Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili gerekçeli kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Gerekçeli kararda, şu tespitlere yer verildi:

“İhlal kararı kendisine gönderilen ilk derece mahkemesi 27.12.2023 tarihli ek karar ile dosyanın Daireye gönderilmesine karar vermiş; Daire 3/1/2024 tarihinde, 8/11/2023 tarihli karardaki gerekçelerle Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına, davacının kesin hüküm giyme nedeniyle milletvekiliğinin düşürülmesine yönelik işlemlerin başlatılması için kararın bir örneğinin TBMM'ye gönderilmesine karar vermiştir. TBMM'nin 30/1/2024 tarihli 54. Birleşiminde dairenin E.2023/12511, Değişik İş. 2024/1 sayılı kararının ekre gönderildiğine dair yazsının okunması suretiyle başvurucu (davacının milletvekilliğinin düşmesine yönelik işlem tesis edildiği açıklamıştır."

TBMM Genel Kurulunun 54. Birleşiminde Genel Kurulun bilgisine okunmak suretiyle sunulan yazıda yer verilen İstanbul 13. ACM'nin 27/12/2023 tarihli bireysel başvuru kararının, Daire tarafından değerlendirilmesi için dosyanın anılan Daireye gönderilme ilişkin kararıdır.

“Kesinleşen bir hükmün varlığından söz etmek hukuken mümkün değildir”

AYM'nin 25/10/2023 tarihinde verdiği hak ihlali kararı sonrasında Can Atalay ile ilgili kesinleşen bir hükmün varlığından söz etmek hukuken mümkün değildir. AYM'nin ihlal kararından sonra kararın hüküm fıkrasında belirtildiği şekilde ihlale yol açan kararın ortadan kaldırılması anayasal bir zorunluluktur. AYM'ce Anayasa'yı ihlal ettiği tespit edilen bir yargısal kararı mahkemeler dahil hiçbir kamu otoritesi esas alamaz ve Anayasa'a aykırılığı sabit olan bir karara hukuken geçerlilik tanınamaz. AYM'nin ihlal kararları yol gösterici veya tavsiye mahiyetinde kararlar olmayıp bağlayıcı ve gereğinin yapılması konusunda ilgili otoritelere takdir alanı bırakmayan kararlardır. Bu kapsamda AYM'nin ihlalin kaynağı olarak tespit ettiği önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemelerinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.

AYM Genel Kurulunun tespit ettiği hak ihlalinin giderim süreci bir parçası olduğu kuşkusuz olup söz konusu karar yasama organı yönünden de bağlayıcı niteliktedir. AYM, Atalay'ın ikinci başvurusu üzerine verdiği ihlal kararının giderimi kapsamında, kararın bir örneğinin bilgi için ve ilgileri nedeniyle TBMM'ye gönderilmesine hükmetmiştir.

Derece mahkemelerini AYM kararını uygulamamış olmaları bu anayasal gerekliliği ve gerçeği değiştirmemektedir. AYM'nin ihlal kararı karşısında Yargıtay'ın AYM kararına uyulmaması yönünde verdiği karara hukuki değer atfedilmesi mümkün olmadığı gibi Yargıtay'ın bu kararından hareketle kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının varlığını sürdürdüğünü kabulü de mümkün değildir"

“Daire yazısının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla fiili bir durum oluşturulmuştur”

TBMM Genel Kurulu'nda okunan metinde yer alan Dairenin 3/12024 tarihli 2024/1 Değişik İş sayılı kararı da AYM'nin anılan bireysel başvuru kararına uyulmasına yer olmadığına ilişkin Türk hukukunda verilmesi mümkün olmayan, Anayasa'nın tamamen dışında kalan ve hukuki dayanağı bulunmayan bir karardır. Can Atalay ile ilgili kesin bir mahkumiyet içermediği açık olan kararlara yer verilen Daire Yazısının TBMM Genel Kurulu'nda okunmasıyla Can Atalay'ın milletvekiliğinin düşmesine yönelik işlem tesis edilmiş ve böylece fiili (de facto) bir durum oluşturulmuştur.

“Oluşan fiili durum hakkında Anayasa Mahkemesi’nce karar verilmesi mümkün değildir”

TBMM Genel Kurulu'nda iptal talebine konu edilen Daire yazısının okunması suretiyle oluşan bu fiili durumun Anayasa'nın 84. maddesinin ikinci fıkrasının kapsamına giren bir yasama işlemi olarak değerlendirilmesine imkan bulunmamaktadır. AYM'nin verdiği 2023/53898 başvuru numaralı karar sonrasında Can Atalay hakkında kesin hükmün varlığından söz edilmesi hukuken mümkün olmadığından TBMM Genel Kurulu'nun 54. Birleşiminde Yargıtay 3. Ceza Dairesinin E.203/12611 sayılı yazının başkanlıkça okunmak suretiyle Genel Kurula bildirilmesi işlemi ile oluşan fiili durum hakkında Anayasa Mahkemesi'nce karar verilmesi mümkün değildir.

Nitekim AYM birçok defa gerek norm denetimi gerekse değişik iş kararlarında önüne gelen talepler hakkında farklı sebeplerle karar verilmesine yer olmadığına kararları vermiştir"

AYM'nin daha önce inceleyip Anayasa'ya aykırı bularak iptal ettiği normlara ilişkin yeniden iptal talebi söz konusu olduğunda, bu konuda verdiği ve başvurunun konusu kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı kararları vermiştir.

Ekdeki talep bakımdan da yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında hukuken var olmayan işlemle ile ilgili söz konusu talebin incelenebilmesine imkan bulunamamaktadır.

Açıklanan nedenlerle TBMM Genel Kurulu'nun 31/1/2024 tarihli 54. birleşimden Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yazısının okunması suretiyle Genel Kurula bildirilmesi işlemin iptali talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir. Kadir Özkaya, İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Yılmaz Akçil bu görüşe katılmamışlardır.  

Yürürlüğün Durdurulması Talebi

Gerekçeli kararda, yürürlüğün durdurulması talebiyle ilgili " Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin yazısının TBMM'de okunması suretiyle Genel Kurula bildirilmesi işlemi hakkında 22/2/2024 tarihli K.2024/45, K.2024/61 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu işleme ilişkin yürürlüğün durdurulması talebi hakkın karar verilmesine yer olmadığına 22/2/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildiği” belirtildi.

TBMM'de okunan Can Atalay'ın milletvekilinin düşürülmesi kararına ilişkin verilen hükümde şu ifadeler yer aldı:

"TBMM Genel Kurulu’nun 30/1/2024 tarihli 54. birleşiminde Yargıtay 3. Ceza Daresi’nin 31/1/2024 tarihli kararının ekte gönderildiğine dair anılan Daire Başkanlığı yazısının okunması suretiyle Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine ve Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına oy çokluğuyla karar verildi.”

Kaynak: ANKA