Yelda Kullap, hukukçu kimliği ile baz istasyonlarından hayvan haklarına, çevre ve doğa davalarına kadar birçok alanda mücadele veren ve İzmir Barosu üyesi olarak kendi ofisinde aktif olarak çalışan bir avukat. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1997 tarihinde mezun olduğu günden itibaren kendi ofisinde serbest avukat olarak faaliyetlerini yürütmekte olan Yelda Kullap hukukçu olmasının yanı sıra  aynı zamanda sanatçı kimliği ile de öne çıkıyor.  Asli görevi olan Avukatlık mesleğinden geri kalan zamanlarda sanatın iyileştirici gücü ile sanatsal üretimlerde bulunuyor. Akide şekerinden yaptığı heykeller, onun sanat dünyasında kendine özgü bir yer edinmesini sağladı.

Avukatlık mesleğini başarıyla sürdürürken, sanat eğitimine de devam eden Kullap, 2019 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Heykel bölümünden mezun oldu.  İlk sergisinde akide şekerinden ürettiği heykelleri sanatseverlerle buluşturdu.  Sanat dünyasında önemli bir yere sahip olan Base 2019'da düzenlenen yarışmada şekerden oluşan eserleri kabul edilerek Akaretler'de sergilendi.  Bu sergide  izleyiciler şeker heykelleri koklayabiliyor, dokunabiliyor ve erime sürecini izleyebiliyordu. İz Gazete’ye verdiği röportajda, şeker malzemesi organik ve nostaljik yapısı ile izleyenlerin kendisinde bir şeyler bulduğunu çocukluklarını, tutkularını, anılarını hatırlattığını, eriyor oluşu ile hüzün verdiğini,  böylece mutluluğun, güzel olan şeylerin geçici ve çelişkili doğasını vurguladığını belirtti.

Çevre davalarından sanat dünyasına

Yelda Kullap, hem serbest avukatlık hem de heykeltraşlık kariyerini başarıyla sürdüren bir isim. Avukatlık kariyerinin ilk döneminde genel hukuksal konuların ötesine geçerek çevre ve ekoloji ile ilgili gönüllü davalara yoğunlaştı. Özellikle baz istasyonları, hayvan hakları ve Gediz Deltası'nın korunması gibi konularda açılan davalarda hukukçu kimliği ile dikkat çekti. Bu sayede hem avukat hem de aktivist kimliğiyle tanındı. Şu anda ise deneyimli bir avukat olarak hayata, insana, günlük hayata dair hemen tüm dava türlerinde adalet için savaş vermekte.

Mutluluğun geçici ve çelişkili doğası

Yelda Kullap, akide şekerinden yaptığı heykellerle sanat dünyasında farklı bir yer edindi. İz Gazete’ye konuşan Kullap, şeker ile oluşturduğu heykellerinin zamana dayanan kalıcı heykellerin aksine,  zamana yenilen, eriyen ve giderek yok olan heykeller olduğunu, bu heykellerin tıpkı yaşam gibi zamanla son bulduğunu, böylece insanların mutluluğun, yaşamın geçiciliği konusunda düşünmeye davet ettiğini ifade etti.  

Şekerin anlamı ve mutluluğun tarifi

Kullap, şekerin akarken form değiştirmesinden ve zamanla eriyerek giderek yok olmasından ilham alarak heykellerini oluşturduğunu belirterek 40x40, 30x30, 20x20 cm boyutlarındaki geçmişte yaşamış bugün aramızda olmayan aile büyüklerinin fotoğraflarının şekerle kaplanması ile oluşan heykelleri ile ve  insan bedeninin parçalarından oluşan şeker heykelleri ile zamanı, hayatı, tutkunun ve mutluluğun geçiciliğini sorguluyor. 

Mutluluk verici bir şeye yaklaştıkça, mutluluk alanının terk edilmeye başlandığını, anılar ve izlerin ise geçen zamandan geriye kalanlar olduğunu, ancak bu mutluluk anlarından geriye kalan izlerin her zaman tatlı  olmadığını, şeker malzemesinin çarpıcı ve parlak rengi, yapışkanlığı, kokusu, bulaşıcılığı ve erimesi ile mutluluğun çelişkili, değişken ve geçici yapısını düşündürdüğünü belirten Kullap’ın heykelleri, hayatın kendisi gibi hem düşündürüyor hem de mutlu ediyor.

Yelda Kullap, serbest avukatlık mesleğine kendi bürosunda aktif olarak devam ediyor. Yoğun hukuk mücadelesi içerisinde dahi sanat üretiminden vazgeçmeyen Yelda Kullap, çevre, hayvan ve kadın hakları davalarına katkı sunmaya devam ediyor. Bu yoğun tempoda fırsat buldukça sanat üretimini sürdüren Kullap, hem hukukçu hem de sanatçı kimliğiyle adından söz ettiriyor.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