Yiğit SÜTCÜ- Yapılan yazılı açıklamada, maç öncesi, sırasında ve sonrasında yaşanan olayları anlatan Mehmet Sepil, Göztepe kulübüne karşı yapılan suçlamaları çok büyük üzüntüyle karşıladığını belirtti. Yapılan açıklamada "İzmir'de geçtiğimiz hafta son u yaşanan sürece gelirsek… Biz Göztepe Spor Kulübü, yani ev sahibi kulüp olarak hassasiyetimiz gereği maçtan iki gün önce yöneticileri arayıp bir ihtiyacınız var mı, bizden herhangi bir beklentiniz var mı, nasıl yardımcı olabiliriz diye arayıp sorarız. Bu yazılı olmayan nezaket kuralları çerçevesinde kulüp yöneticilerinin birbirine yönelik genel bir uygulamasıdır. Maçlarda böyle bir nezaketi her zaman yaşarız. Ben de Ali Başkanı maçtan iki gün önce Perşembe günü aradım, amacım kendisinin böyle bir ihtiyacı olup olmayacağını sormaktı. Herhangi bir ihtiyacı varsa kendisine yardımcı olacağımızı söylemek istemiştim. Ancak telefonuma geri dönülmedi, aramamı göremedi mi bilmiyorum." ifadeleri yer aldı.

"Loca tahsis edildi"

Yazılı açıklamada "Maçtan bir gün önce ise Fenerbahçe Kulübü görevlileri kulübümüzü arayıp bizden bir loca rica ettiler. Bu konuya da bir açıklık getireyim, yıllardır Fenerbahçe Kulübü stadında maça gidiyorum. Ben maçı hiçbir zaman protokolde izlemem, bunu herkes hatta bütün Türkiye bilir. Karşı kulüp bize bir loca verirse maçı orada seyretmeyi tercih ederim. Sağ olsunlar eğer imkan varsa diğer kulüplerin maçlarını locadan seyrederim. Ben bu kadar yıldır Fenerbahçe Stadı'na gittiğimde 'istekte bulunmamıza rağmen' bize hiçbir zaman bir loca tahsis edilmedi, ben de mecburen maçları bize ayrılan yerde seyrettim. O zaman da protokolde değil, sadece Göztepeliler'e verilen yerde oturdum Fenerbahçe Stadı'nda. Bizim Göztepe Stadı'nın durumunu herkes biliyor, elimizde ne loca ne de kombine satışlarından ötürü biletimiz kaldı. Fenerbahçe Kulübü bizim yöneticilerimizi aradığında CEO'muz Kerem Ertan ile konuştuk, ne yapıp edip Ali Koç'a bir loca yaratalım dedik. Çok zor şartlarda bu locayı kendisine tahsis ettik. Dolayısıyla ben Ali Koç'un maçı benim Başkanlık locamın üç yanındaki locada seyredeceğini biliyordum. Bu arada Ali Koç İzmir'e geldiğinde tüm maçlarda biz kendisine loca tahsis ettik, bundan bir önceki maç da dahil Ali Koç maçı locada seyretti, bildiğimiz alışkanlığı oydu." denildi.

“Maç öncesi iletişim kuruldu"

Mehmet Sepil’in açıklaması "Maç günü geldiğinde ben stada erken gittim, maçın başlamasına yakın bir sürede bir Fenerbahçe yöneticisi beni aradı, sanırım Ali Koç da yanındaydı. Biz maça gecikiyoruz ama statta bizim taraftarımız bizimle temas kurdu, misafir tribünündeki hoparlörler çok yüksek volümde müzik çalıyormuş diyerek bizden yardım rica etti. Gerekli ilgililerle görüştük, sesin azaltılmasını rica ettim. Konu çözüldüğü için telefonuma gelen teşekkür mesajını aldım. Maç bittikten sonra da ses volümü konusunda misafir takım taraftarı için aynı müdahale yapıldı, ses azaltıldı ve konu çözüldü. Maçtan beş dakika önce Başkanımız Rasmus Ankersen, Kerem Ertan ve Talat Papatya birlikte Ali Koç'a bir nezaket ziyareti yaparak hoş geldin demek istiyor. Fenerbahçe'ye tahsis ettiğimiz locaya gittiklerinde locanın boş olduğunu görüyorlar. Öğrendiğime göre Fenerbahçe heyeti stada biz seremoniye çıktığımızda gelmiş. Ve hep birlikte protokolde oturmayı tercih etmişler. 'Bizi kimse karşılamadı, Göztepe'den yönetici yoktu' deniyor ama Ali Koç içeri girdiğinde Talat Papatya zaten protokoldeydi. Kendisini karşılayarak hoş geldiniz diyor, protokol tribününde yerlerini alıyorlar. Maçın 20. dakikasında şöyle bir talihsizlik oluyor, protokole yeni eklenen öndeki koltukların tümü devrilince Talat Papatya yer vermek için protokolden ayrılıyor. Bu ilk 20 dakika içinde herhangi bir küfür ya da olumsuz bir şey olmuyor. Daha sonra maçta süreç belli, bizim bir golümüz VAR tarafından iptal oldu uzatmalarda iki gol yedik herkesin morali bozuktu." şeklinde devam etti.

