NİL KAHRAMANOĞLU/İZ GAZETE- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, katıldığı TV programında öğretmen maaşlarıyla alakalı, “Biz de hizmetli diye bilinen kadro en düşük maaşlı kadrodur. Yaklaşık 11 bin 900 lira civarında. Şimdi bu insanlar, yukarıya doğru çıktıkça öğretmenler, diğer kamu görevlilerine kadar her birinin aldığı maaş 20 bin liranın üzerinde” ifadelerini kullanmıştı.
Bakanın bu açıklamasına eğitim camiasından tepki geldi. Hem sendikalar hem de hâlihazırda çalışan eğitim emekçileri, öğretmenlerin açlık sınırı dolaylarında maaş aldıklarını dile getirdi. Meslekle 27 yılını dolduran Eğitim İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Sevda Ketenci, 42 yıllık öğretmen Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal, 15 yıllık kıdeme sahip öğretmen Özlem Çam ve yine 15 yıldır ders veren Eğitim Sen İşyeri Temsilcisi Bülent Kepenek, öğretmenlerin yaşadığı sorunları gözler önüne serdi. Bakan Bilgin’in açıklamalarının aksini iddia eden eğitim emekçileri, koşulların iyileştirilmesi için çağrıda bulundu.
İtibarsızlaştırılıyor
Bilgin’in yaptığı açıklamanın öğretmenlerin emek mücadelesini itibarsızlaştırdığını söyleyen Eğitim İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Sevda Ketenci, algı yaratılmaya çalışıldığını vurguladı. Seçim öncesi eğitim çalışanlarına bir darbe de hükümetten geldiğini söyleyen Ketenci, “Bütçe görüşmeleri döneminde memur maaşları açıklanır. Neredeyse orada da öğretmen maaşları en yüksek memur maaşından hesaplanır. Henüz o maaşı olan bir öğretmene rastlamadım. Her zaman da bu itirazı dile getiririz. Eğitim-İş’in Genel Başkanı Kadem Özbay, maaş bordrosunu yayınladı. Ortalama, 14 bin 400 lira bir ücret aldığını açıkladı. Bu ortalama hepimiz için böyle. Bu açıklama, öğretmenler hakkında itibarsızlaştırmanın da son noktası. Öğretmenlerin çok yüksek maaş aldığını söyleyerek bu zamana kadar yapılan emek arayışlarının haksız olduğu algısı yaratılıyor. Öğretmenler şu anda yoksulluk sınırının altında maaş alıyor” diye konuştu.
Mesleğe yeni başlayan öğretmenin 12 bin lira civarında maaş aldığını ifade eden Ketenci, “Açlık sınırı düzeyinde bir ücret bu. Ben sektörde 27’nci yılımı geçiriyorum. Bu iktidardan öncesine kadar emekli olan bir öğretmen, bir ev ya da araba alabilecek durumdaydı. Ancak şimdiki koşullarda bırakın ev, araba almayı, 2 metrekare arsa alabilecek durumda değiller” dedi.
Hakkaniyetli zam şart
Sorunların çözümü için yapılması gerekenleri de açıklayan Ketenci şunları söyledi:
“Bugün MEB’de idari hizmetler kadrosunda çalışan ve yeni başlayan bir memur asgari ücrete yakın bir maaş alıyor. Bu yüzden sadece öğretmenleri değil, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak bir düzenleme yapılmalı. Onun için ilk aşamada yüzde yüz üzerinde yani gerçek enflasyon oranlarında bir zam yapılmalı. Ayrıca vergi dilimi yüzde 15’e sabitlenmeli. Aralıkta yüzde 27’lik vergi diliminde yaklaşık 2 bin liraya yakın kayıpla yılı kapattık. Yani kaşıkla verip kepçeyle alan bir iktidar var. O yüzden de hakkaniyetli bir zam şart.”
Algı yaratılıyor
Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal da Bilgin’in açıklamalarını yorumladı. 20 bin liralık maaşın içerisinde uzmanlık, başöğretmenlik, ek ders ücretler ve sosyal yardımların da yer aldığını söyleyen Vardal, “Öğretmenlik Meslek Kanunu dolayısıyla sınavlara giren ve başöğretmen olan arkadaşlarımız ek ders ücretlerini de dâhil ettiğimizde bakanın söylediği rakama yaklaşan ücretler alırlar. Ancak bu oran 1 milyon 200 bin eğitim çalışanının yaklaşık yüzde 5’ine denk geliyor. Oysa burada sanki bütün öğretmenler 20 bin liranın üzerinde maaş alıyormuş gibi algı yaratılıyor. Ben 42 yıllık bir öğretmenim mart ayında aldığım maaş 14 bin 39 lira. Neredeyse yarım asırdır çalışan bir öğretmen bu maaşı alıyor” şeklinde konuştu.
Öğretmenlerin taleplerini de dile getiren Vardal, “Mesleğe yeni başlayan bir öğretmen açlık sınırına çok yakın bir ücret almaktadır. Neredeyse açlıkla terbiyeli edilir durumda. Yoksulluk sınırının 30 bin liralara çıktığı bir yerde bir öğretmenin de yoksulluk sınırının üzerinde maaş alıp insanca yaşaması gerekir. Önümüzdeki temmuz döneminde geçmiş yıllara ait kayıpların karşılanmasını talep ediyoruz. Örgütlü olduğumuz sendikaların yürütecekleri TİS görüşmelerinde en temel unsur bu olmalıdır. 2 yıldır TİS masalarında oynana tiyatroya son verilmelidir” açıklamasında bulundu.
