Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İz Gazete muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Ocak’tan bu yana Ege Denizi’nde kaydedilen 400’ün üzerinde depremi değerlendirdi.
Son bir hafta içinde Santorini Adası çevresinde aralıksız süren bir deprem fırtınası yaşanıyor diyen Sözbilir, "Her gün büyüklüğü 1 ile 5 arasında değişen ortalama 100 deprem kaydedildi. Depremlerin oluş şekli, sıklığı, odak derinliği ve faylanma tipi, yalnızca kabuktaki strese bağlı olarak gelişen tektonik depremler olmadığını gösteriyor. Bölgenin jeolojik yapısı gereği bu depremler, hem tektonik hem de magmatik süreçlerle ilişkili olabilir." dedi.
Hasan Sözbilir sorularımızı yanıtladı:
Santorini ve Çevresi Nasıl Bir Jeolojik Ortama Sahip?
Santorini Adası, Atina’dan başlayarak Milos, Santorini ve Nysiros adalarını içine alan, Türkiye karasındaki Kula volkanlarına kadar uzanan bir yay şekilli jeolojik yapının parçasıdır. Bu yapıya Güney Ege Volkanik Adaları Yay Sistemi denir. Bu sistem, günümüzde aktif bir volkanik bölge olup, son 10.000 yıl içinde birçok kez volkanik patlamalar ve depremlerle can ve mal kaybına neden olmuştur.
Bu jeolojik süreç, Afrika Levhası’nın Ege-Anadolu Levhası’nın altına dalmaya devam etmesiyle sürdükçe, bölgede volkanik patlamalar ve depremler de devam edecektir. Ancak milyonlarca yıl sonra, Afrika ve Ege-Anadolu levhaları çarpıştığında bu süreç sona erecek ve bölge tamamen farklı bir jeolojik yapıya bürünecektir. Bu değişim, insanlık tarihi açısından çok uzun bir sürede gerçekleşeceği için, önümüzdeki binlerce yıl boyunca volkanik ve sismik aktivitelerin devam etmesi beklenmektedir.
Bu bölgede neden böyle bir volkanik faaliyet var? Bu volkanik faaliyet biter mi?
Bunun yanıtı yine büyük resimde saklı. Ada’nın güneyinde Girit, Girit güneyinde de Afrika ile Ege-Anadolu levhasının jeolojik sınırını oluşturan devasa bir fay bulunuyor. Arnavutluktan Güneydoğuya doğru ilerleyip bir yay geometrisi sunacak şekilde, Yunanistan güneyinden ve Girit Adası güneyinden geçtikten sonra, kuzey doğuya doğru kavis çizerek Rodos Adası güneyinde Pliny-Strabo transform fayı ile birleşir. Bu fay üzerinde geçmişte 8.5 büyüklüğüne varan mega depremler olmuş ve özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarımizda Tsunami gelişmiş. Bu fay boyunca, Afrika Levhası Ege-Anadolu levhası altına 300 km derinliğe kadar kuzeye doğru dalıyor. Bu dalma hareketi sırasinda, dalan Afrika kabuğu Atina Yunanistan)-Bodrum(Türkiye) arasında ki bölüme karşılik gelecek derin kabuk kısımlarında ergimeye başladığında, üzerindeki Ege kabuğunun da bazı kısımları ergiyerek kabuk içinde magma dediğimiz ergiyik haldeki bölümlerin oluşmasına neden oluyor. Bu ergiyik haldeki magma odaları Ege Denizi altında 5-10 km derinlikteki kabuk bölümlerine yerleşiyor. Tüm bu jeolojik olaylar, Ege Bölgesinde ve Batı Anadolu'da K-G doğrultusunda gelişen bir gerilmenin etkisinde deformasyona uğruyor. Bu deformasyonu karşılamak adına bölgede eğim atımlı normal fay ve doğrultu atımlı fayların belirli bir periyotta sürekli deprem üretmesi gerekiyor. İşte böyle bir jeolojik ortamdayız. Bu ortam Afrika levhası Ege levhasının altına dalamadığında, Ege Denizi kapandığında bir başka ifade ile Afrika ile Ege-Anadolu levhası birbiriyle çarpıştığında başka bir jeolojik ortama geçmiş olacağız. O zaman bu volkanik faaliyet bitmiş olacak. Tabi ki bu jeolojik olayın gerçekleşmesi milyonlarca yıl süreceğinden biz bunu göremeyeceğiz. Dolayısıyla önmüzdeki binlerce yıl boyunca Afrika Levhasi Efe-Anadolu Levhası altına dalmaya devam edeceğinden, sürecegelen volkanik patlamalar ve depremler de sürecektir .. bugün Türkiye ölçeğinde son 10 bin yılda püskürmüş ve bu nedenle Aktif volkan sınıfında degerlendirilen volkanik dağlar bulunmaktadır.
