Dünyayı verelim çocuklara
Hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı çocuklara verelim
Kocaman bir elma gibi verelim
Sıcacık bir ekmek somunu gibi
Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler.

Ne güzel bir şiirdir ne güzel anlatmış dizelerde Nazım Hikmet…
Her okuduğumda içimde bir umut doğar, bir tomurcuk filizlenir geleceğe dair…
Geçtiğimiz günlerde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladık. Bir defa daha anladık ki çocuklarımız çok önemli ve kıymetli…
Önemli olan bunu hep bilmek fark etmek ona göre yaşamak ve güzel bir dünya bırakabilmek onlara…
Bu haftaki yazım çocuklara…

Biraz da içimizdeki çocuğa, çünkü içimizdeki çocuk olduğu sürece anlayabiliriz onları…
Bu dünyaya en çok yakışan şey çocuklar öyle saf ve çıkarsız ki sevgileri, çocuk işte diye bir sözümüz var neden çocuk işte deriz?
Açık sözlü olduğunu için mi, bir taraf konuşmadığı hissettiğini söylediği için mi, hayalleri olduğu için mi?
Yaş aldıkça içimizdeki çocuğa yabancılaşırız çünkü mantığa tutsaklık başlar. Her şeyi mantığa dayandırmayı öğreten bir sistemin içinde büyürüz…
Bir çocuk için en değerli şey nedir?
Bence hayalleridir, hayalleri var oldukça çocuktur ve hayalleri ile kendini gerçekleştirir…
Hayal kuran çocuklara gerçeği dayatmak ona verilecek büyük bir zarar olur, bırakın hayal etsin;
Ben uçuyorum der güleriz hadi oradan çocuğum insanlar uçamaz deriz, hayalinde bir oyun kurar deniz gökkuşağı renginde der aaa olur mu deniz mavidir deriz…

Günümüze baktığınız zaman en büyük tehlike gelişen teknoloji ile birlikte robotlaşan insanlar haline gelmemiz…
Geçmişi gel de özleme şimdi, yine kendi penceremden bakınca bizler sosyalleşen çocuklardır, sokakta taşla toprakla oynayan hayal kuran çocuklardık…
Saç fırçasını mikrofon yapar şarkı söylerdim, bir bez parçasını sarıp sarmalayıp bebek yapardık oynardık. Şimdi oyuncaklar bile öyle ayrıntılı ki çocuğun hayalini kuracağı bir tek oyuncak kalmadı çünkü artık her şeyin bir oyuncağı var, neyi hayal edip tamamlasın ki çocuklar…
Duyguyu hissetmeyi hayal kurmayı kaybettik, çocukluğumuzu o zamanki heyecanlarımızı unuttuk…
Bırakın hayal kursun çocuklar bırakın onların dünyasında denizler gökkuşağı gibi renkli, insanlarda gökyüzünde uçabilsin…
Bizlerin ayağı yere basıyor da ne oluyor?
Her şey mantıkla hep gerçekçi oluyoruz da ne faydası var bizlere?
En son ne zaman hayal kurdunuz? Bir yere gitmeyi bir şeyi yapmayı ne zaman hayal ettiniz?
Gerek yok nereyi merak ediyorsan bas bir tuşla açılsın video da izle gör temas yok hissetmek yok tüket hemen ve bitti…
Vakit kaybetmeden içimizdeki çocuğu bulup ona sımsıkı sarılalım ve çocuklarımızın geleceğimiz olduğunu hatırlayalım…
Hayal kurmaktan korkmayalım çok da gerçekçi olmaya gerek yok.
Ne demiş şair Nazım Hikmet;
Alt tarafı;
Bir çiçek koklayıp,
Bir hayvan sahiplenip;
Birkaç insan tanıyıp,
Sevip gidecektik bu dünyadan.
Nasıl kötü bir zamana denk geldi,
Ömrümüz…
Güzel günlerde görüşmek üzere…