"Ali Koç’u sahada yürürken gördüm”

Mehmet Sepil’in açıklamasında "Devre arasının sonuna doğru ben locamda otururken Ali Başkanı stadın içinde yürürken gördüğümde bayrak direğine varmıştı bile. O noktada Fenerbahçe yöneticisine mesaj attım ne oluyor diye… Ondan sonra da ne olduğunu hiç anlayamadım, sadece Ali Koç ve yanındaki ekibin misafir tribüne yürüdüğünü gördüm. Aklıma ilk gelen acaba Ali Başkan maçı misafir tribünden izlemeye mi karar verdi oldu. İlk reaksiyonum o oldu, 2 - 0 da öndeler, taraftarıyla birlikte maçı izleyecek herhalde diye düşündüm. Ali Başkan'ın geri dönüşünde ise hiç istemediğimiz şeyler oldu." ifadeleri yer aldı. 

“Yaşananlar kabul edilemez"

Yazılı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: "Benim futboldaki kişiliğimi herkes biliyor, hem Fenerbahçe ve aynı zamanda Kulüpler Birliği Başkanı'nın itilerek düşürülmesi asla kabul edilemez. Futbolda agresyonu asla sevmeyen, tasvip etmeyen bir Başkanım. Geçmişte Göztepe'nin sorun yaşadığı birçok kulüple iyi ilişkiler kurulmasını sağlamak için büyük çaba sarf ettiğim bilinir. Bu olaydan önce de Göztepe ve Fenerbahçe arasında bilinen olumsuz hiçbir olay yaşanmamıştır.

“Kerem Ertan, yardım teklif etti"

"Dolayısıyla Ali Başkan sahaya indiğinde oraya neden gittiğini, amacını, endişesinin ne olduğu konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bu arada CEO'muz Kerem Ertan, Ali Koç tünelden sahaya doğru girdikten sonra olayların tırmandığını görünce müdahale etmek üzere oraya gidip, sayın Başkana 'Başkanım ne gerekiyorsa yapalım, yardımcı olalım' diye sormuş. Kendisine yardım teklif etti, çünkü neden aşağıya indiğini bilmiyoruz. Ali Başkan da 'Sen ne olduğunu bilmiyorsun' diyerek yoluna devam etmiş. Bu arada seyircinin maça geç girmesi de ilk defa yaşanmıyor, bütün Türkiye'de taraftarın zaman zaman stada geç alındığı bilinir. Ali Başkan'ın bu nedenle yürüdüğünü bilsek kendi taraftarımıza bunu izah eder, dönerken tepki almasını engellerdik. Bizde bilgi olsa, Ali Başkan'ın stada neden girdiğini, o tarafa neden gittiğini bilsek yardımcı olacağız. Bu çok alışık olunan bir durum değil, ben 11 yıllık futbol geçmişimde ilk kez görüyorum. Bir Başkan devre arasında kendi tribününe stadın içinden yürüyerek gidiyor. Pek alışık olunan bir durum değil, ben hayatımda ilk defa görüyorum. Sebebini bilsek, haberimiz olsa biz her türlü yardımı yapardık. Biz böyle durumlarla karşılaştığımızda karşı kulübün Başkanı'ndan yardım isteriz. Bana her zaman yardım edilmiştir, ben de İzmir'e gelen takımlara hep yardım etmişimdir."

"Ondan sonra Türk sporunda, Türk futbolunda görmek istemediğimiz bir olayı yaşadık. Ali Başkan itildi, yere düştü. Bunu istemeyecek, kabul etmeyecek ilk kişi benim. Görmeyi hiç istemeyeceğim bir manzara. Kendisi bir Başkan ve aynı zamanda tanıdığım arkadaşım olan zaman zaman birçok şeyi paylaştığım bir kişi. Hepimiz bütün bu olayda şok olduk. Ali Başkan tekrar tribüne döndüğünde Talat Papatya hemen yanına gidiyor, kendisiyle 10 dakika kadar oturuyor. Konuşuyor, elinden geldiği kadar sakinleştirmeye çalışıyor. Oradaki ortam çok gerildiği için rica ediyor, 'Lütfen Ali Başkanım protokol tribününün cam arka kısmına geçelim' diyor, birlikte geçiyorlar. Buradaki suçlamalarda ısrarla Göztepe yönetiminden hiç kimse bizi karşılamadı, Göztepe yönetimi orada değildi, kimse yoktu deniyor. Bunların hiçbiri doğru değil. En önemlisi de biz Başkanın ve yönetim kurulunun maçı bir gün önce istedikleri locada seyredeceğini düşünüyorduk. Ben Ali Koç'u protokolde maç seyrederken çok az gördüm, bu Ali Başkan'ın alışkanlıkları içinde olan bir şey değil diye biliyorum."

