Aydın'ın Söke ilçesindeki UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ndeki Priene Antik Kenti'nin kalıcı listeye alınması için bir yıla yakın süredir çalışmalar devam ediyor.   Priene Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Hakan Mert, Söke Kaymakam Ali Akça  ve Söke Belediye başkanı Mustafa İberya Arıkan bu hedefe ulaşmak için yoğun çalışma yapıyor. 

Priene Antik Kenti Nerede?

Aydın ilinin Söke ilçesine bağlı olan Güllübahçe Mahallesi'nde bulunan Priene Antik Kenti, dünyada eski şehir planlamacılığının en güzel ve dikkat çekici örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Söke ilçesinin 15 km güneybatısında kurulmuş olan antik kent, 370 metre yüksekliğe sahip olan sarp kayalık arazide yer alıyor olmasından dolayı denizden ve çevreden gelebilecek her türlü saldırılara karşı tarih boyunca önemli bir avantaj sağlamıştır.

Antik kent hakkındaki bilgilere tarihte ilk defa MÖ 7. yüzyıldaki antik kaynaklarda ulaşılan Priene Antik Kenti'nin MÖ 2. yüzyılda kurulmuş olduğu düşünülmektedir. İyon uygarlığının bir parçası olarak varlık göstermiş olan Priene, aralarında Efes ve Milet'in de olduğu 12 İyon şehir devletinden biri olmuştur.

Priene Antik Kenti'ne Nasıl Gidilir?

Türkiye'nin önemli tarihi değerlerinden biri olan Priene Antik Kentine Aydın'dan Söke yönünde seferler düzenleyen araçlar vasıtasıyla ulaşım sağlanabilmektedir. Güzelbahçe Mahallesi'ne giden dolmuşlardan da yararlanılarak antik kente kolaylıkla ulaşım sağlanabilmektedir. Söke'nin ilçe merkezine 15 km mesafede konumlanmış durumda olan Antik Kente Söke'den taksi vasıtasıyla da oldukça uygun fiyata ulaşım sağlanabilmesi mümkündür.

Priene Tarihi ve Özellikleri

Priene Antik Kenti'nin geçmişi milattan önce 7. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu bakımdan Priene Antik Kenti sahip olduğu son derece geniş bir geçmişe sahip olan tarihi yerler arasında kendisine yer bulmaktadır. 12 İyon (İon) şehrinden biri olma özelliğine sahip olan Prienne, kolonistler tarafından kurulmuş bir kent olarak bilinir. Antik kentin kurucu isminin ise Atina'nın kurucusu olarak bilinen Kodros'un oğlu Aepytos olduğu tahmin edilmektedir. Priene Antik Kenti'nin adının anlamı ise 'Hisar yurdu' manasını taşımaktadır.

Dünyada şehir planlamanın öncüsü

Miletli mimar Hippodamus tarafından geliştirilmiş olan 'grid sistemi' Priene'nin isminin dünyaca tanınmasında en önemli etkeni oluşturmuştur. Dünyada şehir planlamasının öncüsü olarak da kabul görmüş olan grid sistemi, ızgara biçimli kent planı anlamını taşımaktadır. Priene'de genellikle 3.5 metre genişliğe kadar ulaşan şehir sokakları, sahip olduğu eğimli arazi nedeniyle merdivenli olarak inşa edilmiştir.

Deniz ticareti ile zenginleşmiş olan şehrin Naulokhos adını taşıyan limanı bulunmaktaydı. Bu liman, Büyük Menderes Nehri'nin taşımış olduğu alüvyonlar ile dolarak Büyük Menderes Ovası'nın toprakları altında kalmıştır. Geçmişte oldukça büyük bir öneme sahip olan bu limanın oldukça verimli topraklarla dolması sonucunda şehrin önemi de büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. 2. yüzyılda tamamıyla terk edilen Priene Antik Kenti'nde çok fazla sayıda önemli mimari yapı bulunmaktadır.

Priene Antik Tiyatrosu

Priene Antik Tiyatrosu sahip olduğu 5 bin kişilik kapasitesiyle birlikte MÖ 350 yılında inşa edilmiştir. Tanrıça Athena adına, şehre en hakim olan noktada inşa edilmiş olan Athena Tapınağı'nın önünde Athena'nın altın ve fildişinden yapılmış olan bir heykeli de şehrin en önemli sembollerinden birini oluşturmuştur. Bu heykelin ise günümüze yalnızca bir kısmı ulaşabilmiş durumdadır. Günümüzde Athena Tapınağı'nın sunak bölümünün yalnızca bir bölümü görülebilmektedir.

Priene Antik Kenti'nin biri batıda, diğer ikisi doğuda olmak üzere 3 adet giriş kapısı bulunmaktaydı. Antik şehrin ana giriş kapısı durumundaki Doğu Kapısı, taşlı kaldırımlı uzun bir yokuş yolunun sonrasında ulaşılan tiyatro sokağının kuzey doğusunda bulunmaktadır.

Antik Kent'i hangi saatlerde ziyaret edebilirim?  

Priene Antik Kenti her gün ziyaret edilebilir bir nitelik barındırmaktadır. Priene Antik Kenti'nin ziyaret saatleri yaz aylarında 08.00-19.00, kış aylarında ise 08.30-17.00 olarak belirlenmiş durumdadır.

Editör: Esra Seyirden