CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HaberTürk TV’de katıldığı Son Durum programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, kendisinin 7 Aralık’ta Kilis’te söylediği, “Bir an önce Esad ile gerekli temas sağlanmalı, çatışma ortamı durdurulmalı. Bu konuda gerekli uluslararası temaslar sağlanmalı” sözleri hatırlatılarak sorulan "Esad konusundaki bu süreci öngöremediniz mi, neden böyle bir şey söylediniz" sorusu üzerine, "Ben bunu 7’sinde söylemişim. Bir gün önce 6 Aralık’ta Cumhurbaşkanı ne söylemiş: 'Esed’e bir çağrımız olmuştu; Gel, görüşelim, Suriye’nin geleceğini birlikte belirleyelim, tayin edelim demiştik. Ne yazık ki Esed’den olumlu bir cevap alamadık. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönül bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.' Ertesi gün zafer. Şimdi, Erdoğan burada otursa benim yaptığım mı daha çok eleştirilecek bir şey? Erdoğan’ın elinde MİT var, sahada Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok elemanı var, onun elinde her türlü imkan var; biz ana muhalefet partisiyiz ve sağ olsunlar devletin bilgisi, belgesini tapulu malmış gibi kendilerine özel tutuyorlar. Ne çabuk Erdoğan’ın haftasında söylediği bu söz unutuluyor? Bu sözü ben söylemiş olsam, bugünün 30 katı eleştiri alırım" ifadesini kullandı.

Kim garanti edebilir?

Özel, şunları kaydetti:

"Ben ne dediğimin farkındayım. O gün değil, pazartesi günü Şam düşseydi kimse dönüp ‘Özgür Özel bunu dedi’ demezdi. Oradaki talihsizlik, o konuşmayı yaptıktan 16 saat sonra Esad’ın ülkeyi terk ettiğini öğrendik. Ben o konuşmayı yaptıktan herhalde 10 saat sonra terk etmiş zaten. Enteresan durum şu: Ben o konuşmayı yaparken dünya kadar akrabası Hatay’da yaşayan Lazkiye’de Arap Aleviler var, diplerinden İdlib’den geçtiler Şam’a gittiler. Giden HTŞ. Daha sekiz yıl önce dünyaya izlettikleri görüntüleri siz buzlamadan veremiyordunuz. HTŞ’nin içinde o unsurlar var. Kim diyordu, ‘Bir günde Şam düşecek’ diye? İçlerinde dünya kadar Selefi unsurların olduğu HTŞ yapısının devlet binalarından uzak duracağını, yakıp yıkmayacağını, cezaevlerini boşaltıp o cezaevlerine bir başkalarını doldurmayacağını, Lazkiye’ye gidip katliam yapmayacağını kim garanti edebilir? Bunu ancak Esad ile uluslararası temas sağlanabilirse Şam düşmeden evvel belki oraya uluslararası anlamda birtakım güvenceler sağlanırdı, BM güvenlik gücü düşünebilirdi, TSK üstüne düşeni yapabilirdi.

Ben hiçbir zaman Esad’çı olmadım

"Cumhurbaşkanı, ‘Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçsin’ dedi CHP’ye. Böyle bir yasınız var mı?” sorusu üzerine Özel şöyle cevap verdi:

"Ben tatile gitmedim ki onunla, onun yasını tutayım. Ya da ‘Ben onun elini tutmam’ deyip sonra randevu almak için peşinde koşmadım ki yasını tutayım. Benim için Esad her zaman diktatördü, ben her zaman Suriye’nin demokratikleşmesini savundum. ‘Esad rejimi 12 günde yıkıldı’ diyor. Hayır, 61 gün artı 12 günde yıkıldı. Erdoğan’ın çarçur ettiği 13 yıl gibi Esad’ın da 13 yılı var. Sonunda bu sonu kendi hazırladı. Ben hiçbir zaman Esad’çı olmadım. Esad’a da bir ‘Esad’, bir ‘Esed’ demedim. O yüzden politikamız çok tutarlı. Ben Ankara merkezli bakıyorum, Türkiye merkezli bakıyorum” yanıtını verdi.

Eleştireceğimiz zaman en sert eleştiririz ama...

Özel, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Emevi Camii'ye gittiği görüntülerinin anımsatılması üzerine, "İbrahim Kalın bir devlet memuru, AK Parti’nin temsilcisi değil. Her ne kadar fiilen bunu sekteye uğratacak işler yapsalar da İbrahim Kalın’a ‘Biz CHP olarak Türkiye’nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa orada dururuz’ dedim. İktidarla taban tabana zıt olduğumuz bir sürü nokta var ama Türkiye’nin menfaatlerinde birlikte oluruz. Eleştireceğimiz zaman en sert eleştiririz ama kurumları devletin kurumu sayarız. Bu kurumun başkanı Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor olabilir, o Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanıdır ve bu arızi bir durumdur. Ama adında ‘milli’ olan bu kuruma benim de AK Parti’nin de MHP’nin de İYİ Parti’nin de eşit mesafede olmamız ve bize eşit mesafede olması gereken bir kurum olarak görürüm ben. O yüzden de bugünkü gidişini bir siyasi şov filan, falan diye değerlendirmek istemem" diye konuştu.

