İzmir’de göçmen operasyonu: 74 kişi Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı İzmir’de göçmen operasyonu: 74 kişi Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı

Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu oldu. Sağlık sisteminde yaşanan sorunlara değinen Doğruyol, hastaya müşteri gözüyle bakan sistemden vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizdi.

İzmir'de 12 hastane depreme hazır değil

İstanbul’da yaşanan depremin ardından sağlık kuruluşlarının depreme hazır olup olmadığı konusunun tekrar gündeme geldiğini ifade eden Doğruyol, “Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası sosyal devlet olarak ifade edilir. Sosyal devlette de sağlık, eğitim, güvenlik, yargı gibi hizmetler tüm vatandaşlara eşit ve ücretsiz verilir. Biz sosyal devlet ilkesinden her geçen gün uzaklaşıyoruz. Deprem de ülkemizin gerçeği. Sağlıkla ilgili binalarımızın depreme dayanıklı olmadığını 6 Şubat depremlerinde gördük. İzmir’de ise şu anda 12 devlet hastanesi depreme dayanıksız. Türkiye genelinde de sağlık kuruluşlarımızın en az yüzde 50’si depreme dayanıksız. Devletin pek çok harcaması farklı yerlere akarken özellikle sağlık kuruluşlarının tümden elden geçirilmesi çok önemli” diye konuştu.

Şehir hastaneleri büyük yük

Şehir hastanelerinin ülke ekonomisi için büyük bir yük olduğunu söyleyen Doğruyol, “Sağlık harcamalarımız her yıl katlanarak artıyor. Ülkemizde 30 civarı şehir hastanesi yapıldı. 2025 yılında şehir hastanelerine ayrılan bütçe 105 milyar TL. bu parayla tüm illerimize devlet hastanesi yaparız. Devletin kaynakları hoyratça harcanmakta. Hizmetin kamu eliyle yürütülmesi lazım. Özel hastanelerin kuruluş gerekçesinin önde gelen sebeplerinden biri para kazanmaktır. Bunun önüne geçmek için Sağlık Bakanlığı’nın denetleme mekanizmasının çok iyi olması lazım. Biz çok büyük aksaklıklar ve eksiklikler görüyoruz. Bakanlığın asli görevi vatandaşların koruyucu sağlık hizmetini en iyi şekilde karşılamaktır. Ülkemiz ben yaptım oldu mantığıyla yönetiliyor” şeklinde konuştu.

Öncelik sağlık hizmeti

Son günlerde çok konuşulan kamu hastanelerinin turizme açılacağı iddialarını da değerlendiren Doğruyol, “Devlet hastanelerimizin de Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla beraber son yıllarda en önemli kriteri para kazanmak oldu. Devlet hastanelerinin temel gerekçesi para kazanmak değil, vatandaşa sağlık hizmeti sunmaktır. 2012 yılından beri bir başhekimin başarı kriteri, hastanenin gelir gider dengesi olmuş durumda. Devlet hastanelerinde ne kadar para kazandın diye sorarsak sağlık hizmeti sunumunu ikinci plana atmış oluruz. Sağlık turizminin devlet hastanelerinde açılmış olmasının temel nedeni sağlık harcamalarının her yıl artan şeklinin bir şekilde tolere edilmedir. Yani gelir gider dengesinin sağlaması olduğunu düşünüyoruz. Devlet hastanelerinin önceliği sağlık turizmi değildir. Turizme hizmet edilecekse öncelikle özel hastaneler üzerinden yapılması gerekiyor. Devlet hastanelerinde yapılacaksa tüm hastanelerin açılması yerine lokal hastaneler belirlenebilir. En azından diğer vatandaşlarımızın hizmet alımının önüne geçilmemiş olur. Zaten şu anda pek çok branşta vatandaşlarımız randevu almakta zorlanırken bu durum randevu alımını daha da zorlaştıracaktır” dedi.

Sağlık Bakanlığı’nı uyguladığı politikalar nedeniyle eleştiren Doğruyol, “Sağlık Bakanlığı’nın temel görevi koruyucu sağlık hizmetlerini geliştirmek, tedavi edici sağlık hizmetlerinde de ayakları yere basan politikalar oluşturmaktır. Ancak bunu göremiyoruz. Sağlık hizmetlerinin sunumunun masaya yatırılıp ilerleyen yıllarda nasıl olacağının planlanması yapılmalı. Bunu yaparken de öyle bir sistem oluşturmalıyız ki iktidar değiştiğinde bu sistemi bozamasın. Her gelen iktidar kafasına göre sistem oluşturuyor. Aile hekimliği sisteminde bin bir sıkıntımız var, 112 sisteminde bin bir sıkıntımız var. Sendika olarak doğruları söylemeye çabalıyoruz” ifadelerini kullandı.

Köylerde sadece imam kaldı

Sağlık sisteminin sil baştan ele alınması gerektiğini vurgulayan Doğruyol, “Sağlık evi ebelerimizi kapattık, öğretmenlerimizi gönderdik, köylerde memur olarak sadece imamlarımız kaldı. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Eskiden hıfzıssıhhalarımız varmış. Bu yerler kapanmasaydı kendi aşımızı üretip ihraç edebilirdik. Anne çocuk sağlığı merkezlerimiz kapandı, verem savaş merkezlerimiz kapandı. Branş hastanelerimizin sayısı düştü. Şehir hastanelerinin büyük maliyetleri var ve her yıl katlanarak devam ediyor. Döviz üzerinden ödemeler yapıldığı için ülke ekonomisine büyük yük veriyor. Bir an önce bu sistemden vazgeçilmesi gerekiyor. Dünya literatüründe yönetilebilen hastanelerin kapasite sayıları 300-350’dir. Şehir hastanelerindeki yatak sayısı bin 500’den başlıyor 2 bin, 3 bine kadar çıkıyor. Bu hastanelerin yönetilmesi mümkün değil. Şehir hastaneleri şehirlerin kenarında ve ulaşımı da zor. Eğer birilerinin cebine para aktarma derdimiz olmasaydı Türkiye’de bir tane şehir hastanesi yapılmazdı” açıklamasında bulundu.

Muhabir: NİL KAHRAMANOĞLU