ÖZGÜR ŞENGÜL/İZ GAZETE- Kamuoyunda ‘ölüm gemisi’ olarak adlandırılan Nae Sao Paoulo gemisi 20 gün sonra İzmir’in Aliağa ilçesinde bulunan gemi söküm tesisine gelecek. Aliağa ilçesinde söküm izni verilmesine karşı tepkiler çığ gibi büyürken, kararın iptali için İzmir Büyükşehir Belediyesi, TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP, ALÇEP ve yurttaşlar tarafından dava açıldı

Konuya ilişkin tepki göstermek adına İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra; DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan, TMMOB Başkanı Emin Koramaz, Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu üyesi Nursel Şahin, Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay  ve birçok vatandaş katılım sağladı. Açıklama alanına ‘Havama suyuma toprağıma dokunma' sloganları atılarak geçildi. 

“O GEMİYİ GELDİĞİ GİBİ GERİ GÖNDERECEĞİZ”

İzmir’in ağacını, denizini, Aliağa’sını korumak için canla başla çalışacağını vurgulayan İBB Başkan Soyer, “'Ölüm gemisi' diyoruz, 'zehir, toksik gemi' diyoruz ama küçük bir düzeltmeye ihtiyaç var. Aslında gemi falan değil gelmekte olan. Gemi olma özelliğini yitirmiş bir kargo geliyor. Bir zehir, çöp kargosu. Gelen binlerce tonluk bir çöp. Binlerce tonluk bir zehir... Bu sabah 850 kardeşimizi İzmir'den Afyon'a yolcu ettik. Oradan geldim buraya. Mustafa Kemal Atatürk'ün ve ordumuzun yürüdüğü güzergahtan, Afyon'dan başlayarak 9 Eylül'de İzmir'e varacak güzergahı yürüyecekler. Bugün o büyük zaferin başladığı ilk gün. Geçmişte emperyalistler çizmeleriyle işgal edermiş. Şimdi tohumlarıyla, zehirleriyle yapıyorlar. Yağma yok, geçit yok. Bu İzmir, bu memleket buna geçit vermeyecek. Geldikleri gibi gidecekler, geri göndereceğiz. Bu vatan bizim. Bize bu vatanı emanet edenler bağımsızlığın, özgürlüğün, barışın ve cumhuriyetin bedelini ödediler. Bizim görevimiz de gelecek nesillere barışı, özgürlüğü, cumhuriyetin erdemlerini ve demokrasiyi devretmek olacak. Bir belediye başkanının asli görevi şehrini korumaktır. Ağaçlarını, nehirlerini, denizlerini, ormanlarını korumaktır. Tüm vazifeler ondan sonra gelir. Son nefesime kadar İzmir'in ağacını, denizini, Aliağa'sını korumak için canla başla çalışacağım. Hep beraber o gemiyi geldiği gibi geri göndereceğiz” dedi. 

"SAO PAULO ONLARIN GEMİSİDİR "

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise, “Emeğimizi, kentlerimizi, doğamızı, insana dair her şeyi değersizleştiren zihniyete karşı buradayız. DİSK olarak bugün burada dostlarımızla birlikte zehir gemisinin topraklarımıza, denizlerimize, İzmir'e gelişine 'Dur' demek için buradayız. Brezilyalı sınıf kardeşlerimizle ve işçilerle Brezilya Sendikalar Konfederasyonu ile birlikte ortak açıklama yaptık. İşçi sınıfı olarak bu talan düzenine ve zehir gemisine karşı ortak mücadele edeceğimizi duyurduk. Hükümetleri şeffaf olmaya, denetimleri yapmaya çağırdık. Zehir gemisi yol alıyor. Bu gemi bugün dünyamızı ve birikimlerimizi piyasaya açan, her şeyi para olarak gören sermayeye rant olarak sunan zihniyetin temsilcisidir. İnsanı, halkın sağlığını yok sayan bir zihniyetin temsilcisidir. Ülkemizde de bu zihniyetin temsilcileri yıllardır iktidarda. 'Aynı gemideyiz' diyorlar ya herkes bilsin. Yıllardır bu ülkede emeğimizi değersizleştirenlerin Türkiye'nin dört bir yanında İstanbul'un Kuzey Ormanları'ndan Gezi Parkı'na, Kaz Dağları'na kadar peşkeş çekenlerin gemisinde biz hiçbir zaman olmadık, olmayacağız. Onların gemisidir Sao Paulo. Bizim gemimiz her türlü baskılara direnen Karadeniz'deki takalardır. Ege'nin sularındaki yelkenlilerdir” diye konuştu. 

