İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zafer Levent Yıldır, İz Gazete ile gerçekleştirdiği röportajda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğu, CHP Lideri Özel’in “Cunta” söylemine iktidardan gelen tepkiler, Türkiye genelindeki öğrenci eylemleri ve genel siyasete dair sorulara yanıt verdi.
"Etkisiz olabilirdi"
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan da siyasi hayatının başında cezaevine girmişti. İmamoğlu’nun kaderi ile Erdoğan’ın kaderi arasında bir benzerlik görüyor musunuz? ‘İmamoğlu’nun yolculuğu da Cumhurbaşkanlığı koltuğunda biter’ diyebilir miyiz?
“Teşbihte hata olmaz, ne çıkarsa bahtına derler. Öyle bir şey olduğunu düşünmüyorum, koşullar, zaman döngüsü, her şey farklıdır. Ekrem Başkan çok başarılı bir büyükşehir belediye başkanlığı yapmıştır, bundan sonra da elde edeceği bir görev olursa onu da yapacaktır. İnsanların ona duydukları güvenden, umut bağlamalarından kaynaklanıyor dışarıdaki insanların onu dinlemesi. İçeriye atılınca, ‘etkisiz’ bir eleman da olabilirdi ama dışarıdaki insanlar ondan bir şey duymak istediği için onun söyledikleri değerli, kıymetli oluyor. Çünkü insanların ihtiyacı var. Birisinin, bu umudu var etmesine ihtiyacı var insanların. Kaderimize razı olmuş bir şekilde yaşamak durumunda kalsak, bu umutsuzluk içerisinde yaşam ne kadar anlamlı olurdu ki! Hepimiz bir umut var etmek ve herkese bunu aşılamak istiyoruz. Ekrem Başkanın içeriye girişi de belki ondan duyulacak sözlere ilgiyi artırmış olabilir.”
"Bırakırsan yaparlar"
Ana muhalefet partisinin Cumhurbaşkanı Adayı tutuklandı. İktidar bu noktadan daha da ileri gider mi?
“Bana sorarsanız bu tamamen ülkedeki muhalefetin örgütlü gücüne bağlıdır. Eğer bırakırsan her şeyi yaparlar. Jean-Jacques Rousseau’dan bu yana bir toplum sözleşmesi var, nedir bu? Şudur; kendi özgür irademizin bir kısmından yine özgür irademizle aracılığıyla vazgeçerek bir genel irade oluşturuyoruz ve o iradeye diyoruz ki ‘bizim yaşam hakkımızı savun’. Bunların korunup kollanmasını genel iradeye, yani devlete bırakıyoruz. Devlet sadece AKP’nin devleti değil, iradelerinden vazgeçen insanların devletidir. Hepimiz için aynı koşullar, haksa hak, hukuksa hukuk, insan haklarıysa insan haklarının sağlanması gerekiyor.”
"Komik değil de ne?"
İmamoğlu’nun tutuklanmasına ABD ve Avrupa’dan kayda değer bir tepki gelmemesini nasıl değerlendirirsiniz?
“Bir ABD’li Senatör, ‘Trump’tan onay alınmıştır’ dedi. Spekülasyonları geçelim, bizim elimizdeki veri sınırlı, hepimizin elindeki veri sınırlı dolayısıyla elimizdeki veriler aracılığıyla değerlendirme yapabilir, sonuçlarla yetinebiliriz. Ortada bir sonuç var. İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmuştur, 35 sene önce aldığı diploması iptal edilmiştir. Bu komik değil de nedir? Ne olduğu açık değil mi? Ya da bundan daha açık ne olabilir? İmamoğlu’nun mallarına el konuyor, babasının mallarına el konuyor, bir sürü belediye başkanı hakkında soruşturmalar başlıyor. Ben, ‘2+2 eşittir 4’ diye düşünüyorum. İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmasaydı tutuklanmayacaktı. Durum gayet açık.”
"Büyük bir iddia"
CHP’nin tüm Türkiye’de ciddi bir ivme ve boyut kazanan öğrenci eylemlerinde daha ön planda olmaması eleştirildi ve ‘Eylemlere öncülük etmekten kaçındığı’ söylendi. Bu eleştiriler haklı mıydı? CHP neden bu eylemlerde en önde olmadı?
“Bence bunlar haklı eleştiriler değildi. Bütün bu eylemlerin önderliğini mi üstlenmelidir Cumhuriyet Halk Partisi? Bu partinin böyle bir misyonu mu vardır? Gençlik apayrı bir yapıya sahiptir, coşkuludur ve bugün istedikleri şeyin yarın gerçekleşmesini isterler. Toplumsal evrimler çok uzun süreleri içerir ama gençlik öyle değildir, coşkuludur ve dolayısıyla bir sel gibi akmak ister. Buna önderlik etme iddiası çok büyük iddialardır. Kendim de gençlik hareketlerinde bulunmuş biri olarak söylüyorum, gençlerin beklentisi böyle bir önderlik değildir. Gençlerin tek bir talebi vardır o da adaletli, refah bir Türkiye’dir. Onun için bu konuda beklentilerinin karşılanmayacağını hissettiği anda gayet reaksiyonel bir davranış sergiler. Başka türlü yetişkinler nasıl bir farkı olabilir ki? Gençlerle aramızdaki fark bu.”
"Üstüne geldi"
İBB Genel Sekreter Yardımcısı, ‘İBB Miras’ ile adından söz ettiren ve İstanbul’daki sayısız tarihi eserin Türk halkına kazandıran Mahir Polat da ‘İmamoğlu’ operasyonunda tutuklandı. Polat’ın sağlık durumunun kötü olduğunu biliyoruz. AKP ‘Polat’ için ‘düşman hukuku mu’ uyguluyor?
“Biliyorsunuz 2 tane Hizbullahçıyı bırakmalarının üstüne geldi. Sözde ‘Yeni Osmanlıcılık’ oynayan insanların aslında yapmaları gereken şeyleri yapmaya çalışan, o doğrultuda gayet bilimsel ve anlamlı çalışmalar hayata geçiren bir adamdır Mahir Polat. Onun şöhreti yaptığı, becerdiği işlerden gelir. Dolayısıyla böyle değerli bir insan olması yaptığı, ürettiği şeylerden kaynaklanıyor. Bir algıyla ya da şunla bunla öne çıkmış değil. Biz Mahir Polat’ın yaptığı işleri zaten biliyorduk ama bu vesileyle onun yaptığı işlerin bilgisine çok daha ayrıntılı bir şekilde erişme fırsatı bulduk. Tabi ki bir an önce dışarı çıkmasını isteriz.”
"AKP için bitti"
CHP Lideri Özgür Özel AKP iktidarı için sık sık ‘Cunta İktidarı’ ifadelerini kullandı. Olağanüstü Kurultaya kadar bu ifadelere karşılık iktidar kanadından sert bir tepki gelmemişti. Özel, Kurultayda bu ifadeyi yineledikten sonra başta Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’dan olmak üzere çok sert tepkiler geldi. Bu tepkileri nasıl okumak gerekir?
“Ne zaman sert tepki geliyorsa o söylenen şey kitlede tutmuş, benimsenmiş, onaylanmıştır. Bir iktidarın sürekli devam edebilmesi için 2 yolu var ya rıza ya da zor. ‘Rıza’ AKP için bitmiştir. AKP bunu görüyor ve zora başvuruyor. Bizim bu konuda şiddet içermeyen, demokrasinin kurum ve kurullarıyla yapabileceğimiz ne varsa hepsini yapmamız gerekir.”