Nazım Hikmet “dünyayı çocuklara verelim, kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi, hiç değilse bir günlüğüne doysunlar”… diyordu dizelerinde. Evet, yoksulluk en çok çocuklarımızı etkiliyor, savaşlar en çok çocuklarımızı vuruyor, çocuklarımız işyerlerinde en kötü koşullarda çalıştırılıp perişan ediliyor.
Çocuk işçiliği insanı gelişim açısından ciddi bir sorun olarak görülmektedir. İstatistikler çalışan çocukların önemli oranda eğitim hakkının da gasp edildiğini ortaya koymaktadır.Dünyada her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda bırakılırken bu çocuklar sağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden de mahkum kalmakta fiziksel ,sosyal,kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır.
Çocuk işçiliği, çocukları çocukluklarını sağlıklı bir şekilde yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve yeteneklerini eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı işler olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı işler, okula düzenli devam etmelerini engelleyerek okullarından erken ayrılmalarına yol açan işler çocuk işçiliği kapsamında değerlendirilmektedir.
Türkiye’de yaklaşık olarak 800 bin civarında kayıt dışı çalışan çocuk işçi bulunmaktadır. Türkiye’de “çırak” ve “stajyer” adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak emek sömürüsüne maruz kalmaktadır.
Türkiye’de çocuk işçi sayısında yaşanan artışın temel nedenlerinin başında eğitimde 4+4+4 dayatması ile başlayan ve çocukları örgün eğitim dışına iten politikalar ve devletin patronlara yönelik çırak ve stajyer çalıştırmayı kolaylaştıran düzenlemelerinin belirleyici etkisi olduğu açıktır. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından yapılan yasal düzenlemeler ile çocuk işçiliğinin önü çıraklık ve stajyerlik uygulamaları üzerinden artmış, çocuk işçilerin çalışma koşulları daha da ağırlaştırılmıştır. Bugün sayıları 1,5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsünün artması, çocukların ‘çırak’, ‘stajyer’ kimliğiyle çalıştırılmasının, dolayısıyla çocuk emeği sömürüsünün önünü daha da açmıştır.
Çocuk işçiliği üzerine yapılan araştırmalar ve yürütülen çalışmalar çocuk işçiliğinin ana nedenini yoksulluk olarak göstermektedir. Ailelerin yeterli bütçeye sahip olmaması ve ekonomik güçlükler, ailelerin çocuklarını okuldan alarak, çalışma hayatına itmelerine neden olmaktadır. Ekonomik nedenle, özellikle okul masraflarının karşılanmasında ailelerin yetersiz kalması veya çocuğun işten alınması nedeniyle uğrayacağı gelir kaybı, çocuğun okuldan ayrılmasında en önemli etken olmaktadır. Yoksulluğun altında ise, işsizlik, bozuk gelir dağılımı, ekonomik kriz, ülke kaynaklarının verimli kullanılamaması, hızlı nüfus artışı, göç, plansız şehirleşme, kayıt dışı ekonomi gibi bir çok nedenler bulunmaktadır.O zaman ne yapılması gerekiyor bu yanlışa dur demek için çocuk işçiliğini önlemek için denetim yetersizlikleri ortadan kaldırılmalı denetim ve ceza yaptırımları arttırılmalıdır Göç önleyici önlemler alınmalıdır.Bir meslek öğrenme amacıyla yürütülen çıraklık eğitimi iş yerlerinde amacına uygun bir şekilde yürütülmeli ve gerekli denetimleri yapılması için yasalara uyulması gerekir .Şimdi soruyorum size çocuk işçiliği ne demek? insan emeğinin sömürüsünün en acımasız, en zararlı, en yok edici biçimi demek; okula gidecek çocuğu işe göndermek ve çalıştırmak, tıpkı kiraz ya da elma çiçeğini dalından koparmak gibi bir şey.
Çocuklar İçin Savaşsız Sömürüsüz Bir Dünya Yaratma Umuduyla…