BATUHAN KAYA- Son 25 yılın en büyük ekonomik krizlerinden birinin yaşandığı bu dönemde vatandaşlar, et, süt, yumurta gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılamak için kredi kartlarına sarıldı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre 40 milyon 179 bin kişi kredi kartı borcuna sahip oldu, bireysel kredi kartlarının borç tutarı 2 Trilyon 947 Milyar TL’yi buldu. Kredi kartı borçlarını ödeyemeyen vatandaşların sayısı ise 3 milyon 820 bin dolaylarına ulaştı. İz Televizyonu’na konuşan vatandaşlar, AKP hükümetine ağır eleştiriler getirirken ekonomiden umutlu olmadıklarını ifade ettiler.
Umudumuz yok
Restoran işçisi Şehmus Aydın, ekonominin düzelmesinden yana umudu olmadığını, sadece daha kötüye gitmemesini umduğunu kaydederek, “Yaklaşık 70-80 bin TL’ye yakın borcum var ve ödeyemiyorum. Asgari ücretle çalışıyoruz ve gelir giderlerimizden fazla. Kredi kartını alırken kolay ama borcunu öderken zor... Ekmeğe kadar kredi kartıyla alıyoruz, maaşımız geldiği gibi oraya gidiyor. Borçlarımız birikip dağ oluyor, bunun sebebi yanlış ekonomi politikaları. Ekonominin düzelmesinden yana kısa vadede hiç umudumuz yok, yine de buna da şükür diyoruz sadece daha kötüye gitmemesini umuyoruz. Ekonominin kötü olmasının sebebi de belli, odur o!” dedi.
Yandaşa para var
Emekli Zihni Atlas, ekonominin gidişatından, özelleştirmelerden, hayat pahalılığından ve siyasetçilerin haksız zenginleşmesinden şikayet ederek, “Kredi kartı borçlarımızı bazen erteliyoruz bazen zamanında ödüyoruz. Kısa dönemde ekonominin düzeleceğine kesinlikle inanmıyorum, her ay daha kötüye gidiyoruz. Satılacak yer kalmadı, cumhuriyetin tüm kazanımları, tesisleri, fabrikaları her şey gitti ve üretim bitti. Beslenme yok sağlık yok! Herhalde yaşlılar, emekliler ‘Bir an önce ölsün, burası bize kalsın’ diyorlar. Belediyelerin borçları 150 milyar oldu ama yapılan iş yok icraat yok paralar çarçur olmuş gitmiş, yandaşa verilmiş ama emekliye para yok çalışana yok ama belli kesime para sınırsız var” diye konuştu.
Çok dertliyiz
Emekli Öğretmen Fitnat Atlas, yandaşlara aktarılan kaynakları eleştirerek, “Üretim bitti, elde olanları miras yediler gibi yedik ve üretim kaynağımız kalmadı dolayısıyla vergiler halkın sırtına bindi. Saray çevresinde herkesin keyfi yerinde ama halk çok kötü durumda… Bayram öncesi ölümden döndüm, devlet hastanesinde sıra yok, özele gidecek param yok ama 600 milletvekili olan meclisimizde her türlü tedavi ücretsiz. Bizim sırtımızdan yiyen yiyene! Çok dertliyiz. Biz, belli bir zümreyi kucağımıza aldık ve onlar bizi kemiriyor biz de buna hala ses çıkaramıyoruz. Milletin sırtından yiyen yiyene doyan doyana sadece millet yemiyor” ifadelerini kullandı.
Hayal oldu
Geçmiş yıllarda eşiyle haftada 1 yemeğe çıkabildiğini ancak bunu artık ayda 1 bile zor yapabildiğini kaydeden ismini vermek istemeyen bir kamu çalışanı, “34-35 bin TL borcum, her ay ödeyebiliyorum bu borcu ama önümüzdeki aya kadar tekrar kullanacağım ve tekrar ödeyeceğim. Önceden dışarı çıkıp yemek yerken çok rahattım, evliliğimin bir döneminde tek çalışmama rağmen haftada 1 mutlaka yemeğe çıkıyorduk. Şimdi ayda 1 yemeğe çıkabiliyoruz, çok ekstrem bir şey olduğunda 2 oluyor. 3’üncü dünya savaşı çıkmazsa ekonominin düzeleceğini düşünüyorum ama temel ekonomi politikalarına dönmek gerekiyor. İktisat bir bilim ve o bilimin gerekli ortada, faizse faiz hukuki güvenceyse hukuki güvence sağlanmalıdır” açıklamalarında bulundu.
Maaş yetmiyor
Kredi kartı borcunu ödemeye maaşının yetmediğini ve her geçen gün bataklığa doğru ilerlediğini söyleyen Alaattin Öztep, “30 bin TL’ye yakın borcum var. Şu an borcumu ödeme imkanım yok çünkü maaşım yetmiyor. Her şey pahalandı, alışverişe çıktığımda ufacık bir şey alıyorum ve 2 bin TL tutuyor. Kredi kartını kullanıyoruz borç sürekli artıyor ve bataklığa giriyor. Maaşım yetmiyor” dedi.
Kurunun yanında yaş da yanıyor
Kredi kartı borçlarının inanılmaz derecede artmasını İz Gazete’ye değerlendiren Finansal Piyasalar Uzmanı Irmak Nural şunları söyledi: “Emekli ve asgari ücret maaş artışlarıyla enflasyon artışı yüzdelerini karşılaştırdığımızda kredi kartı borcu neden ödenemiyor görünüyor. Satın alma gücü o kadar düştü ki insanlar artık normal gelirleriyle temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi ve kredi kartı kullanımı arttı. İhtiyaç sahibi kişiler dahi peşin ödemektense 1 ay sonra ödemeyi ya da birikimlerini faizde değerlendirmeyi tercihe ediyorlar çünkü alacakları faiz onlara bir kar olarak kalıyor. Tasarruf Türkiye’de maalesef yeterli değil, bu yüzden dış borca başvurmak zorunda kalıyoruz. Tasarrufu olmayan kişiler ise hiç yetişemedikleri için 1 ayda gelecek maaşla önceki ayın kredi kartı borçlarını kapatmaya çalışıyorlar, kapatamadıklarında da borçları kalıyor. Ekonomide sıkılaşma politikaları nedeniyle temel tüketim ürünlerini kredi kartlarıyla karşılayan vatandaşların sıkıntıya düşüyor. Tüketim sınırlandırılmak istendiği için kredi ve kredi kartları da az veriliyor. Tüketici, enflasyon beklentisiyle ileriye dönük olan ihtiyaçları da şimdi karşılayalım diye düşünüyor. Öncelenmiş, öne çekilmiş tüketim de enflasyonu tetikliyor, bu durumdan ötürü bankalar böyle bir yola gidiyor. Bu noktada, kurunun yanında yaş da yanıyor diyebiliriz çünkü temel ihtiyaçlarını kredi kartlarından karşılamaya çalışan insanlar var.”