Erkelerin askerlik kadınların da doğum hikayeleri hiç bitmez…
Erkeklerin askerlik hikayeleri çoğu zaman benzerlik gösterse de kadınların doğum hikayeleri birbirine hiç benzemez…
Tıpkı benim kızımı dünyaya getirdiğim kendi hikayem gibi…
Son dönemde çok gündeme gelen normal doğum ve sezaryen doğum üzerine yazmak istiyorum bu hafta…
Birçok hem cinsimin yaşamış olduğu annelik deneyiminde çok farklı bir sürecin içinde değişik heyecanlar ile bebeklerimizi dünyaya getirdik…
Öncelikle şu benim için çok önemli; normal doğum diye bir şey yoktur…
Buyurun açıklıyorum; normal doğum olarak adlandırılan ameliyatsız vajinadan yapılan doğum şeklidir ve buna vajinal doğum denir…
Birde ameliyat ile kasık bölgesinden 8 kat doku tabakası kesilerek yapılan sezaryen doğum vardır…
Neden normal doğum denir? Anormal olan bir doğum var mı? çünkü bir şeye normal demek için anormali de olmalı diye düşünüyorum…
Her doğum hikayesi farklı aksiyonları içinde barındırır. Kimi için çok keyifli güzel sonuçlanan bu süreç bazılarında zor ve acı dolu olabilir…
Vajinal ya da sezaryen doğum hiç fark etmiyor, her iki şekilde de anne için bazı zorlukları var…
Bazen anneler mecbur kaldığı için bazen de çok korku duydukları için sezaryen doğum tercih edebilirler.
Ne yazık ki toplumda bu kolaya kaçma olarak görülüyor ve yapılan yorumların çok acımaz olduğuna şahit oluyorum ki sizlerde mutlaka şahit olmuşsunuzdur…
En çok da kadınların bu olumsuz yorumları yapıp ötekileştirmeleri beni gerçekten çok üzüyor…
Yazımın başında belirttiğim gibi her doğum hikayesi birbirinden farklı her hamilelik sürecinin de farklı olduğu gibi…
Bir anne olarak kendi hikayem den örnek vermek istiyorum…
Hamile olduğumu öğrendiğim günü dün gibi hatırlıyorum hayatımın en mutlu günüydü. Ben de birçok kadın gibi hamilelik sürecine çok özeniyordum ve hayaller kurmuştum ama hiçbiri olamadı…
Çünkü bebeğin anne karnındaki gelişimi ve bu süreçte yaşanan sorunlar her hikayede farklı…
Hamilelik sürecimin 4. ayında plasenta previa olduğum anlaşıldı. Yani bebeğimin bulunduğu pozisyon ile ilgili yaşanan bir durum…
Bu yüzden hiç kıpırdamadan yatmam gerektiğini aksi halde bebeğimi düşürebileceğimi söyledi doktorum…
Hiç unutmuyorum o günleri yatak odamda tavanda bulunan bütün çatlakları ezberlemiştim, tuvalet harici hiç kalkmıyorum…
Sadece doktor ya da hastaneye giderken dışarı çıkabiliyordum…
Her ay çok kötü kanamalar yaşıyor ve en az 3 gün hastanede yatıyordum…
Bu zor ve ızdıraplı süre sonunda 7. ayımda kızımı dünyaya getirdim…
O gün hastaneye apar topar gidişim ve henüz iki ay varken acil sezaryene alınmam ile yaşadığım ve hissettiğim her duygu hala içimi ürpertiyor…
Nasıl doğum yapacağıma ben karar vermedim çünkü birçok doğumu bebek belirliyor bende de öyle oldu…
Zor bir ameliyat ve hastane süreci yaşadık, kızım bir süre küvezde kaldı, çevremdeki insanların en çok söylediği şey keşke normal doğum yapabilseydin sözü oldu…
Normal doğum mu? ben anormal mi doğum yapmıştım?
Bir başka cümle eğer normal doğum yapsaydın ben normal doğurdum şöyle zor böyle bilmem ne ile devam eden konuşmalar…
Benim gibi birçok kadının maruz kaldığı bu durumun artık değişmesi gerektiğini düşünüyorum…
Hamilelik gibi zor bir süreçte hem fiziksel hem ruhsal birçok değişimi yaşarken, sürekli tedirgin ve kaygı halinde günleri geçiren anne adayı normal doğum olarak adlandırılan doğumu yapmadığı ya da yapamadığı için anneliği kadınlığı sorgulanıyor…
O kadar uzun boylu değil bence olmamalı da…
Empati yapıp anlayışla yaklaşıp insanların düşüncelerine saygılı olabilmeyi ne zaman başarırsak, dışarı çıktığımızda yüzü gülen daha çok kadın ve insan göreceğimizden eminim…
Güzel günlerde görüşmek üzere…