"Fatih Özkan kulüp çalışanımız değil"

"Fatih Özkan konusuna gelirsek, kendisi Göztepe kulübü tarafından akredite edilen bir kişi. Fatih Özkan bizim kulübümüzde direkt olarak profesyonel anlamda çalışan biri değil. Ancak bütün diğer kulüplerdeki uygulamalarda olabileceği gibi Göztepe altyapısıyla ilgilenen bir kişi ancak kulüpte resmi bir görevi yok. Kendi oğlu da alt yapıda futbol oynamış, taraftar tarafından sevilen, iyi ilişkileri olan bir Göztepelidir. Taraftar temsilcilerinin akredite edilmesi birçok kulübün yaptığı bir uygulamadır. Biz de zaman zaman taraftar temsilcilerini akredite ederiz. Fatih Özkan da onlardan biridir, benim duyumlarıma göre sicilinde iddia edildiği gibi bir suç bulunmamaktadır. Ancak Ali Başkan'ı itmesinin onaylanabilecek hiçbir tarafı yok. Mantığı da yok, kulübümüzü de, kendisini de çok zor bir duruma düşürdü. Şu ana kadar hiçbir ciddi problem yaşamamış iki camia karşı karşıya geldi. Keşke Ali Başkan kendi tribününe giderken bize bilgi verseydi, bu olanları bilseydik olaylar bu raddeye gelmeyecekti. Kendisine her türlü yardımı göstereceğimizi zaten bilir, yardımcı olmamak zaten mümkün değil. Fatih Özkan'ı gördüğümde söylenebilecek en ağır sözleri söyledim, 'Sen ne yaptın, Göztepe akreditasyonuyla sahadasın, neye yol açtın' dedim. Kendisi de şok halindeydi, hakikaten çok üzüldüğünü defaatle söyledi."

"En son olarak şunu söyleyeyim; Biz Göztepeliler olarak Fenerbahçe Kulübü'nü karşılamada hiçbir şekilde kusurda bulunmadık. Maça son saniyede geldiler, protokolde oturacaklarını bilmiyorduk. Ne kendilerini ağırlamakla, misafir etmekle ilgili bir hata yaptık, bize verilmeyen locayı talep ettiklerinde elimizden gelen gayreti gösterip loca ayarladık. Maç sırasında bizi aradıklarında bizden rica edilen her şeyi yaptık. İşin doğrusu budur. Böyle bir olayı yaşamak sadece beni değil herkesi, Türkiye'yi derinden yaraladı. Ancak sürecin taşınmak istendiği yer olayı daha da vahim hale getiriyor."

"Açıkça bilinmelidir ki, biz Göztepe Spor Kulübü olarak sporda şiddete karşıyız. Bu olayların çıkmasının sebebi bir kastı olmasa bile Ali Koç'un hiçbir şekilde anlayamadığımız nedenle sahanın içine girmesi ve misafir tribününe yürümesidir. Görüyoruz ki, yapılan bu yanlış davranış medyada ve çeşitli çevrelerde meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu nedenle olay bağlamından kopartılarak İzmir'de herkese, Göztepe Kulübü'ne, emniyet mensuplarına akıl dışı söylemlerle saldırılıyor. Oysa İzmir'de spor kamuoyunun, sporcuların ve taraftarların tanık olduğu gibi İzmir Emniyeti sporda şiddetin önlenmesinde yıllardır büyük gayret göstermektedir. İzmir emniyet mensupları sporda şiddetin azaltılması için kararlı ve dirayetli bir yaklaşımla İzmir'deki bütün spor kulüpleriyle birlikte diyalog içinde azami bir dikkatle çalışmalarını sürdürmektedir."

"Sonuçta biz sporda her türlü şiddete karşıyız. Bizim Türk sporuna ve futbola yapmak istediğimiz katkılar, uluslar arası hedeflerimiz ortadadır. Gecemizi gündüzümüze katmış halde İzmirli gençler, çocuklar, sporcular, Göztepe ve Türkiye için soluksuz çalışıyoruz. Bu esnada yaşanan bu hiç istenmeyen olaylar öncelikle Türk sporu ve sporcusuna darbe vurmuştur. Umarım her iki camia da bundan sonra aklı selim içerisinde yaşananı sükunetli karşılayıp, daha mantıki ve dengeli davranırlar. Aksi takdirde sporda terör heveslilerinin önü açılmış olacaktır. Bunun için her iki kulübün de özenli davranması Türk futbolunun, Türkiye'nin hayrına olacaktır. Biz kulüp yöneticilerinin önde gelen görevi akılcı rekabetten verimli başarılar elde etmektir. Bizlerin dengeli hal ve tutumları, sağlıklı iletişim ve dayanışma içinde olmamız başta taraftarlarımız olmak üzere herkese doğru örnek olacaktır. Sporda şiddeti önlemenin futbol yöneticilerinin öncelikli sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlatarak, tüm yaşananların beni ve arkadaşlarımı derinden yaraladığını ifade etmek istiyorum. Hoşgörünün beşiği İzmir'den hepinize saygılarımı ileterek sesleniyorum; Sporda şiddeti hiç kimse meşrulaştıramaz."

Muhabir: Yiğit SÜTCÜ