13 aile milli gelirin yüzde 90’ını alıyor, emek zayıfladıkça sermaye güçleniyor.

Toplum örgütlü değilse, sermaye emeği baskılıyorsa, iktidarın önceliği mutlu azınlıksa; demokrasi kaliteli değil.
Örgütsüz toplum siyasal iktidarlara karşı savunmasızdır.
Örgütlü toplum demokrasinin ruhu.

Örgütlü toplum, grevli, toplu sözleşmeli, sendikal örgütlenme özgürlüğü ve güçlü sivil toplum örgütlerinin varlığı; nitelikli bir demokrasinin vazgeçilmez koşullarıdır.
Özellikle; işçi sınıfının, emeğin, sendikal örgütlenme özgürlüğü; refahın tabana yayılmasında temel belirleyicidir. Son 5 yıldaki enflasyon yüzde 462 artarken, SERMAYENİN kârı yüzde 2 bin arttı.

Buna karşılık; ücretliler asgari ücret düzeyine geriledi, asgari ücretle yaşamaya çalışan emekçiler, işçiler DERİN YOKSULLUK içine sürüklendi.
Bu tablo karşısında; işçiler, İNSAN ONURUNA YARAŞIR YAŞAM, sağlıklı çalışma koşulları ve emeğinin karşılığını almak için TOPLU SÖZLEŞME, TOPLU PAZARLIK VE GREV HAKKINI her hangi bir kısıtlama ve engelleme olmadan kullanmak istiyor.

Bu arada; 13 aile milli gelirin yüzde 90’ ını alırken 85 milyon ise milli gelirin yüzde 10’una sahip olabiliyor. Nüfusun yüzde 1’i toplam servetin yüzde 40’ına sahip.
Ayrıca; 16 milyon emeklimiz, 9 milyon da asgari ücretlimiz var.

Toplam 25 milyonluk bir kesim DERİN YOKSULLUK içinde. Ayrıca; 11 milyon işsizimiz, 7 milyon da yoksul çocuğumuz var.

Örgütsüz toplum; İktidara karşı savunmasız kalıyor

18-24 yaş gurubundaki her 100 gençten 31’i ne eğitimde, ne de işte. Bu gençler çalışmıyor, okumuyor. Bu yüzden de, gençlerin aklı yurt dışında.
Bu arada; 2024’ün 3’üncü çeyreğinde yüzde 0.2 daralan ekonomide EMEĞİN PAYI yüzde 40.4’den yüzde 36.4’e düştü. Sermayenin payı ise yüzde 38’den yüzde 45’e çıktı. Unutmayalım ki; emeğin ulusal gelirden aldığı payın düştüğü, sermayenin payının arttığı bir sistemden refah toplumu da, sosyal devlet de, toplumsal barış da çıkmaz. Nüfusun yüzde 1’i toplam gelirin yüzde 40’ına sahip.

Bu tablo bize, gelir dağılımındaki ADALETSİZLİĞİ gösteriyor.
İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, gelir dağılımı adaletsizliğiyle mücadelede, demokratik bir ülkede en etkili mücadele işçi sınıfının ÖRGÜTLÜ gücüyle mümkündür.
Ancak; ne var ki; 2025 Türkiyesi’nde emeğin örgütlü gücü, 1980 öncesinin çok gerisinde.

İşçi sendikaları asgari ücretin belirlenmesinde de, toplu sözleşme sürecinde de ne yazık ki; etkisiz, güçsüz bir konumda. Tam da, IMF’ nin uluslararası finans kuruluşlarının istediği bir noktada.

SONUÇ OLARAK

Örgütlü toplum demokrasinin ruhu. Emek zayıfladıkça sermaye güçleniyor. Örgütsüz toplum; siyasal iktidara karşı savunmasız.