İzmir’in Konak ilçesine bağlı Göztepe semti hem ismiyle hem de kültürel mirasıyla özel bir yere sahip. Semt ismini, körfeze nazır konumdaki bir tepeden alıyor. Cumhuriyet'ten önce “Aya Agapi” (Aziz Sevgi) adıyla bilinen bu tepe, sahip olduğu efsaneler ve mimarî kalıntılarla yüzyıllardan beri bölge halkının ilgisini çekti​.

Halk arasında zamanla “Susuz Dede Tepesi” olarak anılmaya başlayan bu yükseklik, hem “dinî” hem de sosyal bir ziyaret noktası hâline geldi. Göztepe semti de adını bu “Göztepe” (göz tepe) diye anılan yamaçtan alarak gelişimini sürdürdü.

Sevgi Tepesi’nden Göztepe’ye uzanan isim öyküsü

Göztepe isminin öyküsü, Osmanlı döneminin sonlarına dek uzanıyor. 19. yüzyıl sonlarında, bugünkü Göztepe’nin yerinde Aya Agapi isimli bir tepe bulunuyordu. “Kutsal Sevgi Tepesi” anlamına gelen Aya Agapi, İzmir’deki Rum toplumunca kullanılan bir isimdi​

Rivayetlere göre tepenin zirvesinde o dönemde küçük bir kilise de yer alıyordu ve bu durum tepenin tarihî önemini gösteriyordu. Cumhuriyet’in ilanından sonra, bölgede yaşayan halk tepeyi farklı adlarla anmaya başladı.

Bölgeye yerleşen Türkler, tepeye “Göztepe” demeye başlarken bu ad zamanla resmiyet kazanır. Böylece semt, adını tepeden alarak Göztepe olarak anılır. Tepenin adı 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren resmî kayıtlarda ve haritalarda da Göztepe olarak yer almaya başlar. Günümüzde hâlâ bazı İzmirliler tarafından “Susuz Dede Tepesi” olarak zikredilse de tepenin asıl tarihi adı Göztepe olarak kayıtlara geçer.

Susuz Dede efsanesi semtin “manevî” kimliğini şekillendiriyor

Göztepe semtinin ortasında yükselen Susuz Dede Tepesi, günümüzde yeşil dokusuyla Susuzdede Parkı olarak korunuyor. Tepede ay yıldızlı bayrak ile semtin simgesi Göztepe Spor Kulübü bayrağı dalgalanıyor.

Zaman içinde Aya Agapi isminin yerini alan Susuz Dede efsanesi, tepeyi bir ziyaret ve “inanç” merkezine dönüştürüyor. Halk arasındaki anlatıya göre Susuz Dede, bu tepede vefat eden susuz kalmış bir ermiş veya asker.​

Yıllardan beri süregelen geleneklere göre, tepedeki mezara gelen ziyaretçiler dilek tutup Susuz Dede’nin ruhu için mezara su döküyor. Cuma günleri özellikle yoğunlaşan ziyaretler, semtin “manevi” atmosferini canlı tutuyor.

Susuz Dede Tepesi’ndeki türbe, bölge halkının adak adadığı ve dua ettiği bir mekân hâline gelir. Efsanenin etkisiyle tepenin çevresi uzun süre yapılaşmadan korunur; Susuzdede Parkı adıyla anılan bu alan 1980’lerde sit alanı ilan edilerek doğal hâliyle kalması sağlanır.

Tepenin zirvesinde yer alan türbe ve yakınındaki çeşme hem manevî bir durak hem de semtin kültürel mirasının parçası olarak varlığını sürdürüyor.

Ayrıca, Helen dönemine ait bir kilisenin kalıntılarının da burada bulunmuş olabileceği dile getiriliyor; bu da tepenin ne denli eski bir yerleşime tanıklık ettiğini gösteriyor.​

Susuz Dede efsanesi ve Aya Agapi’den miras kalan hikâyeler, Göztepe’nin kimliğinde önemli bir yer tutuyor ve semtin kültürel zenginliğini yaşatıyor.