7.5 tetikleyen deprem olabilir mi?
Son 20 yılda yapılan jeofizik çalışmalar (sismoloji-sismik tomografi-sismik yansima-batimetri), Santorini ve hemen kuzeydoğusundaki Amorgos-Kolombo denizaltı volkanının altındaki magma faaliyetinin 2.8 km derinliğe kadar yükseldiğini ve bu alandaki kırık ve çatlak oluşumu yanısıra, diri faylar boyunca hidrotermal- jeotermal akışkanların sisteme katıldığını göstermektedir. Denizaltında devam eden bu tektono-magmatik faaliyetlerin belirli bir zaman sonra kırık ve çatlaklar boyunca yeryüzüne ulaşmasi ve volkanik bir faaliyete dönüşme ihtimali vardır. Tabi bu faaliyet geçmişte olduğu gibi, 7.5’e varan depremleri de tetikleyebilir.
Bizden 150-200 km uzakta gerçekleşme ihtimali olan böyle bir afet Türkiye’yi nasıl etkiler ve bu afete karşı hangi önlemleri almalıyız?
Bu konuyla ilgili olarak geçmişte yaşanmış hem deprem ve hem de volkanik faaliyet var. Santorini, Milos ve Nysiros adalarında Milattan Önce 160’lı yıllarda, milattan sonra 1800’lü yıllarda ve 1950 yılında volkanik püskürmeler olmuş ve bu volkanik faaliyetler nedeniyle yunan adalarında, Tsunami gerçekleşmiş, can ve mal kaybı yaşanmış. Özellikle, Türkiye güneybatı kıyılarında-Kuşadası-Bodrum-Datça- ise, Tsunami yaşandığına dair kayıtlar var. MÖ-1600’lü yıllarında Santorini Adasında gerçekleşen volkanik faaliyetin külleri, Datça Bodrum, Söke gibi kıyı bölgelerimizdeki genç birimler içinde saptanmış durumda. Bu da, böyle bir patlama olması durumunda Volkan küllerinin Ege Kıyılarına kadar ulaşabileceği öngörülebilir. Böyle bir durumda Afad gibi kurumların vereceği bilgiler web sayfalarında yer alan yanardağ önlemleri konusunda bilgi sahibi olabilirler. Volkanik faaliyet yanında, devam eden deprem fırtınasının yıkıcı deprem sınıfına girip girmeyeceği. Henüz bilinmemekle birlikte, geçmişte 1956 yılında Santorini Adası kuzeyinde 7.5 büyüklüğünde bir deprem olduğu 13 dakika sonra ise 7.0 büyüklüğünde artçı bir şok yaşandığı bilinmektedir. Bu depremler sonrasinda Ege kıyılarımızda 1-2 metreye varan tsunamiden bahsedilmektedir. Böyle bir olayın gerçekleşmesi durumunda, ciddi bir problem yaşanacağını düşünmüyorum. Zira bu deprem modellenmiş durumda. Santorini civarında 7 büyüklüğünü aşan bir deprem olduğu anda Afad ve ilgili diğer sismoloji istasyonlarına bağlı sismometreler birkaç saniye içinde depremi algıladığından, Afad sistemi otomatik çözümleyip, tüm dünyaya açmakta ve eğer Tsunami tehlikesi var ise, Afad uygulamasi içeren tüm akıllı telefonlara mesaj gelmektedir. Bu mesajdan yaklaşik 20-30 dakika sonra tsunami kıyılarımıza ulaşabilir. Bu süre içinde deniz kıyısından 4-5 km karaya doğru ilerlediğimizde herhangi bir can kaybı yaşanmayacaktır. Belki kıyıdakı bazı binaları deniz suyu basacak daha sonra geri gidecektir. Bu nedenle Afad Valilik gibi resmi makamlarin web sitesinin sürekli kontrol edilmesi ve Afad uygulamasınin tüm akıllı telefonlara yüklenmesi önem arz etmektedir.