“MÜCADELEYİ DEVAM ETTİRECEĞİZ”

Asbestli gemiye karşı oluşan birlik ve beraberliğe dikkat çeken Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, “Bir dava açtık. Burada gördüğüm farklı bir mücadele var. En başta kadınlar, bu ülkenin toprağına, havasına, suyuna sahip çıkmak için mücadele ediyor. Emek ve demokrasi örgütleri, sendikalar, İzmir Barosu da burada. Sivil toplum örgütleri doğal güzelliklerinin ranta kurban edilmemesi için mücadele içinde. Bu ülkeye yapılan en büyük ihanetlerden birisi ile karşı karşıyayız. Brezilya Mahkemesi'nin tedbir kararına rağmen kaçırılarak ülkeye sokulmaya çalışılan geminin bu ülkede yaşayan başta Aliağa, İzmir ve Ege bölgesi için olumsuzluklara rağmen rant için getirildiğini biliyoruz. Biz bu suça ortak olmayacağız. O gemi çıkana kadar mücadeleyi tüm bileşenlerle sonuna kadar devam ettireceğiz” ifadelerini kulandı. 

'DENİZLERİ ONLARA DAR ETMEYE KARARLIYIZ'

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel de, “Bugün burada Türkiye’nin hasret kaldığı bir ilke şahitlik ediyoruz. İzmir’den bir sivil itaatsizlik hareketi başlattık bu çağrı Türkiye’ye ilişkindi. Bugün burada bütün Türkiye’yi temsil eder biçimde meslek örgütü temsilcileri ve sendika başkanları burada aynı çağrıya aynı talebe ortaklık ediyorlar. Bir taraftan sokağı bir taraftan mahkemeleri onlara dar etmeye kararlıyız. Her yolu deniyoruz bunlardan biri mahkeme. Yarın bu mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkmazsa denizleri de onlara dar etmeye kararlıyız. Hatırlatalım, onlar da İzmir’de yaşıyorlar İzmir’in zehirlenmesine izin vermemek kendileri için de gerekli bir şey. Gecikmeden karar verilmesi gerekir, savunma hadi alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“O GEMİ GİDECEK”

İktidarı eleştiren KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan, "Bu olanlara siz de inanamıyorsunuz değil mi? Ağacı talan eder, ormanı yok eder, toprağın altını yerle bir edip, suyumuzu havamızı zehirler. 'Nasıl olur da bunlar yapılır?' diyorsunuz değil mi? 20 yıldır bu ülkede iktidarın doğamızı talanına tanıklık ediyoruz. Soluduğumuz havayı gasp etmesine tanıklık ediyoruz. Bunlara sahip çıkanların da karşısına cezalarla çıkıyorlar. İktidar, emek düşmanı politikaları aynı şekilde doğamızı da sermayeye peşkeş çekerek bize ülkeyi dar etmeye çalışıyor. Çöplüğe çeviriyorlar ülkeyi. Aliağa'da ölüm gemisine yol açarak yapıyor şimdi de. Bizim için tek bir tercih var. O gemi gidecek, o gemi her türlü gidecek. O gemi gidene kadar burada olmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu. 

“GEMİ TÜRKİYE’YE GİRMEMELİDİR”

Geminin Türkiye’ye girmemesi gerektiğinin altını çizen TMMOB Başkanı Emin Koramaz, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bizim, bilim insanlarının, çevre örgütlerinin sözlerine kulak tıkayarak sadece söküm için anlaştığı firmayı dinledi. Söküm için geminin Türkiye'nin getirilmesine izin verdi. Bakanlığın söyledikleri gerçeği yansıtmıyor. Gençek olan tek şey bu geminin ölüm gemisi olduğudur  .Türkiye'de gemi söküm işletmeleri merdiven altı şeklinde çalışıyor. Biz Türkiye'nin mühendisleri, mimarları, çevrecileri olarak artık bıktık. Bu ülkenin çöplük haline getirilmesine yönelik girişimlerden bıktık. Türkiye'nin çöplük, atık merkezi olmasına izin vermeyeceğiz. O gemi mutlaka gidecek. O gemi Türkiye'ye gelmemelidir" dedi. 

“9 GRAM ASBESTE BİLE KARŞIYIZ”

Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu üyesi Nursel Şahin ise, “Bir ölüm gemisi geliyor. Bir yıl önce uyarmamıza, Aliağa Platformu ile bu geminin Türkiye'de gerekli önlemler olmadan sökülmeyeceğini söylememize, bilim insanlarının uyarılarına rağmen ölüm gemisi Brezilya'dan yola çıktı. Geminin söküm işlerini alan şirket ihaleye girdiğinde zehirli atık envanterini bile yeterince incelememişti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı bizimle asbestin miktarını tartışıyor. 900 ton, 9 ton karşılaştırmalarına gerek yok. 9 gram asbeste bile karşıyız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.