TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, yangınlarla ilgili açıklama yaptı. Açıklamada "Bundan böyle ormansızlaşmaya tahammülümüz kalmamıştır. Ormanlar emanetimizdir, ormanlar teminatımızdır, ormanlar insanlığın ve dünyanın geleceğidir. Bu değerli varlığın kamucu bir anlayışla daha etkin korunması için tüm halkımızı ormanlara sahip çıkmaya ve sorumluları daha etkin tedbirler almaya davet ediyoruz." denildi.
Orman Genel Müdürlüğü (OGM) kayıtlarına göre Türkiye’de; 2021 yılına kadar yıllık ortalama yanan alan miktarında önemli bir azalma olduğu halde, buna karşılık yangın sayılarında büyük bir artış olduğu görülmektedir.
Orman yangınlarının değerlendirilmesinde yıllık yangın sayıları önemli bir veridir. 2011 – 2020 yılları arasında 10 yıllık ortalamalara göre yılda ortalama 2.631 orman yangınında, ortalama 8.999 hektar ormanlık alan yanmışken, 2021 yılında 737 orman yangınında 139.503 hektar alan, 2022 yılında 2160 yangında 12.799 hektar ve 2023 yılında 2579 yangında 15.520 hektar alan yanmıştır. Buna karşılık yangın başına yanan alan miktarında da sürekli bir artış görülmektedir. 2021 yılında 28 Temmuz – 13 Ağustos tarihleri arasındaki 15 günlük süre içinde 139,503 hektar alan tahrip olmuş ve ülke tarihinin en büyük orman yangınları olarak tarihe geçmiştir. 2019’dan bu yana ortalamanın 2 – 3, hatta 2021 yılında 15 katı yangınlar meydana gelmiştir.
Yangınların çıkış nedeni ihmal
On üç yıllık (2011 – 2023) yangınların çıkış nedenleri değerlendirildiğinde; Yangınların %32’si ihmal ve dikkatsizlik, %5’i kasıt, % 5’i kaza, %46’sı nedeni bilinmeyen yangınlar olmak üzere %88’inin insan, %12’sinin ise yıldırım vb. doğal kaynaklı olduğu belirlenmiştir.
Orman yangınlarının nedeni insan kaynaklı veya doğaya bağlı olsa da ilk çıkışı ve gelişimi meteorolojik koşullara bağlıdır. Bu nedenle; orman yangınlarına uygun meteorolojik koşulların olduğu yaz aylarında yangın riski yüksektir ve oluşan yangının davranışını da meteorolojik koşullar belirlemektedir. Etkili yangın söndürme çalışmalarında kullanılacak teknikler için güncel hava tahmini ve hava durumu bilgileri son derece önemlidir. Bir başka ifade ile meteorolojik koşullar ve parametreler orman yangınlarının oluşumu, şiddeti ve süresi üzerinde önemli bir etkendir.
Özellikle 2024 Haziran ayında aşırı sıcak hava koşullarına bağlı olarak geçen yılın aynı ayına göre orman yangını sayısı 4,3 kat yanan orman alanı ise 25,3 kat artmıştır.
Yine Ağustos ayı henüz bitmeden aşırı hava koşullarına bağlı olarak geçen yılın aynı ayına göre orman yangını sayısı 1,30 kat, yanan orman alanı ise 5,8 kat artmıştır.
Bilindiği gibi Diyarbakır ve Mardin İllerinde Haziran ayı içinde çıkan arazi yangınlarında maalesef 15 vatandaşımız hayatını kaybetmiş yüzlerce küçük ve büyükbaş hayvan ölmüştür.
29.06.2024 tarihinde ülke çapında 44 adet yangın çıkmış, bunların 11’i kritik bölgede olmak üzere 30’u orman yangınıdır. Bunların 16’sı İzmir’dedir. Aynı gün Çeşme’de 330 hektar, Menderes’de 74 hektar alan tahrip olmuştur. İzmir – Selçuk – Kuşadası karayolu kenarından çıkan orman yangınında Selçuk ve Kuşadası sınırları içinde yaklaşık 590 hektar orman alanı yangından tahrip olmuştur. Maalesef bu yangınlarda, 18 Temmuz 2024 günü Bergama’da Orman İşletme Müdürü Şahin Dönertaş orman yangını mücadelesinde hayatını kaybetmiştir. Ailesi ve sevenlerine baş sağlığı, sabır diliyoruz.
