Ülke olarak zor günler geçiyoruz. Dünyayı sarsan pandemi ve sonrasında gelen ekonomik krizden herkes nasibini aldı, almaya devam ediyor. Üretime dayalı sağlam ekonomiler bu durumdan daha az hasarla yoluna devam ediyor. Üretimden çok tüketime dayalı ekonomiler ise kendini toparlamakta güçlük çekiyor. Son okuduğum bir ekonomi haberinden alıntı yaparak durumu örneklemek istiyorum. O çok bildiğimiz “Almanya bizi kıskanıyor” klişesine karşılık gelecek bir örnek. Almanlar bizi kıskanıyor mu bilmiyorum ama bildiğim kesin bir konu var. Ben Almanya’yı kıskanıyorum. Bu haberi okuduktan sonra kıskanma katsayım daha da arttı. Alman halkının nakit parası ve hisse senetlerinden oluşan varlığı 7,7 trilyon Euro’ya yükselmiş. 2021 yılında Almanlar yüzde 15 tasarruf etmiş. Her 100 Euro’nun 15’ini servete dönüştürmüş. Mutlu bir ülke sahip olduğu değerlerle ayakta kalır. Bunların başında güçlü bir ekonomi geliyor. Gelir dağılımı adaleti ise refah içinde huzurlu yaşamanın ön koşullarından. Bu durum bizde büyük problem. Türkiye’de yüzde 10’luk kesim, tüm gelirin yüzde 54,5’ini alıyor. En yoksul yüzde 50 ise, tüm gelirin ancak yüzde 12’sine sahip. Son yıllarda orta sınıf yok oluyor ve bu aralık daha da açılıyor.
KATMA DEĞERLİ ÜRETİM/İHRACAT
Bu kriz ortamında güzel şeyler olmuyor değil. Cumhuriyet tarihinin ihracat rekoru kırıldı. Bu güzel haber. Rakamların yükselerek devam etmesi en büyük dileğimiz. Burada önemli olan ithalat. Cari fazla verdiğimiz zaman ülke olarak sağlam ve güvenli bir yola girmiş oluruz. Almanların arabasına, Güney Korelilerin cep telefonuna ilgi göstermediğimiz gün ile bizim ürettiğimiz araba ve cep telefonlarını dünyanın ilgi gösterdiği gün ekonomi açısından çok önemli. Yüksek teknolojili katma değeri yüksek ürünler ihraç etmek ana amacımız olmalı. Montaj teknolojisini geride bırakıp sıfırdan üretim modeli ekonomi anlayışımızın ana temeli olmadır. Türkiye bu konuda kendi bir yön bir yol bulmadır. Yazılım teknolojisinde bir Hindistan örneği var. Toprakları Konya Ovası kadar olan Hollanda’nın bir tarım endüstrisi örneği var. Yeter ki, isteyelim. Bu ülke insanının yapamayacağı çok az şey vardır.
Son cümle: Türkiye tüketen ekonomiden, üreten ekonomiye geçmek durumundadır. Beyin göçü tersine çevrilip, teknolojik ekonomik devrim yapmak hayal değildir…