Geldiğimiz nokta şudur, iktidara yandaş, yalaka ve borazan değilsen, suçlusun!.. İktidarı eleştirirsen terörist kokteylinden bir yakıştırma seni bekliyor, muhalefet partilerinin açıklamalarını haber yaparsan kafadan hapsi boylarsın, yayın kurumuna da cezayı yapıştırırlar…
Seçimler yaklaşırken baskı ve tehditlerine bir yenisini, sözüm ona ‘basın yasası’ adı altında hazırlanan sansürler manzumesini ekleyen iktidar sadece duymak istediklerinin söyleneceği bir ülke hayal ediyor. Muhalefet yasaklanıyor, muhalif söylemler ceza kapsamına alınıyor; muhalefet partilerinin beyanlarının haberleştirilmesi suç kabul ediliyor. Yasa tasarısında tamamen dışlanan Basın kuruluşları, güya internet medyasına düzen getirme kılıfıyla hazırlanan bu yasa taslağına şiddetle karşı çıkıyor. Ama iktidarın demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar umurunda olmadığı hatta hiç hoşlanmadığı için onlar bildiğini okuyacaktır.
‘Yalan haber yaymak, halkı yanıltmak’ diye yeni bir suç yaratılıyor. Kime göre, neye göre? Misal Kılıçdaroğlu’nun Man Adası dosyası, yandaş vakıflar üzerinden ABD’ye aktarılan paralar gibi açıklamalarını haberleştirmek, bu suç kapsamına giriyor. Tek adam ‘yalan’ diyorsa, istediği kadar belge bilgi kanıt olsun; suç kabul ediliyor. Ama Gezi’nin yıldönümünde yine pişirilip servis edilen ‘camide içki içtiler’ yalanı söylenebiliyor.
Öteden beri hep diyoruz ya, bu seçimler ülkenin göreceği son seçim olabilir. Şu anda hiç mümkün görünmese de, dikkatli davranılmaz, sandıkta ‘atı alıp Üsküdar’ı geçmelerine’ yine göz yumulursa; artık ne muhalefet partisi kalır ne liderleri, ne de özgür basın ve gazetecilik kalır!…
Yargı sopasıyla fikir ve ifade özgürlüğü tamamen kaldırılıyor, muhalefet etmek yasaklanıyor. İktidarı koruyan yeni suçlar yaratılıyor. Bunun da adı ‘ileri demokrasi’ ve hatta ‘hukuk devleti’ oluyor. Aslında bu söylem bile artık ‘yalan haber’ kapsamına girmeli o da ayrı…
Seçimler yaklaştıkça şapkadan başka konular da çıkacak, bunu da görüyoruz. Misal, tek adamın Gezi’nin yıldönümünde iktidarın çevre katliamına karşı çıkan milyonlara ‘çürük ve sürtük’ demesi hakaretlerde seviye yükselteceğinin ifadesi. Aslında ben kendisi gibi düşünmeyen, kendisini kayıtsız şartsız desteklemeyen herkes için böyle hatta daha fazlasını düşündüğünü sanıyorum. Böyle bir ruh hali var!..
Şapkada hazır bekleyen bir diğer tehlikeli girişim sınır ötesi savaş söylemi!..Halk her gün gelen zamlarla perişan haldeyken ‘cambaza bak’ taktiği son derece tehlikeli bir mecraya kaydırılıyor. Böyle bir girişim sanıldığı gibi ekonomik çöküşün sonuçlarıyla başa çıkmaya çalışan vatandaşı iktidara yöneltmez sadece üzerindeki yükü artırır.
Ne var ki bu saatten sonra artık her şeyi bekleyebiliriz, seçimi alabilmek için her yolu her oyunu deneyeceklerdir, zira patron çıldırdı!...