Son iki yıldır yaşadığımız derin yoksulluğun fotoğrafı, yüreğimizi sızlatıyor, içimizi acıtıyor.

Emeklilerin maaşı 14 bin 469, asgari ücret 22 bin TL.
Enflasyon ve düşük maaşlar nedeniyle kredi kartı borcu ödenemiyor.
BDDK’nin verilerine göre; son bir yılda, takipteki kredi kartlarındaki artış oranı yüzde 259.
Bu arada; Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Toplantı Tutanağı’nda, ‘’Ocak 2025’ de kira artış oranının belirgin bir şekilde yükseleceği’’ tespiti yapıldı.
Asgari ücret enflasyonun altında, emekli can çekişiyor, enflasyon ve pahalılık sürüyor, barınma ve beslenme krizi devam ediyor, maaşlar kiraya yetmiyor, işsizlik ve yoksulluk yuvaları yıkıyor, Türk Lirası eriyor, döviz tırmanıyor, açlık ve yoksulluk hayatı yaşanmaz hale getiriyor.
Bir yanda içimizi karartan bu ekonomik ve sosyal fotoğraf, diğer yanda da güven vermeyen ekonomi yönetimi…
Oysa; ekonomi bilimi, üretimi arttırmadan, tüketimi düşürmeden, ‘’GÜVEN ORTAMI’’ oluşturmadan, enflasyonu düşürmenin, yoksulluğu ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını öngörüyor.
Bilinen bir gerçek de gelir adaletsizliğiyle, artan vergilerle, yükselen enflasyonla, yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla ‘’REFAH TOPLUMU’’ olamayacağımız gerçeğidir.
‘’REFAH TOPLUMU’’ olmak bir yana; ülkemizde iyi beslenemeyen 10 milyonları etkileyen ‘’AÇLIK KRİZİ’’ var. Buna artan fahiş kiralar ve ‘’BARINMA KRİZİ’’ de eklenince dar ve sabit gelirliler için yaşam, iyice zorlaşarak çekilemez hale geliyor.

Nüfusumuz yaşlanıyor

Bu arada; yaşlı nüfus artarken Türkiye’nin buna hazır olmadığı görülüyor.

Yaşlılar, emekli olmalarına rağmen yaşamlarını sürdürmek için çalışmak zorunda kalıyor, sosyal yaşama katılamıyor, yalnızlık psikolojisine kapılıyor.
Son verilere göre; çalışma hayatı içinde 65 yaş üstü olan yaşlı nüfusun oranı yüzde 11.8
Yaşlılar, aylık 10 bin TL’ ye yaklaşan özel huzurevlerine gidemiyor, devlet huzurevleri için de yıllarca sıra beklemek zorunda kalıyor, buna da ömürleri yetmiyor.
Emekli geçim derdinde, ekmek kavgasında, devletin kendisine uzanacak ‘’şefkatli’’ elini bekliyor.
Bugün, emekli; büyümeden, artan milli gelirden ve ‘’REFAHTAN’’ payını almak istiyor.
Bu arada; TÜİK’in ve SGK’nin verileri incelendiğinde ASGARİ ÜCRET ve MİLLİ GELİRDEKİ ARTIŞ ile emekli aylığı arasındaki makasın giderek açıldığı görülüyor.

Emekliler onurumuz

Unutmayalım ki, bugünün emeklileri; dünün çalışanı, ülke kalkınmasında, milli gelirin artmasında ve ‘’ÇAĞDAŞLAŞMA MÜCADELESİ’’nde alın terini döken, göz nurunu tüketen emektar ve onurlu insanlardır.

Emeklilere kimseye muhtaç olmadan, sağlıklı, mutlu, onurlu bir yaşam sürdürecekleri ekonomik ve sosyal ortamı hazırlamak; sosyal devletin en başta gelen görevidir.
Bugünün emeklilerine ‘’VEFA DUYGUSU’’ beslemeyen, onları adeta yalnızlığa iten, ‘’ KORUMASIZ’’ bırakan toplumların parlak bir geleceği olamaz.

SONUÇ OLARAK:
Çalışarak ONURLU bir şekilde yaşlanarak emekli olmak, kimseye muhtaç olmadan yaşamak TEMEL İNSAN HAKLARINDANDIR.