19. yüzyılda Rum köyünden modern semte dönüştü

Göztepe semti, tarih içinde farklı kültürlerin etkisiyle gelişti ve değişti. 19. yüzyılın ikinci yarısında burada küçük bir Rum mahallesi bulunuyordu ve adeta cennetten bir köşe olarak anılıyordu. İzmir Körfezi’nin güney kıyısındaki bu güzellik, yalnızca Rumların değil Levanten toplumunun da ilgisini çekti.

Sonraki yıllarda Levanten aileler Göztepe’nin sakin ve ferah atmosferini keşfederek bölgeye yerleşmeye başladı. Dönemin İzmir yönetimi, kıyı boyunca uzanan yalı semtlerinin şehirle bağlantısını güçlendirmek için hamleler yaptı.

1870’lerde İzmir Valisi Mithat Paşa, ulaşım sıkıntısını çözmek amacıyla yeni bir sahil yolu inşasını başlattı. Mithat Paşa Caddesi adıyla anılacak bu yol, özellikle Karantina mevkii ile Göztepe’nin dik yamaçlarını şehir merkezine bağladı. Altyapı hamlesi sayesinde, o döneme dek yalnızca deniz yoluyla ulaşılan Göztepe, karadan da şehre entegre oldu.

İzmir'de Demokrasi ve Adalet nöbeti: Polis müdahale etti, Tugay destek verdi İzmir'de Demokrasi ve Adalet nöbeti: Polis müdahale etti, Tugay destek verdi

1885 yılında İzmir’de modern muhtarlık teşkilatı kurulurken Göztepe ayrı bir mahalle olarak yapılandırıldı. Resmî kayıtlara göre 1891 yılında semtte yaşayan ve çoğunluğu Rum, Levantenolan nüfus 927 kişiydi. 20. yüzyıl başlarına gelindiğinde semtte Türk nüfus da artmaya başladı.

Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Göztepe, birbirinden güzel köşkleriyle ünlü bir sayfiye semtine dönüştü. Deniz kenarındaki köşkler ve bahçeler arasında İzmir’in varlıklı aileleri ikamet etmeye başladı. Bu dönemde Göztepe’nin çehresi, Rum mimarisi ile Osmanlı-Türk sivil mimarisinin izlerini taşıyan yapılardan oluşuyordu.

Göztepe, tarihî mirasıyla günümüz İzmir’inde yaşıyor

Zengin geçmişiyle Göztepe, günümüz İzmir’inin önemli bir mahallesi olarak varlığını sürdürüyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren semt, İzmir’in sosyokültürel dokusuna damgasını vurdu. 1922’de İzmir’in kurtuluşunun ardından Göztepe’deki görkemli köşklerden biri tarihe tanıklık etti: Uşakizade Köşkü, Mustafa Kemal Atatürk’ün konuk olup sonrasında Latife Hanım’la evlendiği mekân olarak anıldı.İ

lerleyen yıllarda Göztepe, artan nüfusuyla daha da büyüdü ve kentsel bir mahalle kimliği kazandı.

1940’lı yıllarda bucak merkezi olan semt, İzmir şehrinin genişlemesiyle birlikte tamamen şehir hayatına dâhil oldu.

Günümüzde Göztepe, modern apartmanların yükseldiği, ticarî hayatın canlı olduğu bir yerleşim yeri olmakla birlikte, Susuzdede Parkı gibi yeşil alanları ve tarihî yapılarıyla geçmişle bağını koparmıyor.

Semtin ortasında vaha gibi yükselen Susuz Dede Tepesi, etrafındaki betonlaşmaya rağmen yeşilliğini koruyor ve ziyaretçilerine hem İzmir Körfezi’nin panoramik manzarasını hem de “maneviyatı” bir arada sunuyor.

Göztepe Mahallesi’ndeki eski sokaklar, köprüler ve artık üstü kapatılmış dere yatakları, semtin geçmişinden izler taşıyor. Tarih ile iç içe yaşayan Göztepe semti, adını aldığı tepenin efsanelerini ve hatıralarını kuşaktan kuşağa aktarmaya devam ediyor.

Semtin adıyla özdeşleşen Sevgi Tepesi-Göztepe, bugün sadece bir coğrafi yükselti değil; aynı zamanda İzmir’in çok kültürlü mirasının, efsanelerinin sembolik bir özeti konumunda.

Kaynak: HABER MERKEZİ