Özgür Coşkun'un sunumuyla İzTV’de yayınlanan Ekopolit'iz programının konuğu CHP İzmir Milletvekili Aday Adayı ekonomist Şahin Fırat oldu. Şahin Fırat ülke ve dünya gündemine dair önemli değelendirmelerde bulunurken, aday adaylık sürecine ilişkin, “Bizim şu an parlamentomuz çalıyor mu? Adil yargı var mı? Eşit yurttaşlık çok çok önemli eşit yurttaşlık var mı? Bunlar bizim kanayan ve kanatılan yaralarımızdır. Kürt sorununun çözümüne ilişkin, eşit yurttaşlığa ihtiyaç var. O yüzden 13. Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu, ‘bu sorunun çözümü parlamentodur’ diyor. Bu dönem zor bir dönem hem siyasi olarak hem ekonomik olarak zor bir dönem. Bizim 36 yıllık ekonomi deneyimimiz var. Bunun değerlendirmesi lazım, bu deyimlerin kamuya aktarılması lazım. Şimdi parlamentoya gitti bir vekil, uzmanlığı var mı? bilmiyoruz. Meclis’in durumu ortada bir önerge vermen için kendinde de bir şeyler olmalı dolu olmalısın. Benim hem ekonomi alıyla ilgili, askeri kimliğimle ilgili, uluslararası deneyimlerim var. Bunların hepsi kullanılmalı” dedi.
Pırıl pırıl aday
Türkiye siyasi gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fırat, “Dünya siyaseti gibi Türkiye siyaseti de bir satranç tahtası üzerindeki hamleler gibi. O yüzden ekonomik sıkıntılarla kıvranan halkın gündemine getirip ‘seccade gündemini’ oturtuyorlar. Pırıl pırıl tertemiz bir cumhurbaşkanı adayı var ortada, dini argümanlarla karalamaya çalışıyorlar. Oysa vatandaş aç aç ne anlatacaksınız bu insanlara. En son emeklilere en düşük maaş 7500 TL dediler. Ancak bu paranın üzerinde alanların maaşını yükselmedikleri için tüm emekliler açlık sınırın altında sıkıştı kaldı. 13 milyon emekli açlık sınırın altında kaldı” dedi.
Emekçi hakkını alacak
TÜİK ile ENAG verilerinin arasındaki tutarsızlığın boyutlarını gözler önüne seren Fırat, “Bu hafta enflasyon verileri açıklandı. İnanılmaz uçuk rakamlar. Neyse ki 30 kusur gün kaldı iktidar değiştiğinde; her şey ortaya çıkacak ENAG mı doğru söylüyor, TÜİK mi hep birlikte göreceğiz. Biliyorsunuz ENAG yüzde 112 açıkladı, TÜİK yüzde 50 civarında açıkladı. Arada yüzde 60 falan fark var. Buradaki aslında işçinin emekçinin alacağı maaş farkını çalmaktır. Onların emeğinden alın terinden çalmaktır. Bunun vebali çok çok büyüktür. Bunların hepsini bir iki ay sonra göreceğiz TÜİK neye kalem oynatmış nerelerde hata yapmış göreceğiz. O zaman işçi, emekçi, memur, emekli hakkını tam anlamıyla alacak. Belki geriye dönük haklarını bile alacak. Bu ay baz etkisi bitti. Bundan sonra önümüzü daha net göreceğiz. Seçime gidiyoruz, 3 Mayıs’ta yine enflasyon açıklanacak bakalım orada nasıl bir oynama olacak. Bu iktidar bu ay fiyatları aşağı çekecek çünkü gereksiz arttırdı şimdi düşürecek” diye konuştu.
