Hediye’nin “ben cennetimi, buldum,” demesi Sığacık’ta kalma isteği her yıl yüzlerce insanın verdiği kararlardan sadece birisi. Arkadaşlarımın 2022 yaz tatilini İspanya’da geçiriyor olmalarının üzüntüsünü üzerimden atamadım. Annem ve babamın ısrarlarına dayanamayıp, onları üzmemek adına bu yaz ailem ile birlikte Türkiye’ye gelmeyi kabul ettim. Oysa arkadaşlarım ile İspanya’ya gitmek veya babaannem ile Berlin’de kalmak istemiştim.
Berlin’den Antalya havaalanına geldik. Alanya, Bodrum, Datça, Kaş üzerinden Çeşme, Urla sonrasında İhsaniye, Turgut, Düzce üzerinden Sığacık’a gidiyoruz. Telefon uygulamasına göre Girlen yönünden Sığacık’a giriş yaptık. Girlen sahilinde az sayıda karavan, öbek öbek olmuş insan kümeleri vardı. Deniz eğilip içebileceğim berraklıkta temiz. Denizi izlerken mavinin tonlarının uzaklaştıkça sizi yeşile taşıyor oluşuna hayran kalıyorsunuz.. Marina çevresinde, körfez içinde yat ve tekneler görsel bir güzellik yaratmış. Aracımızı park ettiğimiz alandan Sığacık kalesine koşma heyecanı yaşıyorum. Annem ve babam ile birlikte olduğum için elbette bunu yapamadım. İçimden gelen duyguyu yaşayamadığım için heyecanım arttı. Kalenin mevcut kapılarının birinden annem ve babam ile giriş yaptık. Kale içinde özenle dizayn edilmiş küçüklü büyüklü iş yerleri önünden adeta insan seli akıyor. Çoğunluğu mübadele ile Balkanlar’dan gelen kale içi yerleşimcileri evlerinde yaptıkları yiyecek, aksesuar, bitki, baharatları daracık sokaklara kurdukları tezgâhlarda satıyorlar. Sokaklarda oldukça sessizlik hakim. Esnaf ve çırakların gelip geçenlere ısrarla konuşup satış yapmayışları dikkatimi çekti. İnsanlara saygılı aydınlık yüzlü, selam veren, gülümseyen esnaflar bana güven verdi.
Kale içinde aradığınız her şeyi bulmak mümkün. Dokusu insana huzur veriyor. Kale içinde epeyce musmutlu gezindik. Türkiye’ye geleli yirmi gün olmuştu ilk defa bu gün kendimi mutlu hissettim. Kendimizi kale içine salıp kaybolduğumuzdan saatler sonra yorulduğumuzu hissederek denize girmek istedik. Telefon uygulamasından bakıp Akkum, Ekmeksiz, Güneşköy plajlarına gitmek için arabamıza döndük. Araba ile hareket ederek sağlı sollu yeşil ağaçların çevrelediği virajlardan geçip ekmeksiz plajına ulaştık. Doğa harikası koy, akvaryum güzelliğinde suya kendimi bıraktım. Su beni sarıp, dışarı bırakmıyor. Suyun içinde kum tanelerini sayabiliyorum. İrili ufaklı balıklar ile sahilden açık denize, açık denizden sahile birlikte yüzüyoruz. Deniz keyfini yaşamamızın ardından, kale içinde akşam yemeği ve konaklamak için tekrar aracımızla Sığacık’a dönüyoruz.
Dönüşte âdettendir Sığacık tabelasını gördüğümüzde Fotoğraf çektirmek için aracımızdan indik. Yüksek tepeden Sığacık’a baktığımda işte benim cennetim dedim.
Sessizliği, doğası, denizi, insanlarının beni büyülediğini Sığacık’ta kalıp burda yerleşik yaşam sürmeye karar verdim.
Hediye:
Cennetindeyim!
Gott sei dank!
Baba anne ben cennetimi buldum. Burada kalıyorum.”
Sığacık tabelasının önünde çektirdiği pozun altına bu notu düşerek WhatsApp uygulaması üzerinden “senden” butonuna bastı. Gesendet bildirimini görünce telefonunu kapatarak kot pantolonun arka cebine koydu.
Evinin salonunda biraz yıpranmış koltuğunda az önce posta kutusundan aldığı mecmua sayfalarında haftalık televizyon programını inceleyen babaanne mutfak masasının üzerinde duran HTC marka telefonunun titremesi ile mesaj geldiğini duydu. Yaşlılığı nedeni ile ağırlaşan hareketleri ile oturduğu koltuktan yavaşça kalkarak mutfağa yöneldi. Mutfak masasına yaklaştığında elini uzatıp telefonu aldı. Kilitli ekranda mesaj göstermeme ayarını kapattığından mesajı okumak için telefonunun ekranını açtı. Torunundan gelen mesajın tümünü okumak için devam işaretine bastı. Sığacık’tan çıkıp Teos, Güneşköy, Akkum, Ekmeksiz plajı yönünden gelirken SIĞACIK tabelası önünde çekilmiş torununun fotoğrafını gördü. Fotoğrafın üzerine Almanca Türkçe yazıları okudu.
“Cennetindeyim!
Gott sei dank!
Babaanne ben cennetimi buldum. Burada kalıyorum.”
Babaanne fotoğrafın üzerindeki yazıyı okuyunca telaşlandı. Tansiyonunun yükseldiğini fark edince mutfak masası yanında duran ahşap sandalyeye oturdu. Titreyen parmaklarını yan yana getirip telefon ekranının üzerine koyarak fotoğrafı büyüttü. Yazıyı iki defa okudu. Torununun anne ve babasının zorlaması ile Türkiye’ye tatile gittiğini biliyordu. Mesajın içinde cennet kelimesini, deniz manzarası görünce telaşlandı. Bir an aklı karıştı. “Meine Gott!” diyerek oğlunu aramak istedi. İsimleri bir birine karıştırırken ‘Cem oğlum ismini’ bulup hemen aradı.
Karşıdan “hallo anne” sesini duyunca direkt “Hediye nerede?” diye sordu. Oğlu “yanımda” dedi. Babaanne “Gott sei dank!” dedikten sonra sessiz kalarak derin nefes aldı. İyice emin olmak için tekrar
“wo ist mein enkel” diye sordu.
Oğlu Cem: Mutter Hediye ist bei mir.
Babaanne: Gott sei Dank
Hediye tatil için geldiği Sığacık’ta kalmaya, gelecek yaşamını burada sürdürmeye karar verdi.
Hadi hayırlısı…