CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 101 gün boyunca hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulduktan sonra tahliye edilen TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ı ziyaret etti.
Silivri Cezaevi’nde Can Atalay, Osman Kavala ve Tayfun Kahraman’ı; Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda ise Çiğdem Mater ve yönetmen Mine Özerden’i ziyaret eden Kılıçdaroğlu, daha sonra TELE1 çalışanları ve Merdan Yanardağ’ı ziyaret etti.
Yargılanan gazetecilik faaliyetiydi
Kılıçdaroğlu Yanardağ ile sohbet edip ‘geçmiş olsun’ dileğini iletti. Kılıçdaroğlu ziyarette, "Bu ülkenin aydınları, yazarları, çizerleri, sanatçıları bir şekilde cezalandırılıyor kendi düşündükleri dünyaya hizmet etmedikleri için. Oysa aydınlar, toplumu aydınlatan kişilerdir, toplumun öncüleridir, önderleridir ve dolayısıyla onların düşüncelerine her zaman her ortamda saygı duymak gerekiyor. Hapse giren ilk aydın, yazar, gazeteci siz değilsiniz ama sonuncusu da siz olmayacaksınız bu gidiş böyle devam ettiği sürece" dedi. Yanardağ ise "Basın ve ifade özgürlüğünü, Türkiye'de demokratik hak ve özgürlüklerini daraltacak bir içtihat oluşturmaya çalışıyorlar bu kararlarla birlikte. Yargılanan bir gazetecilik faaliyetiydi, mahkeme de karar açıklanırken neredeyse özür diledi zaten" diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'na ziyareti ve kendi adına Tele1'in düzenlediği dayanışma gecesine katıldığı için teşekkür eden Tele 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ da şöyle konuştu:
"Basın ve ifade özgürlüğünü, Türkiye'de demokratik hak ve özgürlükleri daraltacak bir içtihat oluşturmaya çalışıyorlar, geleceğe yönelik bir içtihat bu kararlarla birlikte. Dolayısıyla yoruma ve varsayıma dayalı bir hüküm inşa edip geleceğe dönük bir içtihat oluşturmaya, fiilen aslında patrimonyal sultanizm dediğimiz; yasa, kural, anayasanın olmadığı, keyfi bir şekilde çiğnendiği ama bu tip mahkeme kararlarıyla oluşturdukları içtihadla gelecekteki bir demokratik hak ve özgürlüklerin daraltıldığı bir rejimi fiilen inşa etmeye çalışıyorlar, bu dava öyle bir davaydı.
Önemli olan boyun eğmemekti
Yargılanan bir gazetecilik faaliyetiydi, mahkeme de karar açıklanırken neredeyse özür diledi zaten. Dedim ki 'Türk milleti adına burada yargılama yapıldığını zannediyorum ama bu milletin yarısını hesaba katmayan bir mahkemeyle karşı karşıyayız, yarısını temel alan bir perspektife sahip.' Bir de sosyal medyada ahlaksız, ağzı bozuk bir güruh var. Bunu toplumsal infial sayıyorlar. Sosyal medyada kopartılan yaygarayı toplumsal bir infial sayıyorlar. Savcılık ve savcılığın arkasındaki siyasi iradenin yargılandığı bir mahkemeye dönüştü. Çok da teknik bir hesaplama yapmışlar, yattığım süreyle verilen ceza o kadar denk geliyor ki alacak verecek kalmıyor. Yargıtay'a da götüremiyorsunuz, İstinaf'a götürebiliyorsunuz sadece. Verdiğiniz destek için, bu dönemdeki dayanışma için, CHP'nin Türkiye için ne kadar önemli olduğu ortada çünkü demokratik muhalefetin dinamosu, lokomotifi. Bunun çok büyük değer taşıdığını da gördük. Sağ olsunlar partinin milletvekilleri ve diğer partiler de gelip gittiler, cezaevindeki atmosferi değiştiren bir etkisi vardı bunun. 101 gün yattık ama boyun eğmedik, önemli olan oydu, hukuksuzluğa karşı boyun eğmemekti önemli olan. Belki Türkiye'de bu nedenle bir davranış modelini de ortaya çıkarmak gerekiyor. Geri adım atmanız ya da taviz vermeniz durumu hiç değiştirmiyor."