Niye biz ödeyelim
Enerji Bakanlığı’nın şirketlerin neden olduğu cezanın bedelini halka ödettiğini söyleyen Fırat, “Geçtiğimiz hafta Paris Tahkim Mahkemesi Türkiye’yi 1.4 milyar cezaya mahkum etti. Bizim Enerji Bakanlığı üstünü kapatmak için ‘hemen ödeyeceğiz’ dedi. Normalde böyle cezalarda bir itiraz edersin, bir üst mahkemeye gidersin. Ama bunlar ne yapıyor hiçbir şey sormadan ‘ödeyeceğiz’ diyor. Neden sormuyorlar bu cezanın nedeni ne hangi şirketlerden ötürü bu cezayı aldık sormuyorsun. Koymuşsun damadının yakının şirketi tek yetkili o şirket, boruyu döşemişsin, tankerleri çekmişsin oraya, tankerlerin hangi şirkete ait olduğu belli. Bu cezayı niye ben sen vatandaş ödesin. Niye çocuklarımızın geleceği refahı için kullanılacak paraları ceza olarak ödeyelim” dedi.
Mevcut dönemi 5 Nisan Kararları alınan döneme benzeten Fırat, “ 5 Nisan 1994 tarihinde, o dönemde ekonomi ile ilgili her şeyi kendine bağlayan Tansu Çiller ve hükümeti zamanında ekonomide yaşanan bozulmalar, artan kamu harcamaları ve kamu borçlanması, yüksek cari açık, kamunun bankalara olan borcunu azaltmak için yüzde 80’lerde dolaşan faizi 3-5 puan indirmek için hazine kâğıtları ihalesi iptalleri ve Ocak 1994’ten başlayan sermaye çıkışı ile dolar 14 bin liradan 5 Nisan’da 42 bin liraya çıktı. Dövize olan talebi önlemek ve kısa dönemli kamu borçlarını ödeyebilmek için iktidar, yüzde 400 faizli üçer aylık iki defa borçlanma kâğıtlarını piyasaya sürdü. Bugün EYT’liler yıllardır insanlar haklarını arıyor. Bu insanları yasaya uygun emekli etmediler. Şimdi bunun maliyeti 200 milyar faiz yükü 200 milyar, deprem maliyeti 150 milyar paralar nerede yok. 5 Nisan kararının bir benzeri bir tablo neyi sıkıştırsan sıkıştır patlar. Bu dövizi niye bu kadar baskılıyorsun ihracatçılar bile ağlaya başladı. Bizi deneme tahtasına çevirdiler. Benden sonra tufan zihniyetindeler. İktidar değişince iyi bir alt yapı oluşturularak bu sorun 1-1,5 yıl içinde düzelecek” diye konuştu.
Hortum artık kesilmeli
‘Tiksindirici borç’ kavramına açıklık getiren Fırat, “Tiksindirici borç, namı değer adı ile ‘İğrenç Borç’, “Meşru Olmayan Borç” ilk defa 1920’li yıllarda gündeme getirilmiş bir öğretidir. Kısaca, dış borç alan ve bunu milletinin menfaatine harcamak yerine, kendi kişisel ikbali için harcayan liderler için kullanılır. Şimdi biz de Çanakkale Köprüsü açılalı bir yıl oldu. Bizim bir yıl için müteahhit verdiğimiz araç garantisi 16 milyon, iki milyon araç geçmiş. Bunun parasını kim ödüyor. Biz sen, ben bunun parası ne Bakan Adil Karaismailoğlu’nun, ne Erdoğan’ın cebinden çıkıyor. Bu hortumun ucunun kesilmesi lazım. Seçim demek para demek, bu paralar hazineye aktarılsa devletin harcama yönetmeliği var yapamıyor. O yüzden müteahhitte ver müteahhitten al hesabını o versin. Şimdi deprem bahanesiyle 115 milyar para toplandı. Merkez Bankası 30 milyar nasıl çıkaracak kasasından. Bu para lazım iktidara, bu paralar nerede kimin kontrolünde şu anda. Tüm bu nedenlerle bu seçim adil bir seçim değil. Kamu kaynağını kamu imkanlarını sanına kadar kullanıyorlar. Bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar; birincisi tüm bakanları etkisi olsun diye sahaya çıkardılar. İkincisi kaybederlerse yargılanmasınlar diye dokunulmazlıkları olsun istiyorlar” ifadelerini kullandı.