Geçinemiyoruz
Menemen’de bir okulda görevli öğretmen Özlem Çam da Bakan Bilgin’in yaptığı açıklamayla gerçekleri çarpıttığını dile getirdi, eğitim emekçilerinin koşularının her geçen gün kötüleştiğinin altını çizdi. “Açıklamayı duyduğumuzda ‘Herhalde Bakan başka bir ülkede yaşıyor’ diye düşündük” diyen Çam, “15 yıllık öğretmenim. Mart ayında 13 bin 56 kuruş gibi bir maaş yattı. 29 yıllık öğretmen arkadaşım 16 bin 226 lira maaş almış. Enflasyon rakamlarını düşündüğümüzde bu maaşlar kesinlikle yetmiyor. Yol, yemek paramız yok. Hatta işlediğimiz derslerde kullandığımız bazı materyalleri kendi cebimizden karşılıyoruz. Durum böyle olunca da geçinemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Ek zam istediklerini vurgulayan Çam, “En az yoksulluk sınırının üzerinde maaş almamız gerekir. Yol ve yemek ücretlerinin karşılanmalı. Bunlar en acil taleplerimiz. Düşünmemiz gereken şey çocuklara nasıl daha iyi verebiliriz olmalı. Kafası sürekli geçim derdinde olan bir öğretmen okulda verimli bir eğitim veremeyebilir. İnanmayanlara bordrolarımızı da gönderebiliriz. Gerçekleri çarpıtıyorlar. Durum bu kadar iyi değil bizim için” dedi.
Herkes mutsuz
Eğitim Sen İşyeri Temsilcisi Bülent Kepenek de öğretmenlerin aldığı maaşlarla geçinemediğini söylerken kendi maaşı üzerinden örnek verdi.
“15-16 yıllık öğretmenim mart ayında aldığım maaş 13 bin 690 lira” diyen Kepenek, “Bu maaşlarla mesleğe yeni başlayan bir öğretmen de geçinemez 25 yıllık bir öğretmen de geçinemez. Çünkü 25 yıllık bir öğretmenin de aldığı maaş 14-15 bin lira civarında. Bugün İzmir’de oturulabilir evlerin ortalama kirası 9-10 bin lira. Bu ne demektir? Yeni atanan bir öğretmen de olsa, 25 yıllık bir öğretmen de olsa İzmir merkezde oturma şansı yok. İnsanlar artık tek başına değil de öğrenci gibi ev arkadaşlığı mantığıyla başını sokacak bir yer buluyor. Eskiden emekli ikramiyesiyle ev alabilirken bugün 20 yıllık bir araba bile alamaz. Yeni atanan da, çalışan da, emekli olacak da, emekli olan da mutsuz” açıklamasında bulundu.
Açıklanan maaşlar yalan
TV ekranlarında söylenen maaşların gerçeği yansıtmadığını belirten Kepenek, “Şöyle bir manipülasyon var. En üst kademeden 25 yıllık öğretmenler baz alıyorlar. Ayrıca ek ders aldığını ve başöğretmen olduğunu baz alıyor. Ancak bu totalin küçük bir kısmına denk geliyor. 1 buçuk milyona yakın öğretmen var. 30-40 bininin 20 bin liranın üzerinde maaş alması hepsinin bu maaşları aldığı anlamına mı gelir? Genele bakmak lazım. Bugün bir öğretmenin tüm ek derslerini de hesapladığında aldığı maaş 15 bin lirayı geçmez. Söylenen, açıklanan maaşlar açıkça yalan” şeklinde konuştu.
Geleceğe dair iddiaları yok
Öğretmenlerin koşullarının eğitimin kalitesini de etkilediğini sözlerine ekleyen Kepenek, “Öğretmenlerin en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Barınma, yemek ihtiyaçlarını karşılamıyor. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insana ülkenin geleceğini teslim ediyorsun. Bu yalnızca öğretmene verilmeyen bir değer değil, dolaylı olarak ülkenin çocuklarının, geleceğini gözden çıkarmaktır. İktidarın ülkenin geleceğine dair bir iddiasının da olmadığının bir nevi itirafıdır. Tüm ülkenin geri kalmasıdır. Sonuncunda da bu cendereden çıkan çok küçük bir kesimin de yurt dışına gitmesine neden olur” ifadelerini kullandı.
Son olarak koşulların iyileştirilmesi talebini ileten Kepenek şunları söyledi: “Öğretmen maaşının yoksulluk sınırına eşitlenmesi gerekir. Çalışma saatlerini düzenlenmesi gerekiyor. Ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmedir. Çünkü bu durum mevcut öretmenler için de bir tehdit oluşturuyor. Sözleşmeli öğretmenlik de kaldırılmalıdır. Ayrıca başöğretmenlik gibi eğitimciler arasında yapılan kademelendirme ve ücretlendirmeye de son verilmelidir. Çünkü öğretmenlik bir kariyer mesleği değil, ülkenin geleceğini yetiştirmektir.”