Can: Rüzgâr, nefis, ruh, bedenin hayatiyetini sağlayan ana unsur. Arapça, Çince dâhil bütün şark dillerinde bu kelime anlamı ile yerini alır.
İnsanın tüm canlılar ile can olması!
Baltalar elimizde
Uzun ipler belimizde
Biz gideriz ormana…
Şarkıları ile büyüyen çocuklar!
“Ağaç yaşken eğilir. Meyve vermeyen ağaç taşlanır. Yılanın başı küçükken ezilir.” Atasözleri ile yetişen gençler!
Fırıncı Cemil: Fadime yavrum meyve vermeyen ağacı neden bahçende dikiyorsun? Erik diksen meyvesi olur. Koparır iki tane ağzına atardın.
Bakkal Mahmut: Veli’nin oğlunun başı çok dik. Bu yaşta ezilmezse âlim Allah büyüdüğünde başa çıkılmaz.
Mahalle baskısına teslim olan; Ezen, büken, kesen bana neci duyarsız, bireyci, bencil… Toplum hali.
Buradan doğa sevgisi, çevre duyarlılığı çıkar mı?
Çıkmaz!
Bencil, çıkarcı, bireyci, benmerkezci… Anlayışlar toplumun yoksul, aydınlanmamış kesimlerini, etkisi, altına alırlar. Bu etkilenmeler üzerinden kazanç sağlayan sermaye kesimleri ülkenin tüm değerlerini kendi çıkarları için hallaç pamuğu gibi atarlar. Söylemleri ile vatansever kılığa girerler.
Bitki, ağaç, hayvan, böcek… Sevgisi olmayanın insan sevgisi olur mu? İnsan sevgisi olmayanın vatan sevgisi olur mu?
Eşit sosyal-siyasal haklara sahip vatandaşlık, adalet olur mu?
Olmaz!
Ağaçsız, bitkisiz, hayvansız, kuşsuz, susuz, börtü böcek olmadan ne yaşam olur, ne de vatan olur.
Vatanseverlik: Ayrımcı, aşağılayıcı, ötekileştiren, bana neci, sorumluluktan kurtulmak için ırkçı söylemler ile suçüstü yakalanıp, suçlu aramak ile olmaz.
Vatanseverlik: Vatan toprakları içinde tüm canlı cansız varlıkları kendi doğallığı ve doğası içinde kabullenerek birlikte yaşam ile olur.
İnsan yaşamı ve değeri:
Eğitim, bilim, teknik, sanat, sağlık, çevre, doğa, refah seviyesi… Sosyal devlet ile olur. Şüphesiz, bunun ana teması: Parasız, özerk, bilimsel eğitimdir.
Eğitimli gençlik yetiştiğinde: Doğayı koruyan, kollayan, sahiplenen, yaşatan… Canlı ve cansız varlıklar ile birlikte kendi doğalığı içinde yaşayan MİLLET bilinci oluşur.
”Franklin Roosevelt: Bir ulusun uygarlık düzeyi üzerinde yaşadığı toprakları ağaçlandırması ile ölçülür. Der!
Tanklara, toplara, füzelere, savaş uçaklarına, silahlara… Ayrılan bütçeler ile uygarlık olmaz.
Toprağı, suyu, havayı zehirleyen, kirleten sanayi atıkları, tarım ilaçları… İle ekonomik gelişme olmaz.
Doğanın dengesini bozarak; köprüler, yollar, fabrikalar, binalar… İnşa edilerek kalkınma olmaz.
“Ateşe körükle gitmek!”
Açıklama yapıyorlar: “Şükürler olsun can kaybımız yok. Can kaybımız 3’e… yükseldi…”
Peki, ormanda yanan ağaçlar, bitkiler, böcekler, hayvanlar… can değiller mi? Bu açıklamalar orman yangınları ile toplumu bütünleştirir mi? Elbette insan ölümleri önemlidir, önemsenmelidir. Aynı zamanda ağaç, bitki, böcek, hayvanlar ölümleri de önemlidir. Onların ölümlerini görmezden gelerek şükür edilebilir misiniz? Kaldı ki, şükür başarıya edilir. Başarısızlığa şükretmek kabullenme, pes etme, yenilgidir. Ekolojik denge içinde biri diğerini yaşatır, yaşatmak zorundadır.
Çıkan orman yangınları için yayılan fısıltılar.
· Kürtler yakıyor.
· Maden ruhsatı için yakılıyor.
· Otel inşat etmek için yakılıyor.
· Ormanlarda yapılaşma yetkisi Turizm Bakanlığına verildi. O nedenle yakılıyor…
Ormanlar yanarken çözümden uzak, toplum içine çatışma, ayrışma ateşini harlamak isteyen açıklamalar, yaygaralar… Yangın ile mücadeleyi zayıflatır. Yanan ormanın küllerine nifak tohumları serpiliyor. Ormanları yakanlar bilinmeli ki; ormanlar küllerinde kin, nefret, düşmanlık, ırkçılık, ayrımcılık yeşertmez. Milletleri ayrıştırmaz, düşmanlaştıramaz.
Umutlar kor ateşin içinde yeniden yeşererek yıldızlara el sallayarak, ay ışığında yol alıp, güneşe uzanır.
Nazım Hikmet’ten hatırlayalım:
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.
Ne çok acılar yaşıyoruz.
Ne çok kibirler görüyoruz.
Ne çok ayrımcılığa şahitlik ediyoruz.
Umursamazlık diz boyu…
Vatanseverler: Din, dil, mezhep, ulus, milliyet, renk, doğa, bölge ayrımcılığına karşı farklılıklarımıza hoş görü gösterirler. Umutsuzluğa karşı direnerek, umudu kül etmeden alevlerin içinden çıkarak birlikte yeniden yeşertirler.
Hadi Hayırlısı…