Dünyanın artık nur topu gibi yeni bir terörist ve uyuşturucu merkezi ülkesi var.
Yıllardır güya Afganistan’ı düzeltmeye çalışan emperyalist ülkeler, en son Amerika Birleşik Devletleri Afganistan’ı başkent Kabil’de tek bir kurşun bile atılmadan terörist Taliban katillere devrettiler.
Bu sayede dünyada ilk defa uyuşturucuyla geçinen terörist bir devlet oldu.
Afganistan’ı bu hale düşüren emperyalist ülkeler şimdi oportünist bir tavırla katil ‘Taliban ile masaya oturmanın vakti geldi’ şeklinde girizgah yapıyorlar. “Taliban eski değil, değişti, kadınlara daha fazla hak tanıyacaklar” filan diye Taliban güzelleştirme ajitasyonları yapıyorlar.
Bu ülkelerin içinde en önde Türkiye geliyor. Türkiye liderleri zaten haftalar önce Taliban’a ılımlı mesajlar yolluyorlardı.
“Talibandan zihniyetimiz farklı değil”,
“ İlgili kurumlarımız (yani MİT) Talibanla irtibat halinde”,
“Taliban yöneticilerinin itidalli ve ilımlı açıklamalarını memnuniyetle karşılıyoruz”,
“Gerekirse Taliban’ın üst düzeyindeki yöneticiler ile görüşürüz”
lafları ortada dolanıp duruyor.
Türkiye’de sadece devletin zirvesi değil, devletin küçük ortağı Bahçeli bile bir anda Talibana karşı eskiden tutunduğu “Terörist Taliban” tavrından bir anda vazgeçti. Bahçeli, “Türkiye’nin Afganistan’daki varlığı meşrudur, Afganistan Müslüman bir ülkedir buna saygı duymak ve Talibanla görüşmek dahil her seçenek dikkate alınmalıdır” diyerek bombayı patlattı.
Halbuki, aynı Bahçeli 2012’de Afganistan’da Türk askeri helikopteri düşüp 12 askerimiz şehit olduğunda, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afganistan’da ne işi var?, Askerlerimizi hemen geri çekin, Türkiye Afganistan defterini kapatmalıdır, Afganistan’ın bizim için hiçbir stratejik önemi yoktur” diye bas bas bağırıyordu.
Hele 2013’te Bahçeli’nin Erdoğan için bir “Taliban” açıklaması vardır ki, sıkıysa gelsin bugün aynı sözleri söylesin: “Taliban İslam’ı kötülemek, kötü göstermek adına görevlendirilen el altından desteklenen bir örgüttür, Erdoğan da Afganistan’da Talibancıdır” demiştir.
Bir anda AKP destekçisi kesilen ve hala kendisini “Parti Başkanı” olarak nitelendiren Doğu Perinçek gibi bir görevli var ki, bu resmi eleman Talibanların zaferini Atatürk’ün Kurtuluş Savaşıyla karşılaştırabilecek kadar ileri gitmiştir. Taliban ile Mustafa Kemali ile aynı kefeye koyanlar kafayı kokainle yemiş olanlardır, Mustafa Kemal halkını kurtarmak için hiçbir zaman terör yapmadı, bu iki kavramı yanyana koymak Mustafa Kemal’e çok büyük bir hakarettir. Bugün Türkiye hala Afganistan benzeri bir ülke değilse, bunu sadece ve sadece Atatürk’e borçluyuz.
Nedir bunların bu Taliban’ın aşkı anlaşılır gibi değil. Taliban dediğin teröristler Amerika tarafından Afganistan’da Rus işgaline karşı üretilmiş, organize edilmiş, finansal desteklenmiş, yine emperyalistler tarafından silahlandırılmış son dönemlerde de Amerika’ya karşı savaşmış uyuşturucu tacirleri katillerdir.