Bu kayıp ilk bakışta bir iş kazası gibi görünse de maalesef iş kazasının ötesinde yangında güç koşullarda uzun ve yorucu çalışmanın sonunda meydana gelmiş olması düşündürücüdür. Hemen buradan tüm yetkilileri; riskli işlerde çalışan tüm personelin risk faktörlerini azaltıcı tüm önlemleri almaları gerektiğini hatırlatmak isteriz.
Ağustos ayına gelindiğinde ise; 16 Ağustos 2024’de ülke genelinde 72 adet yangın çıkmış özellikle Bolu, Muğla, Manisa, Uşak, İzmir ve Aydın’da çıkan yangınlarda hasar gören alan OGM verilerine göre 5 bin hektarı geçmiştir. Son verilere göre ülke genelinde yanan alan miktarı 20.000 hektarı geçmiş durumdadır.
Kent su baskınlarına karşı korumasız hale geliyor
İçinde barındırdığı bitki örtüsü ve tüm canlılarıyla trajik bir şekilde gözlerimizin önünde tükenen doğamız, can kayıplarımız hepimizi derinden etkilemektedir.
Yangınların diğer bir sonucu, yok olan bitki örtüsü ile birlikte kentin özellikle su baskınlarına ve heyelanlara karşı korumasız hale gelmesidir. Bilindiği üzere İzmir, mevsim normallerinde yağan yağmurlar sonucunda bile su baskınlarına uğramaktadır. Yangınların, geçirimsiz kaya birimlerinin bulunduğu bölgelerde yüzeysel akış tetiklenerek özellikle kış aylarında özellikle Karşıyaka-çiğli bölgesinde ciddi su baskınlarına ve eğimin yüksek olduğu bölümlerde ise üstte yer alan ayrışmış bölümün duraysız hale gelerek yersel kütle hareketlerine neden olacağı unutulmamalıdır.
Kısaca, ormanlarımızla birlikte geleceğimiz yanmaktadır. Gidişat kaygı vericidir.
Geçtiğimiz yıllarda Akdeniz ve Ege Bölgesi, yangınlardan en çok etkilenen bölgelerimiz iken, küresel iklim değişikliğinin bilinen etkileri nedeniyle maalesef artık tüm ülke ormanları risk altındadır.
Bu veriler ortadayken yangınlarla mücadele eden kurumlar ve siyasi erk bu konuda her zaman olduğu gibi yetersiz kalmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda tüm medya ve muhalefet hava aracı yetersiz, ekipler yetersiz derken bugün OGM verilerine göre 100’ü aşkın hava aracı varken yine yetersiz kaldığı görülmektedir. Yakın gelecekte böyle devam ederse bunların sayısı iki katına çıksa da korkarız yine yetersiz kalınacaktır.
Orman Genel Müdürlüğü halen ülkede meydana gelen olman yangınlarına aşağıdaki personel ekip, donanım, hava ve yer araç filosu ile mücadele etmektedir.
• 10.545 yangın işçimiz
• 4.110 teknik eleman
• 6.435 memur
• 13.400 gönüllü
• 105 helikopter
• 26 uçak
• 1078 arozöz
• 281 su ikmal aracı
• 2270 ilk müdahale aracı
• 181 dozer ve 501 diğer araçlar
• 1667 kişilik ilk müdahale ekip ile müdahale edilmektedir
Tabloya bakıldığında yeterli bir donanım olduğu görünebilir. Yapılan araştırtmaya göre normal koşullarda bu sayılar gerçekten de oldukça yeterlidir. Komşu ülkelere göre de personel, araç gereç, bilgi ve donanım olarak oldukça kapasitelidir.
Sonuç olarak;
- Yukarıdaki personel sayısı da yeterli gibi görünmesine rağmen maalesef yersel söndürme araçları (arozöz) kadroları yarı yarıya veya üçte bir oranında olup bu araçlar tam kapasite ile görev yapamaz durumdadır. Yangınlarda iş kurallarına aykırı olarak hiç değişim yapılmaksızın aynı işçiler günlerce çalıştırılabilmektedir. Bu eksiklik yöre halkına öncelik verilmek kaydıyla objektif kurallara göre derhal giderilmelidir.
