Canım ülkemde yaşanan bu akıl mantık dışı siyasi gerilim vicdanımızda, ciğerimizde derin yaralar açtı, kanıyoruz...

Özellikle gençler, ülkenin geleceğine dair kaygılarını sokaklara taşıyarak seslerini duyurmaya çalıştılar, çalışıyorlar.
Bu haklı itiraz, anlayışla karşılanmayı geçtik, yasak ve baskıyla gerilimi daha da tırmandırıyor.
Yıllardır o çocukların festivallerinin iptal edilmesi, üniversite şenliklerinin yasaklanması, bir araya gelme ve eğlenme hakkının ellerinden alınması işte bu noktaya getirdi onları: Özgürlükleri hadım edildi!
***
Tarih boyunca gençliğin dinamizmi, toplumsal dönüşümün en önemli itici güçlerinden biri oldu.
Ancak iktidarlar, bu enerjiyi kontrol altına almak yerine susturmaya çalıştığında, sonuç her zaman daha büyük bir tepkiye yol açtı.
İşte şimdi yaşadığımız o ‘bağırsak boşaltma’ hali! Bu söylemi hatırladınız değil mi?!
Hadi bizi geç, o canım çocukların  kendini ifade etmesi engelleniyor. Peki, bu enerji yok oluyor mu? Hayır!
Aksine, bastırılan her coşku, sokaklarda daha gür bir sesle haykırılıyor… Haykırılacak!
***  
Barışçıl bir şekilde toplanma ve düşüncelerini ifade etme hakkını kullanırken, orantısız güçle , gözaltılar, tutuklamalar, baskılar…
Oysa Anayasa’nın 34. maddesi, herkese “İzin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” tanıyor.
Peki, bu hak neden gençlere çok görülüyor?
Festivallerini, şenliklerini yasakladığınız gençler kontrolde mi çıktı?

Şimdi elinde silah yerine şarkı, türkü, slogan olan gençlere mi bu öfkeniz, orantısız gücünüz?
Her alan kontrolünüzden çıktı…  Üniversite kampüslerinde bile şenlik yapılmasına tahammül edemeyen bir zihniyet, aslında kendi geleceğinden korkmaya başladı.
Türkiye’nin gençleri, yasaklarla sindirilemeyecek kadar güçlü olduğunu keşfetti.
Onlar, sadece eğlenmek değil, aynı zamanda özgürce yaşamak istiyor.

Sansürlenen şarkıların, iptal edilen konserlerin, yasaklanan festivallerin bedeli, sokaklarda ödeniyor.
Ve bu ses, ne polis barikatlarıyla ne de tutuklamalarla susturulabilir. Vaz geçin artık bu savaştan… Savaş bile değil çünkü… Karşınızda düşman yok…  Onar bizim sesimiz… bizim çocuklarımız.

Bugün hepimize düşen, haklarımızdan vazgeçmemek ve demokrasi mücadelesini sürdürmek.
Normalleşmeye izin vermemek.
Mesele oturduğu yerden link paylaşarak milyonlar kazanan influcer’ların gündemi soğutma çabalarına hadi len oradan demek!…
Dünyayı kazandılar, hala doymadılar.
Bir de muhalif gibi hala b.ktan paylaşımlarla halkı uyuşturmaya çalışıyorlar.
***
Hepimize düşen gündemi soğutmamak, özellikle o canım gençlerin yanında durmak. Çünkü bugün bir gencin festival hakkı gasp ediliyorsa, yarın başka bir özgürlük alanımız daha yok edilebilir.
Yasaklar, ancak korkunun eseridir. Özgürlük ise direnişin!