Geçirdiğimiz bu akıl dışı baskı döneminde sadece sokağa, meydanlara çıkmak yeterli değil.

Sokak protestoları ekonomik boykotla da beslenmeli, desteklenmeli.
Bunu söylediğimizde işine gelmeyenler bizi küçümsüyor.
Yandaşların eline birer boş kitapevi poşeti ve boş kahve bardağı vererek komik duruma düşülüyor.
Oysa halkın ekonomik boykotu, tarihte defalarca zaferle sonuçlanmış bir strateji…
Benzer bir bilinçle hareket edilirse, bu yöntem siyasi dengeleri değiştirecek kadar güçlü olabilir. Yeter ki pes edilmesin, kararlı olunsun. Boykot işe yaramaz diyenlere kulak tıkansın.
Aşağıda dünya tarihinden birkaç örnek… Bakalım işe yaramış mı yaramamış mı?
***
 1. Hindistan’ın İngiliz Tuz Tekeline Karşı Boykotu (1930)

Mahatma Gandhi’nin öncülüğünde başlatılan "Tuz Yürüyüşü", İngiliz sömürge yönetiminin tuz tekelini kırmak için düzenlenmiş bir ekonomik direnişti. Hint halkı, İngilizlerin vergilendirdiği tuzu almayı reddederek kendi tuzlarını üretti. Bu pasif direniş, İngiliz ekonomisine büyük darbe vurdu ve nihayetinde Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde kritik bir dönüm noktası oldu.

2. ABD’de Montgomery Otobüs Boykotu (1955-1956)

Rosa Parks’ın bir beyaz yolcuya yer vermeyi reddetmesiyle başlayan Montgomery otobüs boykotu, siyahi vatandaşların ırkçı uygulamalara karşı ekonomik güçlerini kullandıkları bir hareketti. 381 gün boyunca siyahi toplum, şehir otobüslerine binmeyi reddetti. Otobüs şirketleri iflasın eşiğine geldi ve nihayetinde ABD Yüksek Mahkemesi, otobüslerdeki ırk ayrımcılığını anayasaya aykırı buldu.

3. Güney Afrika’da Apartheid Rejimine Karşı Uluslararası Boykot

1980’lerde Güney Afrika’daki ırkçı apartheid rejimine karşı dünya çapında bir ekonomik ve kültürel boykot başlatıldı. Ülkeler, şirketler ve bireyler Güney Afrika ürünlerini almayı reddetti, yatırımlarını çekti. Bu süreç, rejimin ekonomik olarak izole edilmesine ve nihayetinde çökmesine yol açtı. Nelson Mandela’nın serbest bırakılması ve apartheidin sona ermesinde bu boykotların payı büyüktü.

4. İzlanda’da Banka Boykotu ve Halk Devrimi (2008-2009)

2008 finans krizinde İzlanda bankaları iflas etti, ancak halk, bankaların borçlarını ödemeye zorlanmasını reddetti. Kitlesel protestolar ve ekonomik boykotlar sonucu başbakan istifa etmek zorunda kaldı, bankalar kamulaştırıldı ve yeni bir anayasa süreci başlatıldı. İzlanda halkı, ekonomik direnişle iktidarı dize getirmenin mümkün olduğunu gösterdi.
***
Yani gördüğünüz gibi tarihte, halkın ekonomik gücünü organize bir şekilde kullanması iktidarları defalarca dize getirmiş.
Halk iktidara yakın şirketlerin ürünlerini boykot edip alternatiflerini desteklediğinde ekonomik dengelerin değişebildiği defalarca yaşanmış.
O zaman "Neyi değiştirebileceğinizi sanıyorsunuz?" ‘’alaylı sorusuna ‘ciddi’ bir yanıt vermenin zamanı gelmiş, hatta geçmiş bile…