- Orman yangını ile mücadele eden yer ekiplerinin 3 – 4 aylık kiralama usulü taşeron üzerinden çalıştırılması uygulamasına derhal son verilmeli bu eksiklik kadrolu işçi alımı ile derhal giderilmelidir.
- Yangınla mücadele etmenin başarısı kara ve hava mücadelesinin birlikte yapılmasından geçmektedir. Bir başka ifade ile yersel mücadele hava mücadelesinin tamamlayıcısıdır. Şu anda başarısızlığın en önemli nedenlerinden biri budur. Aynı anda birkaç yerde yangın çıktığında yangın doğal mecrasına kadar sürmekte ve geniş alanların tahribine neden olunmaktır.
- Maalesef hala yönetim ve koordinasyon hatası yapılmaktadır. Bir yerdeki yangın amiri işin tekniği ve kuralına göre mıntıkanın idare amiri olan Orman İşletme Müdürüdür. Sonradan gelen personel unvanına bakılmaksızın yardımcısıdır. İşin tekniği bırakılarak bir üst yetkili yangın idare etmemelidir.
- Yanan alan hakkında kamuoyunu bilgilendirmede şeffaf davranılmalı, kamuoyu kısa aralıklarla tek elden doğru bilgilendirilmeli, yanan alan miktarı konusu tartışılır olmaktan derhal çıkarılmalıdır.
- Yanan alanların başka amaçlarla tahsis edilmesi ve kullanılması anayasal suçtur. Yanan alanların başta imara açma gibi başka amaçlarla kullanılmasına asla izin verilmemeli böyle bir algı da yaratılmamalıdır. Bu konuda kamuoyuna güvence verilmelidir.
- Elektrik hatları çok bakımsız ve alt yapının yetersiz olmasından kaynaklanan elektrik hattı kaynaklı yangınlar neredeyse tüm yangınların dörtte biri haline gelmiştir. Bu konuda gerekli tedbirler derhal alınmalıdır. Gerekirse rüzgâr hızının anormal boyutlara ulaşacağı durumlarda bu hatlarda elektrik akımının durdurulması sağlanmalıdır.
- Mevcut iktidarca çıkarılan Büyükşehir Yasası ile orman köyleri 30 Büyükşehirde mahalleye dönüştürüldüğü için mükelleflik uygulaması kaldırılmış yerine gönüllülük getirilmiş böylece ormanla orman köylüsünün bağı koparılmıştır. Bu orman yangınları ile mücadeleyi sekteye uğratmıştır.
- Son yıllarda ekonomik tasarruf tedbirleri öne sürülerek orman yangınları için öngörülen bütçeden hiç bir kısıntı yapılmamalıdır.
- Özellikle yangın riskinin yüksek olduğu yaz ayları öncesinde ve tüm yıl boyunca vatandaşlarımızın orman yangınları için daha duyarlı olması için gerekli eğitim, bilgilendirme ve duyurular daha etkin yapılmalıdır.
- Bölgelere ve hassas lokal alanlara göre, coğrafi konum, topoğrafik yapı, ağaç yangın duyarlılığı, toprak yangın duyarlılığı ve meteorolojik parametreler dikkate alınarak yangın tehlike derecelendirmeleri yapılmalı, orman alanlarındaki her türlü yatırımda Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sırasında öncelikli olarak meteorolojik koşullar dikkate alınmalıdır.
- Orman yangını risk bölgesinde yangınların önemli bir bölümü kırsal alan yangınıdır. Kırsal alan yangınları ile de mücadele eden Orman Genel Müdürlüğü’nün üzerindeki bu yük hafifletilmelidir.
- Orman yangınları mücadelesinde yerel yönetimler ile daha etkin bir koordinasyon sağlanmalıdır.
- Meteorolojik uyarılar doğrultusunda insan hareketliliğin fazla ve yangın riskinin yüksek olduğu bölgelerde yerel yönetimlerle koordineli olarak nöbetçi ilk müdahale ekiplerinin sayısı artırılmalıdır.
