Ramazan da geldi ve siyasal İslamcıların Koronavirüs ile yepyeni bir sınavları daha başladı. Malum, Ramazan ayı bunu şova çevirme konusunda din tüccarlarının kendilerini en görünür kıldıkları zamanlardır. 5 yıldızlı otellerde idrak ederler ‘aç’ın, garibanın, aşsızın, işsizin halini. Sabahlara kadar canlı yayınlarda tartışırlar nelerin haram, helal, farz, sünnet olduğunu. Canlı yayınlarda ezanlar okuyarak oruçlar açılır. Belediyeler kurarlar büyük büyük iftar çadırlarını. Devlet erkanı davet edilir öncelikle koskoca kent meydanlarındaki iftar sofralarına. Teravih namazları, Kadir Gecesi, Bayram Namazı derken 1 aylık açlığı 3 günde bitirmeye yönelik bayram ziyaretleri, bayram ziyafetleri...

Bütün içtenliğiyle namazını kılıp orucunu tutana, zekat ve fitresini verene değil elbet bu söylediklerim. Benim derdim bunu büyük bir gösterişle yapan ve Ramazan ayını amacının ve felsefesinin çok dışına çıkarak kutlayan ve yaşayanlarla. Özellikle siyasetçilerin, kanaat önderlerinin ve tarikat liderlerinin ‘’en büyük müslüman’’ olduklarını birbirlerine karşı gösterme yarışlarıdır benim midemi bulandıran.

Ne güzel ki pandemi nedeniyle bu şovların hiçbirisi yapılamayacak bu yıl. Ne güzel ki ibadet ettiğini bizim ve tüm inananların gözüne sokarak gösteren bu üst-İslam sınıfının bu sene hevesleri kursaklarında kalacak. Çünkü, oruç da namaz da evlerde bu yıl. Fakire fukaraya yardım etmek için dayanışma ağları var artık. Teravih Namazı ve Cuma Namazı ve Bayram Namazı sonrası mikrofonlara, kameralara demeç vermek yok artık bu yıl. Olması gerektiği gibi yani.

...

Daha önce Umre’yi ve Cuma Namazı ile cemaatle camide kılınan vakit namazlarını yasaklamak siyasal islamcı bir hükümete nasip oldu. İlahi adalet denen şey böyle bir şey sanırım. Ezanı Türkçe yaptılar, camileri ahırlara çevirdiler, böyle giderse ölülerimiz namazsız gömülecek diyerek ‘’CeHaPe zihniyeti’’ diye küçümsedikleri anlayışa attıkları tüm iftira geldi üstlerine yapıştı. Şu yasaklamalar CHP’nin iktidarında uygulansaydı kaç yıl boyunca bunun kara propagandasına maruz kalırdı kimbilir CHP? Dini sömürerek iktidara gelen bu siyasal islamcılar bakalım Ramazan ayında yapamayacakları bu ‘şov’ların acısını CHP’den nasıl çıkarmaya çalışacak izleyerek göreceğiz yine.

Bu gidişle Hac da bu yıl yapılmayacak. Suudi’lere yüz yıllardır din turizmi sayesinde milyarlarca dolar kazandıran bu ‘’pahalı’’ ibadet de bu yıl riske girdi. Suudi kara kara bunu düşünüyor olmalı. Petrol gelirlerinin de çok azaldığı bu dönemde önce Umre ticareti bitti, şimdi de Hac bitecek. Buna bağlı olarak dönen ekonominin tümü çökecek 2020 için.

Türkçe ezan konusunda 70 yıldır etmedikleri laf kalmayan muhafazakar sağ ve siyasal islamcıların şu anda minarelerden okunan türkçe korona duası için ne hissettiğini merak ediyorum doğrusu. Huylanmışlar mıdır acaba? Bu da CHP’nin bir icraati midir yoksa? Ya da Diyanet içine sızmış ‘paralel’lerin bir oyunu mudur acep?

Cenaze namazalarının yasaklanması ve koronadan ölenlerin yakınlarının bile sokulmadan gasilhanelerde yıkanıp özel giysili kişiler tarafından defnedilmesi de başka bir ironi oldu. Hele ki Umre’den dönen ve korona nedeniyle ölenlerin bu şekilde gömülmesi bir yandan bu döneme denk gelmesi de başka bir tecelli.

Yanlış anlaşılmasın. Bu önlemlerin ve yasakların her birisini çok doğru buluyorum. Buradaki soru şu: Tüm bunların AKP iktidarına denk gelmesi hak mıdır yani şimdi? Adalet midir yani? Ya da soruyu tersten soralım, CHP iktidarında tüm bu tedbirler geliştirilmiş olsa ne diyeceklerdi?

‘Allah’ın sopası yok ki’ demeyeceğim bundan sonra. Bu sopa çok sert bir biçimde kafalarına indi çünkü. İslamı bir ‘’şov biznıs’’ alanı olarak gören herkesin ekmeğini elinden aldı bu Allahın görünmeyen sopası. Bakalım nasıl argümanlar üretecekler bundan sonra?

Ve son soru da şu olsun: 23 Nisan’da İzmir’in bazı cami hoperlerlerinden duyulan İzmir Marşı acaba nasıl bir hezeyan yarattı duygu dünyalarında?