CHP’li Ovacık Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül, 20 Kasım'da, yargılandığı Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde "terör örgütüne üye" olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası almıştı.
Sarıgül, terör örgütü üyelerinin cenazelerine katıldığı suçlamasıyla ceza aldıktan sonra 22 Kasım'da İçişleri Bakanlığı’nca görevden alınarak yerine Ovacık Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen'in atanmasının ardından çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Bölgede güvenliğin olmaması nedeniyle savcının kendisiyle görüştüğünü, teröristin cenazesini almasını istediğini aktaran Sarıgül şunları söyledi:
“Söz konusu davaya ilişkin iddianameye baktığımızda, 2014’ten beri takip edilen, 8 yıl sonra davası açılmış. Yol kapama eylemiyle ilgili hakkımızda açılan dava dosyası gizli tanık, açık tanık ve sahte belgelerle doldurulmuş, ağırlıklı olarak 2012-2013 yılları arasında yaşanan olaylardan söz edilmiş, 2012 yılında katıldığımız bir cenaze de yer almıştı.
O cenaze olayı; biz o cenazeye katılırken, sevdiğimiz bir dostumuzun oğlu dağa gitmiş ve 17 yaşındayken öldürülmüş. Bu cenazenin köyünde defnedilmesi gerekiyordu. Savcılık bölgede güvenliğin olmadığından dolayı belediyeden 'Bu sorunu çözebilir misiniz' dedi. Biz de bu meseleyi çözmüşüz. O cenazenin, 3 gününe, 40 gününe katıldığımıza ilişkin suçlumalar oldu. Bu toplumda, ölen kişinin 3, 40 günleri ve birinci seneyi devriyesine herkes gider. Gidilmezse ayıp sayılır. Ama bu kültür bilinmediği için bizim buralara gitmemizi suç unsuru olarak gördüler. Aslında kendilerinin bize telkin ettikleri bir işlemi bile suç olarak görüyorlar.
Bunlara fazla görülüyor
Ovacık Belediyesi’ne kayyum atanmasının bir diğer nedeninin de maden şirketlerinin bölgede çalışmalarını sağlamak olduğunu iddia eden Sarıgül, şu çıkışta bulundu:
“Ovacık’ın Erzincan’ın İliç ilçesine yakın olması nedeniyle maden şirketleri altın ve bakır ile ilgileniyor. Biz 15 yıldır buradaki sivil toplum kuruluşlarıyla dayanışma içindeyiz. Partimiz ne olursa olsun. Mesele doğa olunca her zaman öncülük yaptık. Bu gibi çalışmaları yürüttüğümüz için sürekli, bazen açıktan, bazen aba altında sopa göstererek, bazen de gizli mesajlarına maruz kalmak şartıyla bu doğa tahribatına asla izin vermeyeceğimizi bildikleri için bizim belediye başkanı olmamız bunlara fazla görünüyordu.”
Cezayı alacaksak, o cezayı bu halkımızdan alacağız
Sarıgül, şöyle devam etti:
“Biz burada sadece halkımıza karşı sorumluyuz. Cezayı alacaksak, o cezayı bu halkımızdan alacağız. Biz bunu biliyoruz. Buradaki belediyenin isyanı bu halkın isyanıdır. Daha önce ağababaları FETÖ’nün ‘Herkes bir yana bu Dersimliler bir yana. Onlar şeytanın başı, onları ezin’ dediğini de iyi biliyoruz. Evet, herkes bir yana Dersimliler bir yana. Bu Dersimliler doğasına ve ananelerine bağlıdır ki bundan dolayı vazgeçmiyorlar. Kültürümüze, dilimize, değerlerimize hiç saygısı olmayan birilerinin gelip bizi yönetmesi, burayı barikatlarla çevirirken ‘Biz sizden değiliz’ dediklerinin ispatının durumudur. Kayyum gelsin aramızda olsun. Hadi gelsin ‘Bu hukuksuzluğa ben de hayır diyorum’ desin. Bu bir hırsızlıktır. Sen devletsin. Ben hırsızlık yaptığımda senin amirin bile olsam, sana talimat versem uymayacaksın. Bir kere uymazsan Türkiye değişir. Hep biz mi fedakarlık yapalım, hep biz mi ölelim? Başkasının malına el uzatmasınlar. Bu, bitmek bilmez Muaviye zihniyetidir. Kendilerine göre, din, yasa yapıyor. Her şeyi kendilerine göre uyduruyorlar. Buraya gönderdikleri kolluk kuvvetleri de neye uğradığını şaşırmışlar. 'Biz neden buraya geldik' diyorlar. Biz burada bunu yapacaksak Türkiye’de nasıl barışı sağlarız? Herkes bilsin bu toplum inançlarından, örf ve adetlerinden taviz vermeyecek.”