- İzmir Menderes İlçesinde 29.06.2024 günü çıkan yangının bir hobi bahçesi yanından çıktığı anlaşılmıştır. Son 13 yıllık ortalamalarda da orman yangınlarının % 88 inin insan kaynaklı olduğu dikkate alınırsa, özellikle orman alanlarına yakın bölgelerde son yıllarda yoğun bir şekilde tesis edilen hobi bahçesi uygulamaları acilen disipline edilmeli, yasal alt yapısı olmayanlar için derhal yıkım kararı alınmalıdır.
- Kamuoyunda 2B yasası ile ormanların daraltılması yetmiyormuş gibi 6831 sayılı yasaya eklenen ek.16 madde ile taşlık kayalık, vb. bahanelerle Cumhurbaşkanın yetkisi ile keyfi bir şekilde orman alanların daraltılması uygulamasına derhal son verilmelidir.
- Bugüne kadar başka amaçlarla 830.000 hektardan fazla alan ormancılık dışı amaçlarla tahsis yapılmıştır. Böylece ormanlarda parçalılık halinin önemli ölçüde artması ile orman yangını riski de artmıştır. Orman alanlarının turizm, madencilik, RES, HES, GES vb. amaçlarla tahsisleri derhal sınırlandırılmalıdır.
- İzmir Buca Tınaztepe’de orman alanına yapılan Orman Yangınları Eğitim Merkezinin Dokuz Eylül Üniversitesine devredilmesi tam bir garabettir. Bu tesis derhâl asıl sahibi Orman Genel Müdürlüğüne devredilmelidir.
- Ülkemizde orman yangınları ile mücadele maalesef yetersizdir. Bütün Dünya kabul etmektedir ki tarihsel olarak küresel iklim değişikliği süreci bütün şiddeti ile sürmektedir. Bu sürecin geleceği on yıllardan beri bütün çevrelerce her platformda söylenmektedir. Bu koşullarda yangınla mücadelede can alıcı nokta yangın çıkınca mücadeleden daha önemlisi yangın çıkmaması için mücadele etmektir. Yangın öncesi tedbirler çok önem kazanmıştır. Çünkü gücünüzü sınırlı oranda da olsa sürekli artırdığınız halde, hem çok para harcıyorsunuz, hem de yeterli başarı elde edilememektedir.
- Yangın öncesi tedbirler; tüm topluma yönelik eğitimlerin çok etkili yapılması, bu konuya önemli kaynak aktarılması, tüm kurumlarla koordinasyon sağlanması ve bu işin bir kültür haline getirilmelidir.
- Yaklaşan bu sürece rağmen ülkemizin siyasi iktidarları özellikle son 22 yılda ormanların yönetimi konusunda iyi sınav vermemiştir. Ormanlar neredeyse tamamı odun üretim aracı olarak görülmüştür. Daha 2009 yılında 11,463 milyon m3 olan odun üretimi, 2023 yılında 22,606 milyon m3 e ulaştırılmıştır. Yangın riskinin giderek arttığı günümüzde ormanların üretim baskısına derhal son verilmelidir.
- Daha başka söylenecek çokça tedbirler olabilir tabii ki. Ancak uygulamaya konması gereken en önemli uygulama yaşamakta olduğumuz küresel iklim değişikliği senaryoları karşısında ortaya çıkması kuvvetle muhtemel olumsuz koşullar daha hazırlıklı olarak karşı koymak için; dünyanın ve insanlığın geleceğine yönelik ormanların yaşamsal fonksiyonları düşünülerek ülkemizdeki ormanların yönetimi için vizyon değişikliği yapılarak “odun üretimi odaklı bir yönetim ve örgütlenme” biçimi yerine ormanları daha hassas koruyup sağlıklı olarak gelecek nesillere bırakmaya yönelik “koruma ve geliştirme odaklı bir yönetim ve örgütlenme” biçimine geçmesi şart olmuştur.
Bundan böyle ormansızlaşmaya tahammülümüz kalmamıştır. Ormanlar emanetimizdir, ormanlar teminatımızdır, ormanlar insanlığın ve dünyanın geleceğidir. Bu değerli varlığın kamucu bir anlayışla daha etkin korunması için tüm halkımızı ormanlara sahip çıkmaya ve sorumluları daha etkin tedbirler almaya davet ediyoruz.