İzmir’in Selçuk ilçesine 9 km uzaklıktaki Keçi Kalesi, 300 metre yükseklikte, ulaşımı oldukça zor bir konumda yer alıyor. Tarihi Helenistik döneme kadar uzanan ve Bizans, Roma ve Selçuklular tarafından da kullanılan kale, hem stratejik konumu hem de mimari yapısıyla dikkat çekiyor.

Çeşme manzarasının en büyük şahidi: Çakabey Anıtı Çeşme manzarasının en büyük şahidi: Çakabey Anıtı

Keçi Kalesi’nin tarihi

Selçuk’un tarihi dokusu içinde gizli kalmış olan Keçi Kalesi, Helenistik dönemde (MÖ 300 – MS 20) inşa edilmiş olup, daha sonraki dönemlerde de aktif olarak kullanılmıştır. Tarihi kaynaklarda Bizans ve Roma dönemlerindeki adından bahsedilmese de, “Kızılhisar” ismiyle de bilindiği kaydedilmiştir.

Kale, Menderes Ovası’na hâkim bir noktada bulunarak Sardes yolunu kontrol eden bir gözetleme ve savunma noktası olarak inşa edilmiştir. Kesme taş, moloz taş ve tuğladan inşa edilen yapı, Bizans döneminde kireç harcıyla güçlendirilmiştir. İç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşan Keçi Kalesi’nde, giriş kapısının iki yanında dikdörtgen kuleler bulunmaktadır. Ayrıca, iç kalenin kuzey bölümünde depolar yer almaktadır.

Kale üzerindeki süsleme ve yazıtların eksikliği nedeniyle kesin olarak tarihlendirmek güç olsa da, benzer yapı özellikleri taşıyan Bafa Gölü çevresindeki kalelerle karşılaştırıldığında, 13. yüzyılda Laskarisler dönemine ait olduğu düşünülmektedir.

Keçi Kalesi nerededir? Nasıl gidilir?

Keçi Kalesi, İzmir’in Selçuk ilçesindedir. İzmir şehir merkezine uzaklığı 72 kilometredir. Toplu taşıma ile gitmek için İZBAN’a binerek, Tepeköy Durağı’nda inilir. Tepeköy’den Belevi Durağı’na aktarma yapılır. Belevi’den yürüyüşle kaleye ulaşılır. Doğayla iç içe bir yürüyüş rotası sunan Keçi Kalesi’ne ulaşım oldukça zahmetlidir. Kalenin kuzey tarafından en kolay çıkış sağlanmakta olup, Orta Çağ’dan kalma taş bir yol üzerinden yaklaşık bir saatlik yürüyüş gerektirmektedir. Yol üzerinde Helenistik döneme ait bir sarnıç da bulunmaktadır.

Kaynak: HABER MERKEZİ