'itişmeyin kakışmayın sorunlarımı çözün.' Biz makama saygıdan gelirken yeminine uygun bir konuşma bekleyerek ayağa kalktık. Konuşma bir siyasi parti lideri konuşmasıydı giderken kalkmadık. Seneye geldiğinde ekstra şartlar oluşmaz, bu Meclis’e bir saygısızlık olmazsa ve seneye kadar seçim yapılmazsa yine ayağa kalkarız. Ondan sonraki sene yoksa o zaman Sayın Erdoğan’ın grubu CHP’li bir cumhurbaşkanına kalkacak. Ama o cumhurbaşkanı o gün partisiyle bağını korur mu? Bence korumuyor olacak ama bizden seçilmiş bir cumhurbaşkanı olacak. Normalleşme dediğiniz Devlet Bey ile DEM’e de el sıkıştırır, emeklinin, işçinin, memurun, esnafın sorunu konuşulsun diye ayağa kalktı, kalkmadı tartışmalarını bir kenara bırakır milletin derdini konuşur. Son derece memnunuz. Yaz boyu bütün arkadaşlarımız seçim bölgelerinden geldi. Bu tutumun büyük bir karşılığı var. İnsanlar bizi konuşun ama 'suni gündemlerin peşine takılmayın' diyorlar. Takılmadığımız için de son derece memnun."
“Hatay’ın sesinin duyurulması gereken çok sorunu var”
Özel, MYK'nın Hatay'da toplanmasına ilişkin sorulan soruya da şu yanıtı verdi:
"Hatay çok önemli. Ben bunu defalarca söyledim. Yazın çok sayıda heyetimiz gitti geldi. Şimdi artık Hatay’a iki günlük bir ziyaret yapıyorum. Ardından MYK’yi toplayacağım. MYK’yi zaman zaman farklı şehirlerde toplayacağım ama Hatay’ın, Gaziantep’in, Samsun’un, Kocaeli’nin CHP açısından siyaseten önemi var ama Hatay’ın apayrı bir önemi var. Hatay, Atatürk’ün olduğu gibi hepimizin kişisel meselesi. Hatay’ın sesinin duyurulması gereken çok sorun var. Çok rapor okudum. Çok önemli temaslar yaptılar. Bundan sonra daha çok Hatay’da olacağız. Deprem bölgesindeki diğer illere de peşi sıra ziyaretlerde bulunacağız."
“Mevcut anayasa’ya uymayanla masaya oturmayı düşünmüyoruz”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın bugün yeni anayasayla ilgili çağrısı oldu. Nasıl değerlendirirsiniz" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Sayın Cumhurbaşkanı'na benim de bir çağrım vardı. Ben çağrıma cevap alamadığım için onun çağrısına olumlu cevap veremeyeceğim. Mevcut Anayasa'ya uyarlarsa yeni anayasayı konuşacak bir zemin oluşurdu. Can Atalay, Gezi tutukluları içerideyken, AİHM kararları, AYM kararları uygulanmıyorken birinci kademe mahkemesine AYM ezdiriliyor ve birinci kademeden yana taraf tutuluyorken ne anayasası? Sayın Erdoğan'la bugünkü konuşmasında böyle bir polemik yaratacak bir alan varsa hakikaten kendisinin gözünün içine bakıp gerçekten bu şartlarda, ben daha size geçtiğimiz görüşmemizde mevcut Anayasa'ya uyun ki anayasa konuşalım. Anayasa'ya uymayan biriyle anayasa nasıl konuşacağız? Siz üzerinize dikilmiş elbiseyi size dikilmiş, her doğana değil, Erdoğan'a yapılmış elbiseyi beğenmiyorsunuz. 'Orası uzun geldi, burası kısa geldi yenisini dik.' İlk önce bir kere mevcut olana uyun. Mevcuta da çok itirazım var ama herkes uyuyor sen uymuyorsun. Anayasa'nın bir sayfasını beğenmiyor, yırtıyor, atıyor. Öbür sayfasına kendi yetkilerini yazıyor. O yüzden mevcut Anayasa'ya uymayanla anayasa masasına oturmayı düşünmüyoruz."