Halk, adalete o kadar susamış ki; gece-gündüz her yerde adalet arıyor. Vatandaş; yargıda, vergide, gelir dağılımında, eğitimde, istihdamda, her alanda adalet bekliyor.
Vatandaş verdiği toplumsal tepkilerle ‘’KORKU DUVARINI’’ aşarak ‘’artık kaybedeceğim bir şeyim yok’’ noktasına geldi. Bu bağlamda; siyasal iktidarın yoğunlaşacağı nokta, vatandaşın ‘’BEŞERİ ADALET’’ten umudunu keserek, ‘’İLAHİ ADALET’’ arayışına yöneleceği bir ortamı hazırlamaktan kaçınmak olmalıdır.
CHP’nin Yozgat mitinginde, çiftçi vatandaşın kürsüde yaptığı konuşmada, ‘’Turpunan , Salgamınan devlet idare edilemez; devlet hakla, hukukla, adaletle idare edilir.’’ şeklindeki sözleri; iktidarıyla, muhalefetiyle siyasetçilere alınması gereken büyük bir ‘’DERS’’ olmuştur.
Ayrıca; çiftçi yurttaşımızın bu ‘’ DERS’’ niteliğindeki sözleri; halkın siyasetçilerin önüne geçtiğini, siyasetçinin halkı değil; halkın siyasetçiyi yönlendirdiğini gösteriyor.
Gerçek olan şu ki; Türk Halkı’nın genlerinde Cumhuriyet, demokrasi, vicdan ve adalet anlayışı var. Türkiye’yi demokrasi ve özgürlüğün olmadığı körfez ülkesi gibi yönetmek mümkün değil.
Bu arada; geçim sıkıntısı arttıkça, yaşlılar, gençler, sabit gelirliler ‘’ÇARESİZ’’ kaldıkça; sessiz çoğunluğun dinamizmi ‘’DİP DALGA’’ ya dönüşür; iktidar oy kaybetmeye, muhalefet de oyunu artırmaya başlar. İnsanların yaşam düzeyini düşürerek enflasyonu aşağı çekme politikası; vatandaşı iktidardaki partiden uzaklaştırır.
Emeklinin, çalışanın maaşına ‘’DÜŞÜK’’ zam yaparak, işsizi, güçsüzü, dar ve sabit gelirliyi göz ardı ederek, insanları fakirleştirerek iktidarı sürdürmek mümkün değildir.
Bugün yaşadığımız süreç; tam da budur.
YARGI OPERASYONU KAMU VİCDANINI SIZLATIYOR
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na uygulanan ‘’YARGI’’ OPERASYONU; ‘’kamu vicdanı’’nı sızlatıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıllık diplomasının ‘’İPTAL’’ edilmesi, daha sonra da, gözaltına alınıp tutuklanması; ‘’KAMU VİCDANI’’nı incitti ve açıklanan gerekçeler de toplumu ‘’İKNA’’ etmedi.
Yargı güvenliğinin olmaması, toplumu endişeye sürükledi.
Diploma iptali; üniversiteleri ayağa kaldırdı.
Üniversite öğrencileri diplomalarının güvende olmayacağı kaygısını taşıyarak gösteri yapıyor, dersleri ‘’BOYKOT’’ ediyor.
Bu arada; Türkiye’ nin en köklü, başarılı ‘’PROJE’’ liselerinin öğretmenleri neredeyse topluca değiştiriliyor. Lise öğrencileri ‘’ÖĞRETMENİME DOKUNMA’’ sloganıyla oturma eylemi yapıyor.
Üniversite öğrencileri, akademisyenler, belediye başkanları, politikacılar, iş insanları, sivil toplum örgütlerinin üye ve yöneticileri gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
Anne-babalar; çocuklarının geleceği konusunda derin endişeye kapılıyorlar.
Gücü eline geçirenin diplomayı iptal ettiği, istediğinin malına-mülküne el koyduğu, muhalif partilere ‘’kayyum’’ atanacağı söylentisinin yaygınlaştığı bir ‘’KORKU İKLİMİ’’nde ‘’HUKUK GÜVENLİĞİ’’nden ve demokrasiden söz edilebilir mi?
Yarın neye uyanacağımızı bilmiyoruz. Bu belirsizlik; ekonomiyi sarsıyor, istikrarı bozuyor, tedirginliği artırıyor, demokrasiye ve toplumsal huzura zarar veriyor. Vatandaşın seçme ve seçilme hakkı göz ardı ediliyor.
Alınan kararlar da ‘’RIZAYA’’ dayanmıyor.
Bu süreçte, siyaset bilimciler; ‘’KAMU VİCDANI’’nı tatmin etmeyen uygulamaların, giderek derinleşen ekonomik krizin ve buna bağlı olarak yaygınlaşan yoksulluğun toplumda ‘’DİP DALGA’’ oluşturduğunu, bunun da Ak Parti’nin oylarını erittiğini, böylece Ak Parti’ den uzaklaşan oyların CHP ve muhalefet partilerine yöneldiğini’’ değerlendiriyorlar.
SONUÇ OLARAK
Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed, ‘’BİR SAATLİK ADALET, BİN SAATLİK İBADETTEN DAHA HAYIRLIDIR’’ diyor.
ALMAN ATASÖZÜ: BİR ÜLKE YALNIZ ADALETLE EBEDİ OLUR, ADALETSİZLİKLE YIKILIR.
KAŞGARLI MAHMUT ise "ZULÜM AVLUDAN GİRİNCE, ADALET BACADAN ÇIKAR" değerlendirmesinde bulunuyor.