Bazı aileler vardır, tarihin tozlu sayfalarında parlak izler bırakırken bir yandan da karanlık gölgelerle anılır.

Şakir Paşa Ailesi de tam böyle: Osmanlı’nın son döneminde sanatın, diplomasinin ve askeriyenin zirvesine dokunmuş, ancak trajedilerden asla kaçamamış bir aile.

Ailenin hikâyesi ve sırları bir diziyle yeniden hayat bulmuştu ki….
Dizinin başına gelmeyen kalmadı.
- Türk televizyonlarının en başarılı, en özenli dizi seti bilinmeyen bir nedenle yandı, kül oldu.
- Ardından Şakir Paşa ailesinin yaşayan üyeleri dizinin yayınlanmaması için ardı ardına davalar açtı.
- Şakir paşa ve gelini arasında yaşanan yasak aşkla ilgili RTÜK hemen bastı cezayı!
- Dizi oyuncusu Cem Yiğit Üzümoğlu paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı.
(Off yazarken yoruluyor insan!)
- Ve son felaket: Dizi seti ikinci kez yandı ve ne yazık ki bu kez bir kişi, yapım amiri 43 yaşındaki Serkan Sükyan hayatını kaybetti.
***
Başarılı senarist Hande Altaylı’nın ‘9 canlı’ dediği dizinin ne yazık ki artık canı falan kalmadı.
Bu kadar felaketin ardından yapım şirketi bitirme kararı aldı.
Diyorum ki İsmet Hanım, Sara Hanım ve Hakkiye’nin ömrünü adadığı “aile sırları” deşifre edilince, tarihin ruhları huzursuz mu oldu?

Neydi o skandallar ve sırlar:
- 1890’lar: Şakir Paşa, oğlu tarafından “kaza kurşunu” ile vurularak öldürülür. Rivayet odur ki aslında Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı) karısıyla babasının arasında bir ilişki olduğunu düşünür ve babasını öldürür. Aile, olayı bir kaza olarak kayda geçirir. İsmet Hanım olayın gerçek yüzü ortaya çıkmasın diye tüm günlükleri, mektupları yakar.

- 1920’ler: Ailenin fertleri birbiri ardına trajedilerle sarsılır. Sürgünler, intiharlar… Sara Hanım Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir sürgüne gönderilirken, onun arkasını toplar. Sürgüne gönderilme nedeni basına farklı aksettirilir.
- ***

Günümüzde diziler, tarihi figürleri yeniden yorumlarken bazen gerçekle kurgunun sınırını zorluyor.
Acaba bu dizi, ailenin “saklı kalmış kâbuslarını” fazla mı açığa çıkarıyordu?
İsmet Hanım’ın ruhu, aile şerefini korumak için mi müdahale etti?
Ya da daha basit bir açıklama: İhmaller zinciri bir canın kaybına mı neden oldu? Set güvenliğindeki eksiklikler, tıpkı Osmanlı’nın son dönemindeki “görmezden gelme kültürü” gibi, yine can mı aldı?
***
Son Söz:
İsmet Hanım’ın dediği gibi: “Bazı sırlar, asla gün yüzüne çıkmamalı.”