İzmir’in Alsancak semtinde yer alan ve şehrin en eski ibadethanelerinden biri olan Aziz Yuhanna Anglikan Katedrali, 1625 yılında Levant Şirketi tarafından inşa edilerek İzmir’deki Hristiyan varlığının sembollerinden biri hâline geldi. Osmanlı döneminde Sultan Süleyman’ın izniyle yapılan bu kilise, İzmir’deki İngiliz topluluğu ve Levant tüccarları için önemli bir inanç merkezi oldu.

1625’ten günümüze

İzmir’de Anglikan Hristiyan rahiplerin varlığı 1630’lu yıllara kadar uzanıyor. İlk kilise yapısı, Levant Şirketi personeli için inşa edildi. Ancak bugünkü neogotik tarzdaki kilise, 1898 Kasım ayında başlatılan yapım sürecinin ardından 1899 yılında ibadete açıldı. Kilisenin mimarisinde Avrupa etkisi oldukça belirgin. Almanya’nın Münih kentinde üretilen vitray pencereler, Etiyopya ve Rusya’dan gönderilen haç hediyeleri, kiliseye uluslararası bir kimlik kazandırdı. Kilisenin finansmanı, dönemin İzmir’inde yaşayan İngiliz vatandaşları tarafından sağlandı.

Gotik mimarisi ile sanatsal dokunuşlar

Aziz Yuhanna Katedrali, dış görünümüyle de dikkat çeker. Batı cephesinde yer alan gül penceresi, çan kulesiyle birlikte görkemli bir siluet sunar. Altında üç parçalı vitray pencere, kilisenin neogotik çizgisini yansıtırken; kuzey cephesindeki fil ayakları, detaylardaki zarafeti öne çıkarır. İç mekânda ise vaftiz kurnası, istiridye kabuğu formundadır. Bu biçim, Hristiyanlıkta yaşam yolculuğunu simgeler. Sol tarafta Cebelitarık Piskoposu William Edward Collins’in mezarı, doğu tarafında ise 1904 yılında Charles Kepme tarafından tasarlanan vitraylar yer alır.

Diplomatik krize sebep oldu

İzmir Belediyesi’nin 1970’li yıllardaki bir yol çalışması sırasında Aziz Yuhanna Katedrali’nin bahçesinden yaklaşık dört metre içeriye girilerek yol açıldı. O dönem belediye başkanı olan İhsan Alyanak döneminde, bu müdahale hem kilisenin hem de yanındaki İngiltere Konsolosluğunun duvarının yıkılmasına neden oldu. Bu gelişme, İngiltere ile Türkiye arasında diplomatik krize yol açarak nota verilmesine neden oldu. Kilisenin tarihi yalnızca Anglikan inancına değil, Hristiyanlık tarihi açısından da büyük anlam taşır. Kilise, 69-155 yılları arasında yaşayan ve Aziz Yuhanna’nın öğrencisi olan Aziz Polikarp’a ithaf edilmiştir. Polikarp, Kadifekale eteklerinde Roma Stadyumu’nda yakılarak şehit edilmiştir. Bu olay, İzmir’in Hristiyanlık tarihindeki yerini daha da özel kılar.

Sanatla yükseltilmiş duvarlar

1680 yılındaki büyük yangının ardından, kilise onarımdan geçmiştir. 1775 yılında Osmanlı izni ve XVI. Louis’in desteğiyle üç nefli bazilika formunda yeniden yapılandırıldı. 1892-1898 yılları arasında şapellerle genişletildi ve sanatsal olarak dekore edildi. Bu süreçte İzmir’de yaşayan Fransız sanatçı Raymond Charles Pere, Aziz Polikarp’ın hayatını konu alan freskleri kilise duvarlarına yansıtarak yapıya sanatsal bir ruh kattı.

İzmir'de yazın tadını çıkaracağınız 5 eşsiz plaj ve koy: Maviliklere doyacaksınız İzmir'de yazın tadını çıkaracağınız 5 eşsiz plaj ve koy: Maviliklere doyacaksınız

Bugün hâlâ aktif olarak kullanılan kilise, doğu-batı doğrultusunda uzanan üç nefli, kubbeli ve bazilikal bir mimariye sahiptir. Batı cephesindeki çan kulesi, İzmir’in silüetine tarihî bir derinlik katarken, iç mekânında yapılan Rab’bin Sofrası ayinleri ve vaftiz törenleri, kiliseyi inancın yaşayan bir parçası hâline getiriyor.

Muhabir: CEM TİBET DEMİREZER