Yapmış oldukları terörist eylemlerin finansmanı yılda ürettikleri 60-70 milyar dolarlık uyuşturucudan gelmektedir. Dünya eroin pazarının yüzde 90’ı Afganistan tarafından beslenmektedir. Bu uyuşturucunun büyük bir bölümü İran -Türkiye güzergahı üzerinden Avrupa’ya sevk edilmektedir.
Kabil’de eroin satın almak bakkaldan sigara almaktan daha kolaydır, Afganistan’da her on kişiden birisi uyuşturucu bağımlısıdır, nüfusuna göre en çok uyuşturucu bağımlısının olduğu ülke Afganistandır. Ülke bitmez savaşlarla terörle taş devrine döndükçe uyuşturucu üretimi kolaylaşmakta, kullanıcı sayısı sürekli artmaktadır. Afganistanlı bir milyon kadınında uyuşturucu müptelası yapıldığı söylenmektedir.
Zaten Taliban katil çetesinin yaptığı insanlık dışı eylemler, kafa kesmeler, kadınlara ve çocuklara yapılan insanlık dışı işkenceler ancak uyuşturucu etkisinde yapabilir.
Afganistan’ın bir ikici uyuşturucusu daha var “DİN”. İslam cahili Taliban Marx’ın dediği gibi Afganistan halklarına “din” uyuşturucusu pompalamaktadır. Halkının yüzde 90’ı zır cahil olan ve kabilelerden oluşan Afganistan, din uyuşturucusu ile kendi İslam anlayışlarında yeni bir İslam Şeriat devleti kurmaya çalışmaktadırlar. Bu katiller kendilerini bir İslam kahramanı olarak görmektedir.
Türkiye için esas tehlike ise, kişisel nedenlerle Amerika’ya şirin görünmek uğruna memleketimize getirdiğimiz Afganistanlı Amerikan işbirlikçileridir. Kimdir bunlar?, Bir çoğunun eski Afganistan ordusu askerleri olduğu belli olan tehlikeli bir mülteci kitlesi. Hiç bir araştırma, inceleme yapılmadan devlet eliyle kitlesel bir şekilde ülkemize sokulan bu genç gürüh kimlerden oluşmaktadır? Ülkelerinde kaç cinayet işlemişlerdir? Uyuşturucu tüccarları mıdır? Türkiye’de hangi şartlarda ve ne kadar kalacaklardır? Bu soruların ucu açıktır. Suriyeli-Iraklı mülteci akımından çok rahatsız olmuş olan Türkiye halkı bunların da Türkiye’ye gelmesiyle büyük bir endişe içine düşmüştür. Türkiye halkının yüzde 86’ısı yeni mülteci akımına karşıdır. AK Partililerin yüzde 80’e yakın bir kısmı bile bu gidişattan rahatsızdır. Cumhur İttifakının oyları sürekli düşmesinin bir nedeni de hükümetin anlaşılmaz mülteci politikasıdır.
Türkiye’nin Afganistan’da en ufak bir çıkarı, geleceği yoktur. Oradaki Türk askeri gücü hemen geri çekilmelidir, Türkiye sadece Afganistan’da kadın çocuk ve masumların Taliban katilleri tarafından daha fazla katledilmemeleri için uluslararası barışsal topluma dahil olmalı, Kanada gibi, açıkça İŞİD benzeri Taliban katliamlarının karşısında çok sert tavır alacağını şimdiden ilan etmeli, Taliban Hükümetini tanımayacağı önceden açıklamalıdır.
Türkiye’de bir çok geri zekalı radikal islamcı kadın çocuk katili, tecavüzcü Taşdevri artığı, Taliban Afganistan’da zafer kazandı diye sevinç gösterileri yaparak, millete lokum bile dağıtmaktadır. Bu mahlukatları uçaklara doldurup çok sevdikleri Afganistana yollayalım, karşılığında da korku içinde bekleyen kız çocuklarını veya kadınları Türkiye’ye getirelim. Afganistan’ın ilk kadın belediye başkanı, öldürülmeyi bekleyen Zarife’yi de unutmayalım, uçağın ön koltuğuna ilk önce onu oturtalım.