Şu an için düşünmem

Özel, “Suriye’nin yeni yönetimiyle irtibat kurmayı düşünüyor musunuz” sorusuna da şu yanıtı verdi:

"Hayır, şu an için öyle bir şey düşünmem. Ama Suriye’de demokrasiye doğru bir adım atılır, gerçek bir geçiş dönemi hükümeti kurulursa, o hükümet tüm kesimleri temsil ediyorsa biz de o hükümetle CHP olarak ilişki kurarız. Ama bugünkü hükümet HTŞ denen, İdlib'de güvenliği TSK tarafından alınan, içinde dünya kadar cihatçı unsurların olduğu, daha yedi-sekiz yıl öncesine kadar insanlık dışı muameleleri olan, BM raporlarında işkence yaptığı söylenen, BM kararına göre terör örgütü olan, Türkiye’nin terör örgütleri listesinde HTŞ. Bu yapıya ‘devrimci, direnişçi’ deniyor. O yapının başındaki kişinin çeşitli örgütleri kurduğu, cihatçı olduğu, IŞİD’çi olduğu, bu gerçeklerin hiçbiri değişmedi. Kravat takmakla bu işler bitmez. Irak’tan ve Libya’dan uluslararası toplumun ya da bu meseleyi tasarlayanların aldıkları dersler gereği herhalde; bunlara devlet dairelerine saldırmamaları, yağmaya girişmemeleri, kadınlara karşı olumsuz tutumlar içinde olmamaları -ki orada çelişkili durumlar da yaşandı- ama şu andaki tutumları, HTŞ’yi kendi haline bıraksan yapacağı işler değil. Amerika ile İsrail yaptırıyor. Şüphe yok. Bu HTŞ’den demokratik yapı çıkmaz. Ama anlaşılan o ki HTŞ, HTŞ adıyla ve terör örgütü olarak tarihteki yerini alacak. Bu yeni devrim bayrağıyla olan yapıya başka isim verilecek. Bir yandan da PYD de aynı bayrağı kullanmaya karar vermiş. Erdoğan’a sormak lazım şimdi. ‘PYD terör örgütü mü değil mi’ diye. Çünkü yeni bayrağı kullanmaya karar verdi ve kendi bayrağını kullanmıyor. Bundan sonra Fırat’ın doğusundaki ve devrim bayrağını kullanan yapıyı terör örgütü olarak mı görecek, görmeyecek mi? Bence Erdoğan’ın bu soruya bir hızlı yanıt vermesi lazım."

Doğruya doğru demek durumundayız

Özel, "100’üncü saatteyiz hala. Biz doğruya doğru demek durumundayız. Her yapılanın karşısında olursanız dün yanlış yapan bugün doğru yaptığında yanlış yapmaya başlarsınız. Hep karşıda olacağız diye bir şey yok. Biz Suriye'de ne savunuyoruz? Suriye'nin toprak bütünlüğünü, hızla demokrasiye doğru adımlar atılmasını, Suriye'deki bütün yapıların temsil edilmesini. Bazı iktidara müzahir kalemler, Twitter hesapları 'Toprak kazandık. Orayı aldık.' Bir karış toprağımızı vermeyiz, kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok demiştim ben 6'sında. Erdoğan da geçen gün ‘Kimsenin toprağında gözümüz yok’ dedi. ‘Suriye'yi Suriyeliler yönetsin’ sözü kıymetli bir söz. Bu hatta gidersek ve gerçekten Suriye'de Alevisiyle Sünnisiyle, Kürdüyle Türkmeniyle bütün yapıların geleceğini hep birlikte birlikte yaşayabilecekleri bir formüle katkı sağlarsak bu durumda da Suriye yaşanabilir bir yer olursa -ki bizim bir paket önerimiz de var- Türkiye'deki Suriyelilerin de memleketlerine dönmesini barışçıl yoldan sağlarız. Bu noktada doğru adımları atarsa hükümet biz destekleriz. Ben şunu desteklemem: Eğer Erdoğan Suriye'deki yapıda Kürtlerin temsilcisi olmasın derse yanlış yapar. O zaman ona itiraz ederim. Bu kadar yoksulluktan, savaştan, diken üstünde yaşamaktan onlar da demokrasiyi hak ediyor' diye konuştu.

Türkiye bir şeyler önerebilir

Özel, "Bizim Suriye için bir paket önerimiz olacak. En başta birincisi Türkiye'de doğmuş çocuklar için ileride üniversite okumak istediklerinde yabancı öğrenciler arasında öncelik belli kontenjanlar verilebilir. Türkiye'ye tatil için gelmek istediklerinde tatil vizesi verilebilir. Özel kimlikle Türkiye'de doğmuş çocuklar için ileride Türkiye'ye geldiklerinde belirli indirimlerden, ayrıcalıklardan yararlanabilirler. Türkiye'de sağlık sistemi iyi, Suriye'de sağlığında çözülmeyen bir sorun olursa Türkiye'ye sevk edilirse biz size yine bakarız yeterki Suriye'den gelsin. Suriye'de tedavisi mümkün olmayan hastalıkların, acil durumların tedavisi için Türkiye bir şeyler önerebilir. Her yere büyük hastaneler yapmakla övünüyoruz ya en büyüğünü Suriye sınırına yapalım. Türkiye'de asgari ücret alan için çok düşük veren için çok yüksek hele hele ihracat yapıyorsa. O yüzden fabrikalar Mısır'a taşınıyor. Mısır'a taşınmak yerine Suriye'ye taşınacak fabrikalar. 'Efendim Suriyeli işçi ucuz, Suriyeli işçi çaşıltırsın' diyor bazı AK Parti'ye yakınlar. Bu fabrikalar Suriye'de Suriyeli işçi çalıştırsın. Yakın yerlere taşıyalım. yeter ki gitsinler, memleketlerinde yaşasınlar, kazansınlar ve barınsınlar. Böyle bir paketi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düşünmesi lazım" diye konuştu. 

Kaynak: ANKA